Merhamet nedir? Gereğinden fazla merhametten maraz mı doğar?
İslam'ın öngördüğü merhamet, her canlıyı kapsayacak kadar geniş bir vasfa sahiptir. Anne, baba, çocuklar, kadınlar, yaşlılar, yetimler, kimsesizler, hastalar ve yoksullar başta olmak üzere tüm insanlara ve diğer tüm canlılara şefkatli ve merhametli davranmak müminlerin görevidir. "Allah, insanlara merhamet etmeyene rahmette bulunmaz." hadisinden yola çıkarak merhametin dinimizdeki yerine, günümüzdeki konumuna ve gereğinden fazla merhametin doğurduğu sonuçlara değindik.
Önceki Resimler için Tıklayınız
Yüce Allah, dilediğine rahmetini ihsan eder.156 Ancak Allah Kur'an'da merhamet ettiği kimselerin niteliklerini bildirmiştir:
Muttaki müminler.
Salih müminler.
Kur'an'a sarılan müminler.
İtaatkâr müminler.
Namaz kılan müminler.
Zekâtını veren müminler.
Muhsin müminler.
Mallarından Allah yolunda infak eden müminler.
Allah'ın, kâinata, yeryüzüne ve insana engin bir merhametle muamele ettiği unutulmamalıdır. İnsanın rahmeti kendisine ilke edinmesi gerektiği ise son derece açıktır. Çünkü merhamet, insanı asıl merhamet sahibi olan Allah'a yaklaştırmakta ve O'na dost yapmaktadır. O hâlde gayesi Allah'a yaklaşmak olanın yolu, merhametli olmaktan geçer. Dolayısıyla her mümin, cennete giden yolun merhametli olmaktan geçtiğini bilmelidir.
Merhamet, insanın doğuştan getirdiği bir özelliktir. Bu özellik kişilere, eğitim ve öğretime, alınan terbiyeye, iman ve ahlaka göre farklılık arz eder. Bu sebepledir ki bazı insanlar, diğerlerine göre daha merhametlidir. Bazı insanlar ise merhamet duygusunu yitirmiştir. "İnsanlara merhamet"; onlara iyi davranmak, sevgi ve şefkat göstermek, haklarına saygılı olmak, haksızlık ve kötülük yapmaktan sakınmak ve hata kusurlarını affetmektir. "Hayvanlara merhamet", onlara şefkatle muamele etmek, eziyet etmemek, aç ve susuz bırakmamaktır. Peygamberimiz (s.a.s.), hayvanlara şefkat ve merhametle muamele edilmesini ve onlara asla eziyet edilmemesini istemiş, ashabına bu konuda tavsiyelerde bulunmuştur.
İnsanların ebeveynlerinden aldıkları genetik kodlamalar sayesinde edindikleri özellikler ve erken dönemde içinde yaşadıkları, yakın çevrelerinden öğrenerek kazandıkları, toplumsal yaşam ile ilgili mesajlar, gelişim sürecinde olan bireyde kişilik formasyonunun istikametini tayin etmede çok önemlidir. Son dönemlerde artan şiddet, taciz, cinayet gibi asla kabul edilemeyecek vakalar gösteriyor ki merhamet yeryüzünden elini eteğini çekiyor. İnsanlara karşı merhametin kalmadığı dünyada, hayvanlara yapılanları söylemeye dilimiz varmıyor.
Bunun altında yatan kişilik problemlerini görmezden gelmemek gerekiyor. Eğer çocuk, çocukluk yıllarında zalimce davranışlar gösteren bir aile ortamında gelişmiş ise veya okulda kendini aşağılayan, ya da şiddet uygulayan bir öğretmen ile muhatap olmuş ise; ileri erişkinlik yıllarında özellikle kendi yakın çevresinde bulunan eşine ve çocuklarına karşı, sonra da yakın akrabalarına karşı ve en sonunda da toplumun diğer fertlerine karşı zalimce davranmaktan geri durmaz. Kötü ve şiddet içeren bir eğitim ortamının sonucu ise ileriki yıllarında hem kişinin ruh sağlığının bozulması ve hem de eğitime karşı aşırı fobi geliştirmesi ile sonuçlanır.
İslâm'ın hadislerle süslediği hayvan sevgisi dosyamızı buradan okuyabilirsiniz.
En yakın örneğini yeni eğitim-öğretim yılı başlangıcında yaşadık. Sosyal medyada paylaşılan son derece rahatsız edici görüntüler, eğitimin nereye gittiğini, çocukların nasıl yetiştirildiğini ve çocuklarımızı yetiştirenlerin kimler olduğunu bir kez daha sorgulattı. Bir lisede okula yeni başlayan öğrenciler, okulun kıdemli öğrencileri tarafından, okul logolarındaki martıdan dolayı bir "gelenek" haline geldiğini söyleyerek savundukları "simit atma" âdetini gerçekleştirdi. Hem de yöneticilerinin gözleri önünde. "Zaten kuru simitlerdi!" diye savunulan bu hareket, ileride çocukluk yıllarından kalma pek çok probleme neden olacaktır.