Sürgünde geçen bir ömür: Ahıska Türkleri
Ahıska Türkleri 1944 sürgününden beri ata yurtları olan Ahıska'dan başka yerlerde hayatlarını sürdürüyor. Stalin liderliğindeki Sovyetler Birliği, 14 Kasım 1944'te Gürcistan'ın Ahıska bölgesinde yaşayan on binlerce Ahıskalı Türk'ü "sınır güvenliğini tehdit ettikleri" gerekçesiyle sürgün etti. Trenlere bindirilen ve günlerce yolculuk eden Ahıskalı Türkler Sovyet topraklarında dört bir tarafa dağıtıldı.
Günümüzde Gürcistan sınırları içinde yer alan Ahıska bölgesinin Ahıska şehri, Osmanlı İmparatorluğu'nun Çıldır Eyaleti'nin merkeziydi. Bugün Türkiye-Ermenistan sınırının kuzeyinde, Gürcistan'ın Acara Özerk Cumhuriyeti'nin doğusunda, Tiflis'in güneybatısında, Türkiye'nin kuzeydoğusunda Ardahan'la sınır olan bir bölgedir. Posof Çayı'nın iki tarafında yer alan ve Türkiye sınırına 15 km uzaklıkta olan Ahıska, kara yoluyla Tiflis, Batum ve Türkiye'ye bağlanır.
Birçok kaynak, tarihte Mesketya olarak bilinen Ahıskave çevresinde, MÖ 4. yüzyılda Bun-Türklerin yaşadığını, daha sonra bu bölgeye Hunların, Hazarların ve Kıpçakların geldiğini kaydeder.
Tarih boyunca defalarca el değiştiren Kafkasya'nın kilit noktası olan Ahıska, 2700 yıllık kadim bir Türk yurdu. Dede Korkut hikâyelerinde "Ak-sıka", Evliya Çelebi'nin Seyahatnamesinde adından söz edilen Kafkasya'da bir Türk yurdu.
Ahıska, 250 yıl Osmanlı yönetiminde (1578-1828) kaldıktan sonra 1828 yılında Çarlık Rusyası tarafından işgal edildi. 1917 yılında Rusya'da çarlığın yıkılmasıyla yeniden Osmanlı Devleti'ne katılan Ahıska, Osmanlı'nın I. Dünya Savaşını yenilgiyle bitirmesinin ardından kısa bir bağımsızlık dönemi yaşadıktan sonra 1921 yılında Türkiye ile Sovyet Rusya arasında imzalanan Moskova Antlaşması sonucu yeniden Rusya'ya bırakıldı.
Ahıska, her ne kadar, Osmanlı toprağı olmaktan çıktıysa da halkı Osmanlı'yla olan bağını hiçbir zaman koparmadı. 1853-1856 Osmanlı-Rus (Kırım Savaşı) sırasında Ahıska Türklerinin bir kısmı, Osmanlı ordusuna yardım etmeleri nedeniyle yoğun bir baskıyla karşılaşınca Erzurum ve civarına kaçtılar.
Ahıska, her ne kadar, Osmanlı toprağı olmaktan çıktıysa da halkı Osmanlı'yla olan bağını hiçbir zaman koparmadı. 1853-1856 Osmanlı-Rus (Kırım Savaşı) sırasında Ahıska Türklerinin bir kısmı, Osmanlı ordusuna yardım etmeleri nedeniyle yoğun bir baskıyla karşılaşınca Erzurum ve civarına kaçtılar.
93 Harbi diye bilinen 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı'ndan sonra Kars'ın da elden çıkmasıyla Ahıska Türkiye sınırından uzak kaldı. Bu savaştan sonra Doğu Anadolu'dan Ahıska bölgesine yoğun Ermeni göçü yaşandı. İmzalanan Ayastefanos Anlaşması ile Kars, Ardahan ve Batum da kaybedilmesiyle Kafkasya'dan Anadolu'ya yoğun bir göç dalgası yaşandı.
Daha sonra Rusya'da iktidara Bolşevikler geldi. Almanya'da Bolşevizm'i kökünden kazıyacağını ve Sovyetler Birliği'nin topraklarını, Alman halkının yerleşeceği lebensraum (yaşam alanı) olarak işgal edeceğini açıklayan Nazilerin iktidara gelmesi zaten paranoya düzeyi yüksek olan Sovyet yönetiminin halka karşı terör uygulamasının zeminini güçlendirdi. Bu da beraberinde topluma karşı baskı ve şiddetin daha da artmasını getirdi.
1921 yılı, 1918-1921 yılları arasında varlığını sürdüren Gürcistan Demokratik Cumhuriyeti'nin bağımsızlığının sona erdiği ve Sovyet güçlerinin ülkenin kontrolünü bütünüyle ele geçirdiği yıldır. Çarlık Rusyası dönemindeki baskılar ve hak ihlalleri Sovyet Gürcistan'ı döneminde de sürmüş; hem Rusların hem de Gürcülerin ayrımcı uygulamalarıyla karşı karşıya kalan Ahıska Türkleri, sürgünün gerçekleştirildiği 14 Kasım 1944'e kadar çeşitli zorluklarla mücadele etmek zorunda kaldılar.
Ahıska Türkleri, Stalin'in 1920'lerin sonlarına doğru uygulamaya başladığı baskıcı politikalarından önemli ölçüde etkilendiler. 1920'lerin sonunda, özellikle de 1930'lu yıllarda, Sovyet rejiminin Ahıska Türklerine yönelik uyguladığı ayrımcı ve baskıcı politika, birçok Ahıska Türkü'nün Türkiye'ye kaçmasına neden oldu. Bu nedenle birçok aile parçalandı, kaçak geçişler sırasında ölümler ve birçok bireysel dram yaşandı.
1930'larla birlikte Türk ve Müslüman olarak yaşamanın bedeli giderek ağırlaşmaya başladı. Bu yıllar, aynı zamanda Gürcü şovenizminin de artmaya başladığı yıllardır.