Tarihte roketle uçan ilk insan
Osmanlı Devleti'nin kazandığı başarılarda ateşli silahların yeri oldukça mühimdir. İlk ateşli silahlardan olan toplar, Fatih'in İstanbul kuşatması sırasında surlarda delik açarken, Yavuz Sultan Selim'in şark seferlerinde kale önlerinden meydanlara inmiş, Osmanlı ordusunun belkemiği olmuştu. Peki, roketi kim icat etti?
Önceki Resimler için Tıklayınız
Lagari Hasan Çelebi, barutla çalışan iki katlı roketi 1633 yılında yaptı. 30 metre uzunluğundaki roketle, ateşlendikten sonra 2,5 kilometre yol aldığı ve ardından denize iniş yaptığı rivayet edilen Hasan Çelebi ilk kez gerçek anlamda roketli uçuş yapan ilk insan oldu.
Hasan Çelebi'nin roketinin ana motorunun çevresinde bulunan 6 küçük motor, roketi havaya yükselten ilk kademeyi oluşturdu. İlk kademede yer alan bu roketlerin yakıtı tükendiğinde, ikinci kademeyi oluşturan ve daha büyük olan ana motor devreye girdi ve roketin daha da yükselmesini sağladı.
300 metre yüksekliğe ulaştığında Çelebi roketi terk ederek, havada kaymasını sağlayan ve bir tür paraşüt olan araç yardımıyla yavaşça denize indi. Hasan Çelebi yüzerek kıyıya çıktı. "Roket adam" Hasan Çelebi'nin 1633'teki denemesi, kayıtlarda ilk insanlı uçuş denemesi olarak geçiyor.
Evliya Çelebi'ye göre 1632-33 yılında, IV. Murad'ın kızı Kaya Sultan'ın doğumu münasebetiyle yapılan şenlikler sırasında 50 okka barut macunundan yedi kollu bir fişek icat etmiş, "Padişahım, seni hudâya ısmarladım, Îsâ nebî ile konuşmaya gidiyorum" diyerek Sarayburnu'nda IV. Murad'ın huzurunda fişeğe binmiş, yardımcılarının fişeği ateşlemesiyle havaya yükselmiştir; havada iken yanındaki fişekleri ateşleyince denizin yüzü aydınlanmış, büyük fişeğinin barutu kalmayıp yere doğru düşerken de ellerindeki kartal kanatlarını açıp Sinan Paşa Köşkü önünde denize inmiştir. Oradan da yüzerek padişahın huzuruna gelmiş ve, "Padişahım, Îsâ nebî sana selâm etti" diyerek şaka yapmıştır.
Sultan Murad Hasan Çelebi'ye 1 kese akçe vermiş, ayrıca onu 70 akçe yevmiye ile sipahi yazdırmıştır. Yine Evliya Çelebi'nin belirttiğine göre daha sonra Kırım'a Selâmet Giray Han'ın yanına giden Lâgarî orada vefat etmiştir.
"Yâr-ı gār-ı sâdıkımız" demesinden Evliya Çelebi'nin yakın dostlarından olduğu anlaşılan Hasan Çelebi'nin barutun itme gücüne dayalı, tepki prensibiyle çalışan iptidai bir füze ile havaya yükselerek yavaşça denize inme hadisesinin, Evliya Çelebi'nin anlattıklarına dayanılarak yapılan hesaplamalar neticesinde mümkün olabileceği sonucuna varılmıştır.
Bu hesaplamalara göre Lâgarî'nin bu iptidai roketle 250 metre kadar havaya yükselmiş olabileceği, "Deniz yüzünü aydınlattı" şeklindeki ifadeden burada iken ateşlediği öteki fişeklerle muhtemelen yönünü değiştirdiği, iki elinde tuttuğu kartal kanadı şeklinde tasvir edilen şeyin bir nevi paraşüt vazifesi gördüğü ve bu sayede yavaşça denize indiği anlaşılmaktadır.