Yunan Devleti nasıl kuruldu?
Rusların Osmanlı ile savaşa tutuştuğu bir dönemde, Rumlar da isyan hareketlerine başlamışlardı. Fransız İhtilali'nin yaydığı milliyetçilik, bağımsızlık fikirlerinden diğer milletler gibi Yunanlılar da etkilenmişler ve Osmanlı'dan kopmanın hayalini kurmuşlardı. Osmanlı aleyhinde propagandalara başlamışlar, İngiltere, Fransa ve Rusya'nın desteğiyle bağımsızlıklarını ilan etmişlerdi. Yunanistan'ın kurulmasıyla ilk kez imparatorluk tebaasından bir grup bağımsızlık kazanmış ve Osmanlı'nın parçalanma sürecini başlatmıştı. Yunanistan'ın yayılmacılık hırsı kısa süre sonra, başta Adalar konusu olmak üzere bölgede yeni gerilimlerin yaşanmasına sebebiyet verecekti.
Önceki Resimler için Tıklayınız
Fransız İhtilali'nin yaydığı milliyetçilik, bağımsızlık fikirleri diğer birçok millet gibi Yunanlıların da düşlerinde yer etmeye başladı.
Rusların Osmanlılarla her savaşa tutuştuklarında aralarında Rumların da bulunduğu Osmanlı Ortodoks tebaasını ayaklandırmaya çalışmaları zamanla önemli yansımalar buldu.
1804'te başlayan Sırp isyanının muhtariyetle neticelenmesi, benzer emeller taşıyanlar için bir cesaret kaynağı oldu.
Rumların bağımsızlığı için ilk adım, bir Rum tüccarı olan Manuel'in iki arkadaşıyla birlikte, 1814'te Odessa'da Philike Heteria Cemiyeti'ni kurmasıyla atıldı.
Cemiyetin başkanlığına Rus Çarı'nın Rum asıllı yaveri Aleksandır İpsilanti getirildi. Çarın himayesinde faaliyet gösteren cemiyet, kısa sürede Rum önde gelenlerinin birçoğunu bünyesine kattı, şube sayısını arttırdı. İpsilanti, Sırplarla ve Avrupalı bazı devletlerle temasa geçti.
Yanya Valisi Tepedelenli Ali Paşa, kendisine mahalli destek sağlama adına, kiliseler yapmak, Rumca eğitimi teşvik etmek, Rumları asker olarak kullanmak suretiyle Rumların bilinçlenmesinde önemli rol oynadı, ancak onları sıkı şekilde kontrol altında tuttu.
Aleksandır İpsilanti, Şubat 1821'de yıllardır hazırlandığı Rum isyanını Eflak'ta başlattı. İsyan kısa sürede Boğdan'a sıçradı.
İsyan mahalli olarak bu bölgelerin seçilmesinin sebepleri, Fenerli Rumların 18'inci yüzyılın başlarından itibaren bu iki bölgeyi voyvoda sıfatıyla yönetmeleri ve bu sayede buralarda güçlü akrabalık ilişkileri kurmaları, her iki bölgede geniş mülklere sahip olmaları, Sırp, Bulgar ve Rumen topluluklarından yardım almayı ümit etmeleriydi.