İstanbul'un rengarenk 4 çiçek motifi
Bugün İstanbul ve Boğaziçi'nin simgesi haline gelen, son derece güzel ve kokulu çiçekleri olan erguvan ağacının, imparatorlukların çiçeği olarak tanımlandığını biliyor muydunuz? Sizler için motiflerin diliyle rengarenk ve göz alıcı bir medeniyetin yaşanmışlıklarında rolü olan dört çiçeğini derledik.
Önceki Resimler için Tıklayınız
Lale, gül, karanfil, nergis gibi sanatımızın en çok kullanılan motiflerinden olan bahar dalı motifi, çiniden kalem işine, minyatürden tezhib sanatımıza kadar tüm alanlarda karşımıza çıkar. Kiraz, erik, badem, şeftali, elma ağaçlarının çiçeklenmiş dalları olarak yorumlanmış ve sanatımızda kullanılmıştır. 16. yüzyıldan itibaren kullanılmaya başlanmış olan bu motifin hangi meyve ağacının dalı olduğunu söylemek zordur. İlkbahar ayının doğaya yansıyan coşkusu olan çiçek açmış meyve ağaçları görüntüsü, sanatçılar tarafından yorumlanarak sanatın her alanında kullanılmış, genel görünümü nedeniyle de bahar dalı adı ile anılır olmuştur.
Bahar dalı, diğer sanat dallarında olduğu gibi kitap sanatlarında da en fazla kullanılan motiflerden biridir. En erken örnekleri, Kanuni Sultan Süleyman'ın başmüzehhibi ve tezhib sanatında ilk defa yarı stilize çiçeklerin uygulayıcısı olan Kara Memi'nin eserleridir.
Bahar dalı, 1546 tarihli imzasız Kur'an-ı Kerim'in serlevhasında siyah zemin üzerinde yer alır. Kara Memi'nin imzasının bulunduğu 1566 tarihli İstanbul Üniversitesi'ndeki Muhibbi Divanı'nın serlevhasında ve halkarlarında çeşitli çiçeklerle birlikte kullanılmıştır.
16. yüzyılın ortalarına ait Kırk Hadis'in (TSMK, EH.2851) lake cildinin iç kapağı, çiçeklerle adeta bir cennet bahçesi görünümündedir. Altın zemine yapılan çiçeklerin arasında bahar dalları da yer alır. Topkapı Sarayı Sünnet Odası, Sultan Ahmed Camii, I. Ahmed Kütüphanesi duvarlarında yer alan bahar dalı, çini pano örnekleri arasında en önemli olanlarındandır. Bahar dalı motifi, çinide olduğu gibi III. Ahmed Yatak Odası'nın ahşap dolap kapaklarının içindeki kalem işi örneklerinde ve bu odanın merkezine yerleşmiş olan şöminenin külahının sağ ve solunda simetrik olarak çini karolar ile kompoze edilmiş şekilde yer alır.
Taç yapraklarının kırmızı, özellikle de eflatun ve eflatunun değişik tonlarında olması, erguvanın divan şairlerince şaraba benzetilmesine sebep olmuştur. Bitkinin özelliklerinden alınan ilhamla erguvan çiçeği şiirlerde, kadeh, yaş, kan, ateş, dudak, yüz, yanak, yara, yara izi, dil, boy, vücut, sevgili ve aşık benzetmelerinde kullanılmıştır.