Arama

Osmanlı'da memurlar nasıl yetişirdi?

Osmanlı'nın dünya gücü haline gelmesi yalnız ordularla değil aynı zamanda devlet kurumundaki görevlilerin gelişmesiyle de ilgiliydi. Osmanlı bürokrasisinde memurların çalıştığı bürolar 'kalem' olarak isimlendirilmişti. Peki, Osmanlı'da memuriyete kabul şartları nelerdi? Osmanlı memurları kaç saat çalışır, nasıl emekli olurdu?

  • 1
  • 16
OSMANLI'NIN EN GÖZDE MESLEĞİ; MEMURLUK
OSMANLI’NIN EN GÖZDE MESLEĞİ; MEMURLUK

Osmanlı Devlet teşkilatı üç gruptan oluşurdu: Askeri sınıf (seyfiye), ulema (ilmiye) ve bürokrasi. Osmanlı bürokrasisinde, memurların çalıştığı bürolar "kalem" olarak isimlendirilmişti.

17. yüzyılın ortalarında devlet işlerinin Divan-ı Hümayun'dan Bâbıâli'ye kayması ile birlikte Osmanlı devlet teşkilatının yapısı değişti. Babıali'nin önem kazanması, burada görev yapana memuriyetlerin ön plana çıkmasını sağladı.

  • 2
  • 16
OSMANLI'NIN MEMURLARI KİMLERDİ?
OSMANLI’NIN MEMURLARI KİMLERDİ?

Sadaret kethüdası, reisülküttap, amedi, beylikçi, sadaret mektupçu en önemli görevlilerdi. Zamanla vezirliklere, beylerbeyliklere ve sadrazamlığa bürokrasi kökenli devlet memurları yükselmeye başladı.

Osmanlı bürokrasisinde görev yapan memurlara kâtip denirdi. İlk yıllarda medrese eğitiminden geçmiş, kadı veya müderris bulamamış kimseler kâtip olarak çalışırken, 16. yüzyılın ortalarından itibaren bürolar kendi elemanlarını yetiştirdi. Bunun sonucunda da profesyonel memurlar ortaya çıktı.

  • 3
  • 16
MEMURLAR NEDEN MAHLAS KULLANIRDI?
MEMURLAR NEDEN MAHLAS KULLANIRDI?

Nezaretler öncesi, Osmanlı bürokrasisinde kalemler (bürolar) aynı zamanda kendi memurlarını yetiştiren bir mektep durumundaydı. Sekiz-on yaşlarında yetenekli çocuklar, bürolara şakird (çırak) olarak alınırdı. Kalemin kıdemli katiplerinden birisinin veya büro amirinin yanına verilerek ondan kitabet, inşa, yazı çeşitleri, hesap ve defter usulleri öğrenirdi.

Çıraklara mesleğin incelikleri öğretilene kadar yazı yazdırılmaz, defter ve evrakı getirip götürme işleri yaptırılırdı. Yazı yazabilecek seviyeye gelen şakirde, yazdığı tezkerelerde ve çıkardığı kayıtlarda kullanılmak üzere bir mahlas verilirdi ki, her mahlas büroda yapılan işlemin hangi memur tarafından yapıldığını gösterirdi. Bu usul, suistimallerin önlenmesi için alınmış bir tedbirdi.

Bu dairede görev yapan şakirdin geleceğe yönelik hayalleri şu şekilde olurdu: Şakird zamanla yetişmiş bir kâtip konumuna, ardından da kalemle denetimle ilgili bir dizi mevkiye gelip daha sonra ilk dairesi dışında makamlara gelecekti.

Burada da kendini kanıtladıktan sonra hacegan (kalem amiri) olup, memurların seçkinleri arasına girecekti. Defterdar, sadaret kethüdası, reisülküttap gibi memurların üst basamaklarında görev aldıktan sonra sadrazam olmayı düşünürdü.

Şakird olarak alınıp memur olan kişi daha sonra kâtip olur, eğer becerikli olursa hacegan (hoca usta) olurdu. Küçük yaşta kaleme alınan şakirdlerin yanında yazı ve hesap bilen kişiler de çırak olarak kaleme alınırdı.

17. yüzyılda çıraklığın manası değişmiş, kadrolar değişmişti. Bu yüzyıldan itibaren, bürolar son derece önemli bir konuma geldiği için bir kadro karşılığı kullanılmaya başlandı.

17. yüzyıldan önce kitap ve hitabet bilmeyen kişiler kadrosuz olarak çırak olarak alınırken, bu yüzyıldan sonra mülazım adıyla anıldı. Mülazımlar tecrübe kazandıktan sonra şakird gediğine geçebilirdi.

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN