Arama

Osmanlı sokaklarının simgesi; seyyar satıcılar

Omuzlarında iki kefeli terazileri, küfeleri, ya elinde ya sırtında sepet, heybe, sele, güğüm belindeki kuşakta dirhemleriyle Osmanlı'nın sesi, rengi, kokusuydu seyyar satıcılar... Osmanlı toplumu içerisinde seyyar satıcıların ayrı bir yeri vardı. Her satıcının sesi, makamı, söylediği maniler ayrı, her birinin mahalleden geçiş saati değişikti. Seyyar satıcılar gün doğumuyla başlayıp gecenin ilerleyen saatlerine dek sokak aralarında ya da meydanlarda satış yapardı.

Osmanlı'daki günlük hayatı gösteren fotoğraflarının yanında, Osmanlı'nın son yılları ile Cumhuriyet'in ilk çeyreği arasındaki döneme dair birçok yazışma, fotoğraf ve belge erişime açıldı. Osmanlıca, Arapça, İngilizce, Fransızca ve Farsça dillerindeki belgelerde, Sultan Abdülhamid ve Enver Paşa'nın mektupları ve önemli isimlere ait hatıratlar yer alıyor. Sizler için Osmanlı'nın günlük hayatına dair hiç görmediğiniz fotoğraflarını derledik.

  • 2
  • 107
SEYYAR SATICILARIN MÜDAVİMLERİ
SEYYAR SATICILARIN MÜDAVİMLERİ

İstanbul'da birkaç gün veya hafta geçiren tüccarlar, onların hizmetkârları, tekkelerde konaklamayan bekâr gezgin dervişler, medrese öğrencilerinden fazladan harçlığı olanlar muhtemelen yemek dükkânlarının ve seyyar yiyecek tezgâhlarının başlıca müşterileriydi.

  • 3
  • 107
PİLAVCI
PİLAVCI

Günümüzdeki seyyar pilavcılık aslında Osmanlı zamanından kalma bir gelenektir. Osmanlı döneminde pilav, kellenin suyuyla pişirilir, haşlanıp kızartılan kellelerde pilav tepsisinin etrafını süslenirdi.

  • 4
  • 107
AŞURECİ
AŞURECİ

Osmanlı'da bir aşureci...

Aşureler, porselen tabaklarda takdim edilirdi. Ertesi gün aşureci gelip bu tabakları toplardı.

  • 5
  • 107
SAKA
SAKA

İslâm medeniyetinde su kadar suyu dağıtan kişiye de önem atfedilirdi. Suya ulaşmada sıkıntı yaşanan mahallelerde halkın su ihtiyacını karşılamakla görevli şahısların mesleği olan sakalık, Osmanlı döneminde en önemli meslekler arasında yer alırdı.

  • 6
  • 107
SAKA
SAKA

Hatta XV. yüzyılda evlere para karşılığı su taşıyan sakaların bir araya gelmesiyle "saka loncası" kurulmuştu. Hemen her mahallede bu loncaya kayıtlı bir saka bulunurdu. Su genellikle sebillerden temin edilirdi. Sakalar sâdece İstanbul halkının değil Yeniçeri Ocağı'nın suyunu da temin ederlerdi. Padişahın sarayında su teminine ayrı bir önem arz ederdi ki bu işten sakacıbaşı sorumluydu. Sakacıbaşı sarayın su hizmetlerini kendisine bağlı görevliler vâsıtasıyla yürütürdü. Suyu bir gelir aracı olarak görenlerin dışında bir de bu işi sadece hayır vesilesi olarak gören sakalar da vardı. Örneğin, derviş sakalar adı verilen bir zümre, halka parasız su dağıtırdı.

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN