Osmanlı Devleti'nin kaderini elinde taşıyan koşucu ulaklar
Osmanlı Devleti, yüzyıllar boyunca çok geniş bir coğrafyaya hakim olmuş bir imparatorluktur. Bu gücün hem iyi hem de kötü sonuçlarının olduğunu tarihi süreçte gerçekleşen savaşlarda, hadiselerde görmekteyiz. Tam da bu noktada, Devlet-i Aliyye'de önemi sebebiyle diğerlerinden ayrılan bir meslek kolu ortaya çıkar. "Peyk" adı verilen koşucu ulaklar, "hanedanlığın haberini, hızlı ve güvenli bir şekilde hedefe ulaştırmak için" adeta zamanla yarışırlar.
Önceki Resimler için Tıklayınız
🔸 Koşucu ulakların hızlı koşmalarını sağlayan başka etmenler de vardır, bunlardan biri de haberi ulaştırmaya çalıştıkları süre zarfında kemerlerine ve daha çok dizlerine hoş ses çıkaran çıngıraklar bağlamaktadırlar.
🔸 Osmanlı döneminde çıngırakların sesi bir padişah habercisinin yani koşucu ulakların gelmekte olduğunu, bilhassa şehir içinde yolun boşaltılması için bir uyarı aracı olduğu bilinir.
🔸 Peyklerin çıngıraklar bulundurmasındaki asıl amaç, durmaksızın kat edilecek mesafelerde temponun korunması ve sonuç olarak da işitsel manada bir destek bulmalarıdır.
🔸 Koşucu ulaklar, haber için yolda oldukları süre zarfında performanslarını arttırmak adına ağızlarında içi boş ve yüzeyi delikli olan metal küreler taşırlar.
🔸 Metal küreler peyklere, düzenli burun solunumu sağlatır aynı zamanda ağızdaki tükürük salgısının devamlılığını için bu kürelerin taşınması önemsenmiştir. Metalin taşınması, peyklerin koşu esnasında nefeslerinin kesilmemesi ya da daha rahat nefes almaları ile de ilişkilendirilebilir.
↪ Osmanlı haberleşmesinin önemli bir kolu olan bu teşkilat, zamanla işlevini yitirmesi sebebiyle 3 Mayıs 1829 tarihinde kaldırılır.