6 Şubat'ı unutmayalım ve unutturmayalım I 6 Şubat Depremleri
6 Şubat Depremleri'nin geride bıraktığı acı ve yas devam ettiği gibi maddi ve manevi desteğe ihtiyaçlar da hala devam ediyor. Bunların arasında psikolojik destek bir hayli önemli. Bizler de kardeşlerimizi unutmamak ve unutturmamak adına Klinik Psikolog Ebrar Yılmaz ile Kahramanmaraş merkezli meydana gelen büyük sarsıntıya yardımcı olmaya giderken şahit oldukları üzerinden bir röportaj gerçekleştirdik.
◽ Psk. Ebrar yılmaz:
🔻 Ben klinik psikolog Ebrar Yılmaz. EMDR ve ACT terapistiyim. EMDR, daha çok travmalarla çalışan bir ekol. Yetişkinlerle çalışıyorum.
Depremi ilk duyduğumda işe gidiyordum. O gün benim için gerçekten çok zordu. Danışanı, o konsantrasyonu sürdürmekte çok zorlandığımı hatırlıyorum o gün. Sonrasında hemen bir gönüllü ağları açılmaya başlamıştı ve ben de hemen başvurumu yapmıştım.
◽ Psk. Ebrar yılmaz:
🔻 Oraya gitmeden önce birtakım eğitimlerden geçtik. Aynı zamanda Afet bölgesinde nasıl çalışılacağı ile ilgili de tekrar bir saha eğitimi aldık. Depremden yanlış hatırlamıyorsam bir buçuk ay sonra bölgeye gitmiştim ve benim gittiğim yerdeki ilk saha ekibi bizdik. Kalacağımız konteynerın yerleştirilmesini bile gözlerimizle gördük.
Benim gittiğim bölge, Hatay'ın Samandağ bölgesiydi. Daha denize yakın bir yerde. Çok yıkımları görmemiştim o sırada ama yol boyunca kendimi sakinleştirmeye çalıştığımı, duruma alışmaya çalıştığımı, gördüğüm şeyleri alışmaya çalıştığımı hatırlıyorum.
◽ Psk. Ebrar yılmaz:
🔻 Ben iki kere gittim Hatay'a. İlk gidişimde dediğim gibi ilk saha ekibi bizdik oranın. Sahanın neye ihtiyacı olduğunu görmeye çalıştık. Samandağ bölgesindeydik ve orada tek bir konteyner kentteydim.
Bütün konteyner kentin bilgilerini topladık. Kayıp var mı, şu an ne durumdalar, uzuv kaybı olan birisi var mı, psikolojik olarak deste ihtiyaç duyan kimler var ve kimler psikiyatrik desteğe ve Sahra Hastanesi'ne gitmesi gerekiyor?
◽ Psk. Ebrar yılmaz:
🔻 Aslında biz biraz da işin demografik çalışması kısmında olmuştuk. Uzman olarak gitmiştim ben oraya. Sonrasında da ilerleyen günlerde de demokrafik kısmı bittiğinde bireysel görüşmeler yaptık ama tabii ki ilk dönemde bir terapi gibi bir durum söz konusu olmadı. Psikolojik ilk yardım yapmaya çalıştık.
Psikolojik ilk yardım da, daha çok kişinin o anlatmak istediği şey sadece eşlik ettiğimiz bir yardım türü oluyor. O yüzden daha eşlikçi bir pozisyondaydık orada.
◽ Psk. Ebrar yılmaz:
🔻 Yani yaptığımız şey ne bir terapiydi ne de bir psikolojik destekti. Bir İlk yardımdı aslında. Oradaki çocukların durumları, hala daha oyun oynuyorlardı. Ben oynamadım ama arkadaşım bir gün yanıma geldi. Bizler, badilik sistemi ile çalışıyorduk orada, birbirimizi kolluyorduk, geldi ve 'ben çok iyi değilim Ebrar' dedi. Dedim ki, "ne oldu?" "Yaklaşık yedi, sekiz kere deprem oyunu oynadık ve artık ben kaldıramadığım için burada duralım dedim, dedi.
Benim aklımdan şu çıkmıyor; o toprakları bırakmama istekleri, biz buralıyız; mesela enkaz bekleyen insanlar sabah gidiyordu, evinin yıkılmasını bekleyenler akşam geliyordu. Orada o hissettikleri şey; tutunma, öfke ve aslında bir yandan o hayatın devam ediyor olma hali ve hepsini bir arada görmek beni çok etkilemişti.
Hayat devam ediyor ama yıkımla ama bir şeyleri bekleyerek belki cenazesini bekleyerek... Orası benim için çok zordu. Oyun grupları yaptık orada ve akşam oluyordu daha yazdı, akşam serinde yakan top oynuyorduk. Sonrasında resim yapma saatleri yapıyorduk. Aslında yaptığımız şey; psikolog olarak değil, bir vatandaş olarak da onlara bir nebze o şartlarda da dış dünyadan biraz uzaklaştırıyor olmaya çalışmaktı. Kendilerine dışa vurmalarını sağlamaya çalışmaktı.
◽ Psk. Ebrar yılmaz:
🔻 Özellikle oyun saatleri çok önemliydi. Çünkü çocuklar kendilerine oyunla ifade ederler. Çocukların dili oyundur ve onlarla o oyunları oynamak. Aslında korkuları da; mesela birebir görüştüğüm çocuklardan bir tanesi şey demişti: Ben tsunamiden de çok korkuyorum ama bir yandan da canavardan da çok korkuyorum. Hala eskiden gelen korkuları da devam ederken yeni bir korkunun da eklenmesi ve bununla ilgili yapabileceğimiz tek şeyin eşlik ediyor olmak hiçbir terapotik müdahale edemiyor olmak benim için çok zordu. Dediğim gibi ilk giden ekiptik ve orada bizim görevlerimiz bu değildi. Daha ihtiyacı tespit etmekti, psikolojik ihtiyacı tespit etmekti.
Şunu hatırlıyorum; denizin çok dibinde ve belki çıksa biraz duygu dünyası için iyi olabilecekti ama çıkamıyordu. Belki arabası depremde binanın içinde kalmıştı. Bilmiyorum, o bir yandan da psikiyatrik ihtiyaçları da devam eden çocuklar ve yetişkinler vardı.
Biz mesela terapi odasında önceden de terapisttim, terapi odasında herhangi bir olay anlatıldığında şahit olma imkanımız yok ama burada gerçekten o dehşeti yaşadım, o dehşeti gözünle gördüm, yıkımı, sarsılmayı, yası, muhtaç olmayı, yardım etmeyi gözlerimle gördüm ve daha oradan geldiğimde çok daha büyümüş, çok daha ihtiyaçları daha az olan birisi olarak gördüm. Çok daha gelişmek isteyen bir yanımda ortaya çıktı. Çünkü daha çok bilmeliyim, daha çok yardım edebilmek için.
◽ Psk. Ebrar yılmaz:
🔻 Bebekler vardı benim olduğum bölgede de. Mesela depremde doğdu, denilenler vardı. Onlar yaklaşık 40-45 günlüktü. Anneler, çok daha dirayetliler. Yani evi yıkılmış ama çok daha dirayetli çocuklarını bir arada tutmaya çalışıyorlardı ve bence annelik bir noktada da onlar için biraz da o dehşeti daha iyi baş etmelerine sebep olmuş olabilir. Çünkü arkada evlatları var. Hala ihtiyaç çok. O yüzden enerjimizi ekonomik kullanmamız en başından beri önemliydi. Şimdi de önemli. İlk başta evet, bir kahramanlık evremiz oluyor ama bunu sürdürüyor olmak çok önemli.
Hala orada ihtiyaç olan bir sürü şey var. Bizim desteğimize, hatırlamamıza ve hatırlatmamıza da aslında ihtiyaçları var. Bu uzun yıllar boyunca belki bunu terapötik desteği, belki meslektaşlarıma bir çağrı olabilir. Terapötik destek uzun yıllar devam edebilir. Maddi, manevi destek de hala ihtiyaç duydukları şeyler arasında. Çünkü çok yakın zamanda gittim. Hala konteynerde yaşıyorlar, hala tetikleniyorlar. Bir sarsıntı olduğunda hala daha gözleri doluyor ya da o günü anlattıklarında hala benzer bir acıyı deneyimliyorlar. O yüzden unutmayalım ve unutturmayalım.
Editör: Betül Sav