Yoksullara umut olan hastane: En Nuri
İslam medeniyetinde inşa edilen hastaneler ve burada yetişen âlimlerin yaptığı çalışmalar, tıp, bilim ve teknolojide tüm dünyaya aydınlanmayı getirdi. En eski Selçuklu hastanesi olan En Nuri, bu çalışmaların yapıldığı yerlerden biriydi. Burada sadece yoksullar tedavi edilir, nadir bulunan ilaçlar dahi ücretsiz olarak hastalara verilirdi. Hastalar taburcu edildikten sonra dinlenmesi için bir miktar para ve kıyafet verilirdi. Döneminin en önemli hastanesi olan En Nuri Hastanesi hakkında bilmeniz gerekenleri sizler için derledik.
Önceki Resimler için Tıklayınız
Endülüslü seyyah İbn Cübeyr, 1184-1185 yılları arasında Dımaşk'a geldi. Burada gördüğü hastanede günlük on beş dinar harcanarak hastaların her türlü ihtiyacı giderildiğini söyler. Her gün hastaların listesi çıkartılarak her bir hastanın ihtiyacı olan ilâç ve gıdalar tespit ve hemen temin edilirdi. Her hastaya sağlanan ilaçlarla tedavi edilirdi. Burada ender bulunan ilaçlar bile yoksul ve zengin ayırmaksızın herkese verilirdi.
İbn-i Sina ilaçlarını nasıl hazırlardı?
Buradaki tabipler ise çok erken saatlerde hastanelere gelir, hastalıkların teşhisi koyardı. Sonrasında ise hastaların gıda ve ilâç ihtiyaçlarını o servislerden sorumlu olan genç tabiplere havale ederlerdi.
En Nuri Hastanesi'nde akıl hastaları için özel bir bölüm bulunurdu. Demir kapı ve pencerelerin gerisinde tutulan akıl hastaları müzikle tedavi edilirdi. 13. yüzyılın önemli göz doktorlarından İbn Ebu Useybiye'nin Tabakatü'l-Etibba adlı eserinde buradaki akıl hastalarının tedavisini şöyle anlatır: "Akıl hastalarına ayrılan salonda hekim Muhazzebeddin, mania denilen "Al cünun as-sabi" hastalığına yakalanmış bir deliye, içine opium konmuş arpa suyu içirilmesini kararlaştırdı. Bunu içen adamın hastalığı geçti. Ve sıhhatine kavuştu."
Bu hastanenin başhekimi ise Ebu'l-Mecd idi. Sultanın her türlü imkânı sağladığı başhekim, her gün hastaları tek tek dolaşır, onları kontrolden geçirir, hal ve hatırlarını sorardı. Bu ziyaretleri esnasında yanında hastanede yetiştirilen genç hekimler de bulunurdu. Burada Ebu'l-Mecd'in tavsiyeleri ve yapılmasını istediği ilaçlar hemen yerine getirilirdi.
Ebu'l-Mecd İbn ebi'l-Hakem hastanedeki bu kontrolü yaptıktan sonra Dımaşk iç kalesine gider ve devletin ileri gelenlerinden varsa hasta olanları muayene ederdi. Tedavi sürecinden sonra büyük eyvana gelip oturur ve kitaplarıyla meşgul olurdu. Sultan Nureddin Mahmud, bu hastaneye bir de kütüphane vakfetti. Burada birçok tıp kitabının bulunurdu.
Baştabip salonun üst tarafında otururken ondan ders almak isteyen diğer hekimler önünde oturur ve onu dinlerlerdi. Burada kendi meslekleriyle ilgili meseleleri tartışırlar, kitaplar okunur ve öğrencilere bazı tıbbî metinleri okutulurdu. Bu ilmi ders ve tartışmalar her gün üç saat sürüyordu.
Bu hastane dünya tarihindeki ilk kliniktir. Hekimler hastaları ferahlatmak, çektikleri acı ve elemleri karşısında acılarını hafifletmek için onları musikiyle tedavi ederlerdi. Bu yöntem aslında tüm hastanelerde uygulanan bir yöntemdi. Tabipler sadece müzikle tedavi etmekle yetinmemiş hikâye ve masal anlatıcılarını da oraya çağırarak yeni bir tedavi usulü oluşturmuşlardı.
Tedaviden yeni çıkmış hastalara eski sağlığına kavuşana kadar çalışmak zorunda kalmamaları için bir elbise, beş altın ve bir miktar para verilirdi. Sonraki yıllarda hastanenin etrafındaki yapılar satın alınarak buraya dâhil edildi. En Nuri Hastanesi'nin alanı genişletildikten sonra bütün binalara akacak şekilde su kanalları yapıldı. Bu kanallarla hastanenin her tarafına su ulaştırıldı.