Tarihte iz bırakan 30 mektup
Geçmiş yıllarda, teknolojinin henüz dünyayı "küresel bir köye" çevirmediği dönemlerde, insanların kalplerindekini dile getirdiği, uzak mesafelerden özlemlerini giderdiği aracılardı mektuplar. Gurbetliğin acısı, savaşın ortasında sevdanın en şiddetlisi, idam emri verenlere tevazuyla verilen bir cevap, yakın dostların muhabbeti ya da bir siyasi liderin emaneti… Şairlerden yazarlara, ressamlardan askerlere, devlet başkanlarından sultanlara, ünlü isimlerin kaleme aldığı 30 mektubu sizler için derledik.
Önceki Resimler için Tıklayınız
"Ben barış için mücadele etmek istiyorum. İnsan savaş hizmetini reddetmediği sürece hiçbir şeyin savaşları ortadan kaldırması mümkün olmayacaktır.
İnsanın inandığı bir şey, örneğin barış uğruna ölmesi, inanmadığı, örneğin savaş gibi bir şey yüzünden acı çekmesinden daha iyi değil mi?
Ders kitaplarımız savaşı yüceleştirmekte, dehşetlerini ise anlatmamaktadır. Bu yöntemlerle çocuklara nefret aşılanıyor.
Ben onlara barışı öğretmek istiyorum, nefreti değil; sevgiyi öğretmek istiyorum, savaşı değil!"
"Ad koymadığım aziz kişiye,
Değerlim
- sizi adlandırmak istemiyorum; dost, kardeş, sevgili, nişanlı, eş gibi adlar ya da bütün bu adların bileşimini içeren bir söz, yalın duygu yanında ne anlam taşır ki…
-daha fazla yazamayacağım, mektubunuz beni garip bir anımda yakaladı.
Elveda, hemen ilk anda!"
"Kemal kardeşim,
Ellerin dert görmesin, yazdığın romanların yalnız isimlerini okumak bile yüreğime ferahlık verdi. Mademki tetkikten geçmişler, neşirlerinde mahzur görülmemiş, bütün temennim hiç olmazsa bir tanesinin bir gazetede yayınlanması ve bu suretle hem bizim güzelim Türkçemizle yeryüzünün en namuslu halklarından biri olan Türk halkına dair ne mükemmel romanlar yazabileceğinin anlaşılması, genç romancılara bir ders kitabı vazifesi görmesi, hem de sana bir miktar dünyalık sağlamasıdır."
"Zuhal,
…
Pir Sultan'a girdim. Bir buçuk ay içinde bu araştırmayı bitirmem gerek.
İşin üstesinden gelebilirsem güzel bir çalışma ürünü çıkacak ortaya. Madam Bovary'nin parasıyla televizyon, Pir Sultan'ın parasıyla çamaşır makinesi alacağım sana. İkisinin bedeli ikisini almaya yetecek.
Seni yaşatacağım. Dalım, çiçeğim. Günlerimiz daha iyi olacak. Çünkü Necati Cumalı'nın dediği gibi,
"yaşar iyi ve güzel olan"
"Sevgilim,
Penceremden, otelinden çıkıp koskoca valizini taşımanı seyrettim. Çabuk dön! Sevmenin de iniş çıkışları var. Sabah doktorlar komşu binada göğsüme baktılar, iyiyim.
Babacan bir doktor yeşil ışık yaktı ameliyata, yine de analizlerin sonucunu beklemeliymişiz… Kaç gün? Bilmiyorum. Saat 2'de Londra ile konuştum. Monica evde idi, Octavio gidememiş.
Ne iğne ne hap, ilaçların ilacı sensin. Sanırım en önemlisi, damla damla sevgili gözlerin. İyileşeceksem onlar iyileştirecek.
Abidin"