Boğaz’ın aşı boyalı 5 yalısı
İstanbul'da, Boğaziçi'nin masmavi sularında kırmızı renkleriyle göze çarpan aşı boyalı yalıların tarihini biliyor musunuz? Mısırlı Yusuf Ziya Paşa Yalısı'na neden "Perili Köşk" dendiğini, Hekimbaşı Salih Efendi Yalısı'nın bahçesinin neden meşhur olduğunu veya hangi yalının "Boğaz'daki Avrupalı" olarak anıldığını?
Önceki Resimler için Tıklayınız
Fatih Sultan Mehmet Köprüsü'nün ayaklarının dibinde Otağtepe'nin eteklerindeki aşı boyalı bu yalı, Boğaziçi'nin en göze çarpan yalılarından biridir.
Yalının ilk sahibi Osmanlı'nın son hekimbaşısı Salih Efendi'dir. Sultan Abdülmecid ve Sultan Abdülaziz'in hekimbaşısı Salih Efendi, Sultan II. Mahmud zamanında açılan Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane'nin ilk mezunlarındandı.
Salih Efendi, başlangıçta saray hekimiyken, daha sonra Osmanlı'daki bütün tıbbi kurumların amiri oldu. Sağlık Bakanı statüsünde olan hekimbaşılık makamı kaldırılınca Salih Efendi de Osmanlı'nın son hekimbaşısı olarak tarih sayfalarındaki yerini aldı. Tıp eğitimin Türkçe yapılmasını sağladı ve tıp dilinin Türkçeleşmesi için gayret gösterdi.
Yalısının bahçesinde yetiştirdiği bitki ve çiçeklerden yaptığı ilaçlarla da meşhur olmuştu. Hususiyle gül ve karanfile çok meraklıydı. Aşıladığı bir gül "Hekimbaşı gülü" diye meşhur oldu. Boğaziçi'nin en güzel meyvelerini de Salih Efendi yetiştiriyordu. "Hekimbaşı armudu", "Hekimbaşı gülü" diye kendi ismiyle anılan meyve cinsleri dahi yetiştirmeyi başarmıştı.
Kıpkırmızı rengiyle ve ilginç yapısıyla Anadolu sahillerinin bu en dikkat çeken yalısı kuzeye doğru yükselen merdiven basamakları şeklindedir.
Yıkılmadan önce de üç katlı kısım ortada kalıyordu. Yalının şimdiye kadar gelebilmiş, külhanlı ve üç kurnalı hamamı Salih Efendi'den kalma en orijinal ve en güzel kısımdır. Yalıdaki eşyalar da Salih Efendi'den kalmadır.
Kandilli sahilinin yeşili en bol yerlerinden birine sırtını yaslamış olan yalı, 19. yüzyılın ilk yarısına aittir. Yapısıyla yukarısındaki kışlık köşküyle ve rengiyle Boğaz'ın dikkat çeken yalılarındandır. Rengi sebebiyle bu yalıya "Kırmızı Yalı" da denmiştir.
Kimin tarafından yaptırıldığı bilinmeyen yalının en isabetli görüşe göre ilk sahibi Sultan Abdülhamid dönemi Adliye Nazırı Server Paşa'dır. Sultan II. Abdülhamid döneminde Polonyalı Leon Valerien Ostrorog tarafından satın alınan yalı "Kont Ostrorog Yalısı" ismiyle meşhur oldu.
Kont Ostrorog, Bakizade Ziya Paşa'dan 1904 yılında aldığı Kırmızı Yalı'yı, yanındaki Ahmed Aşki Paşa'nın yalısıyla birleştirerek genişletmiştir. Yalının şekline de bakılırsa iki farklı yalının birleşmiş hali gibi görünmektedir.
Kont Ostrorog'dan sonra yalı, iki oğluna kaldı. 2000 yılında Rahmi Koç tarafından satın alındı ve restore edildi.
Eski dönemlerde bu yalı için "Boğaz'daki Avrupalı" tabiri kullanılırdı. Birleşmiş iki yalı formunda yapılmış Kont Ostrorog Yalısı'nda büyük yalı harem, küçük yalı selamlıktır. Bahçe kapısındaki 1884 tarihli mermer kitabede "Allah, koruyucuların en hayırlısıdır" mealindeki "Fallahü hayrun hâfizan" ayeti yazılıdır.
Yalıya hem bahçe hem de deniz tarafından girilmektedir.