Türkiye’de mutlaka görülmesi gereken 10 mağara
Türkiye, yer üstü güzelliklerinin yanı sıra yer altında da gizli hazineleri barındıran, doğal güzellikleri ve oluşumları ile binlerce yıllık birikime sahip bir ülke… Bu zengin coğrafya, pek çok mağarayı bünyesinde barındırıyor. Sarkıtları, travertenleri, dikitleri, göletleri, çeşitli renk ve desenleri barındıran oluşumlarıyla bu mağaralar göz kamaştırıyor. Gezilerinizi daha keyifli hale getirecek, doğal güzelliği ile kendine hayran bırakacak 10 mağarayı derledik.
Önceki Resimler için Tıklayınız
Gümüşhane'nin yeraltı zenginliklerinden biri olan Karaca Mağarası, Torul'un Cebeli Köyü sınırları içerisinde bulunur. Uzunluğu 105 metre olan mağaranın tavan yüksekliği 18 metredir. Mağaranın doğal klima özelliği ile havası ziyaretçilerine özellikle astımlılara rahat bir atmosfer sunar.
Karaca Mağarası kuru bir mağara olsa da tavan ve duvarlardan sızan sular mağara tabanında büyük gölcükler oluşturur. Özellikle mağaranın son kesimlerindeki göllerin derinliği 1 metreyi bulabilir.
Altınbeşik Mağarası, Antalya'nın Ürünlü köyü yakınlarında bulunur. Toplam uzunluğu 2 bin 500 metre olan mağaranın girişe göre en yüksek noktası 101 metredir. Mağaranın alt ve orta seviyesinin zaman zaman aktif olması nedeniyle kurak mevsimlerde de büyük ölçüde göletler oluşur.
Mağara havası çok rutubetli ve ısısı 16-18 derece civarındadır. Altınbeşik Mağarası Türkiye'nin en güzel mağaralarından biridir. Çevrenin karstik topografyası ve çam ormanları güzel bir manzara oluşturur. Su içinde kaldığı için mağarada gezinti, sandal ve kayıklarla yapılır.
Dupnisa Mağaraları, serhat şehri Kırklareli'nin Demirköy ilçesine bağlı Sarpdere köyünde yer alır. Birbirine bağlı iki kat ve gelişim özellikleri farklı üç mağaradan oluşan Dupnisa Mağaralarının toplam uzunluğu 2 bin 750 metredir.
Bu mağaranın hidrolojik özellikleri, gelişim dönemleri, damlataş çökelleri birbirinden son derece farklıdır. Birbirine tezat yapıda üç mağaranın üst üste bulunması son derece ilginçtir. Üstte yer alan kuru mağara, damlataş birikimi yönünden son derece zengindir. Özellikle sarkıt, dikit, sütun ve duvar damlataşları büyük boyutlara ulaşmıştır. Buna karşılık altta bulanan mağara, içindeki yer altı deresi ve gölleriyle saçaklar şeklinde göllerin üzerine inen duvar ve perde damlataşlarını ihtiva eder.
Trabzon'un Düzköy ilçesinde bulunan Çalköy Mağarası, oldukça uzun bir mağaradır ve gerçek uzunluğu henüz bilinmemektedir. İlk 150 metreden sonra sarkıt ve dikitler görülmeye başlanır.
Girişte kuru olan mağara atmosferinin mağaranın içerisinden akan dere nedeniyle iç kısımlarda nem bir kat daha artar. Bazen dar bazen de oldukça geniş galeri ve koridorlara sahip olan mağaranın üst kısmında, çevreye hâkim bir tepeye kurulmuş bir kale bulunur.
Konya'nın Seydişehir ilçesinde bulunan Tınaztepe Mağarası, 1968 yılında Fransız bilim adamı Dr. Michel Bakalowichz tarafından bulundu. Bakalowichz, mağaraların tıbbi araştırmasını yapmış; astım hastalığı için doğal bir tedavi ortamı olduğunu belirtmiştir.
Mağaranın uzunluğu 1580 metredir. En yüksek sıcaklık 36,5 en düşük sıcaklık –18,4 derecedir. Suların mağara içerisinde hareket ettikleri yerlerde kalker tüfleri; tavan ve yan taraflardaki çatlaklardan sızan sularla çok güzel travertenler, sarkıt ve dikitler oluşmuştur.
Tavandaki çatlaklardan sızan sular, içeride gölcükler oluşturur. Mağaranın sonundaki göl ise büyük boyutludur. Özellikle ilkbahar aylarında kar ve yağmur sularıyla beslenen dere ve yatakları en alt seviyedeki mağaraya ulaşmadan önce sular; şelale ve dev kazanı tipi çok ilgi çekici görüntüler ortaya koyar.