Türkler ‘devlet’ olmadan yaşayamazlar
Günlük olarak yaşayan ve tarih şuurundan yoksun bazı yazarların kullandığı "katil devlet", "devlet kutsal değildir" gibi ifadeler 2200 yıllık Türk tarihine ve bu tarihi inşa etmek için şehid ve gazi olanlara hakarettir. Türkler, devletsiz yaşayamadıkları için devleti kutsallaştırmışlardır.
Önceki Resimler için Tıklayınız
Osmanlı tarihinde bunun çok çeşitli misallerini görmek mümkündür. 1683'te Viyana Kuşatması'ndan önce gerçekleşen harp meclislerinde, Sadrazam Merzifonlu Kara Mustafa Paşa, Budin Beylerbeyi İbrahim Paşa ile anlaşamamıştı. Viyana kuşatmasının başarısız olduğunu gören İbrahim Paşa da bozgun kesinleşince askerlerini alarak geri çekilmişti.
Bu hareketinden dolayı Merzifonlu tarafından idam ettirilmek istenen İbrahim Paşa, kendisini idam edenlere "Padişaha söyleyin ben haksız yere idam ediliyorum. Ama devleti içine düştüğü zaaftan kurtaracak yine veziriazamdır. Veziriazamı azletmesin" demiştir. Ölüme giderken dahi devleti düşünen bu anlayış hiç şüphesiz Osmanlı devlet mantığının en çarpıcı örneklerinden biridir. Devletin, milletin geleceğinin teminatı olduğunun farkında olan bürokratlar büyük devlet olmanın verdiği anlayışla şahsi ikballer yerine "fenâ fi'd-devle" olmayı tercih etmişlerdir.
Devlet adamları bu anlayışları sebebiyle kendilerine düşman olan kişileri bile devlete lazımsa korumuşlardı. Tarihçi Naima bu konuda Kuyucu Murad Paşa ile Nasuh Paşa arasında geçen ilginç bir hadiseyi şöyle anlatır: Sadrazam Murad Paşa serdar olup Tebriz tarafına gittiği zaman Diyarbekir Valisi Nasuh Paşa merkeze bir dilekçe gönderip "Eğer Murad Paşa azil ve mühür kendine verilirse 40 bin altın nakit ve askere kifayet edecek zahireyi kendi malından ifa eyleye..." dedi. Dilekçe vardığı zaman padişah tarafından bir ulak ile Murad Paşa'ya gönderildi. Murad Paşa hayrete düşerek Nasuh Paşa'yı davet etti. Nasuh Paşa meseleden habersiz olarak geldiği zaman, veziriazam dilekçeyi verip "Bu yazı kimindir bilir misin?" dedi.
Nasuh Paşa, cesur ve pervasızca tereddütsüz: "Evet, benimdir" dedi. Murad Paşa "Şimdi taahhüt ettiğin altın ile zahireyi teslim etmen gerekir" diye buyurunca Nasuh Paşa buruk bir şekilde "baş üstüne" deyip teslim etti. Murad Paşa'nın çevresindeki ağalar "Niçin tahammül buyurdunuz? Serdarlar bundan az suç ile adam katlederler. Maslahat budur ki bu münafık hayırsızı öldüresiniz" dediklerinde Murad Paşa insaflı bir şekilde cevap verdi: "Yok, bu herif cesur, namdar, bahadır ve iş bilir devlete gerekli adamdır. Bunu idam ederek ortadan kaldırma Devlet-i Âliyye'ye hizmet değildir.
Belki bu tür insanları yerinde bırakma ve terbiyede nice fayda vardır. Bilhassa sadrazamlık makamı vezirlerin haset ettikleri bir makam olup buraya kabiliyeti olan kişileri ortadan kaldırmak münasip değildir".
Erhan Afyoncu - Sabah