Arama

Osmanlı döneminde İstanbul'un su kaynakları

Manevi dünyanın sağladığı gücün, su ile ilgili benzersiz bir sosyokültürel ve sanatsal uyuşuma zemin hazırlamış olduğunu biliyoruz. Su temini yani suyun toplanması, ulaştırılması ve dağıtımı, büyük bir teknik birikim ve beceri gerektiren mühendislik sorunlarının çözümünün ardından mümkün olabiliyordu. Osmanlı'nın her alanda ileri bir medeniyete sahip olduğunun bir göstergesi de su ile ilgili mühendislik sorunlarını, büyük bir uzmanlık ve ciddiyetle çözmeleriydi.

Söz konusu mühendislik sorunlarını, Osmanlıların büyük bir uzmanlık ve özgünlük ile çözdüğünü söylemek yanlış olmaz. Daha da önemlisi, Osmanlıların mühendislik sorunlarını hallettikleri oranda, inşa edilen yapıların kalitesini, her yapı için olabilecek en iyi düzeyde tutmuş olmaları, yapıların inşasına verdikleri önemin bir göstergesidir.

  • 2
  • 14
HALİÇ
HALİÇ

İstanbul'un alınmasından sonra, özellikle Suriçi bölgesine su temin edilmesi sorunu, muzaffer sultanın acil çözüm bulması gereken sorunların başında gelmekteydi. Fetihten çok önce, Konstantinopolis'in geneli gibi, su temini için inşa edilen tesislerin de harap hale gelmiş olduğunu (bkz. Roma ve Bizans Dönemlerinde İstanbul'da Su ve Su Mimarisi adlı makale) Osmanlılar'da görmüşlerdir. Önce amcası Cebe Ali Bey ile daha sonra tek başına İstanbul'un taşınmazlarının listesini çıkarmakla görevlendirilmiş olan Tursun Bey (Tursun Beg); Geç Roma ve Bizans dönemlerinden kalan su yapılarını yakından görmüş ve gördüklerini Tarih-i Ebü'l-Feth adlı eserinde kaydetmiştir. Tursun Bey, nesnel bir tarih yazıcılığı eserinden çok, bir methiye olan Tarih-i Ebü'l- Feth'de:

"Meğer İstanbul'un ma'murlığı hâlinde, altı yidi günlük yoldan su gelmiş. Eski kâh-rizler bulundı ki tağlar ciğerlerin delüp geçürmüşler ve kar-ı zemine müvâzî derelerden, tâk-ı-ber-tâk kemer-ber-kemer yonma ruhâm-ı hâm ile tarsif idüp, üzerinden bir nehri akıtmışlar. Ammâ havâdis-i rüzgâr ve savârif-i leyl-i nehâr ile harâb-ü yebâb olmış..." şeklindeki ifadelerle, alışılmadık şekilde, biraz da gıpta ile eski su yapılarından bahsetmektedir.

Çok sayıda eserle başkentin yeniden inşasını gerçekleştirecek olan Sultan II. Mehmed (Fatih), su temini için eski su yollarının onarılması, genişletilmesi ve yeni suyollarının yapılması çalışmalarını da derhâl başlatmıştır. 1453'ten itibaren yaptırılan ya da onarılıp kullanılan su yolları şunlardır:

1- Beylik Su Yolları (Ma'azulkemer'den geçen suyolu, aslında Fatih Su Yolu'dur.)

2- Fatih Su Yolları.

3- Cebeciköy'den Bozdoğan Kemeri'nin altındaki çeşmeye kadar olan eski Roma su yolunun tamiri ve ilâvelerle ihyâsı ile Kırkçeşme Su Yolu.

4- Turuçluk Su Yolları.

5- Şadırvan Su Yolları.

Görüldüğü gibi; Fatih'in inşa ettirdiği ya da onarttığı yeni su yollarının ağırlığını, Istranca Dağları'ndan ve Belgrad Ormanları'ndan gelen sulardan farklı olarak, gerçek memba suları olan36 ve 18. yy'a kadar yeni tesis, çeşme ve eklentilerle geliştirilecek olan Halkalı Suları meydana getirmektedir. Söz konusu su yollarının, İstanbul'un farklı yerlerine su götürdüğü anlaşılmaktadı r. Örneğin; Fatih Su Yolları, Eski Saray'a; Beylik Su Yolları'da Yeni Saray'a (Topkapı Sarayı) su veriyordu. Topkapı Sarayı'nda (TSM 1815) bulunan Beylik Su Yolları Haritası ile (H.1 Zilkâde 1161/M.25 Ekim 1748 tarihli), Halkalı bölgesinden gelen bu suların, Topkapı Sarayı'na kadar takip ettiği güzergâh detaylı olarak izlenebilmektedir.

  • 5
  • 14
KÂĞITHANE
KÂĞITHANE

İstanbul'un su kaynakları ve su yolları için çok önemli bir bölge olan Kâğıthane'ye bakış.

Yapılanlar Osmanlı İstanbul'u için henüz bir başlangıç niteliğini taşıyor olmasına rağmen, nüfusu yeniden artan İstanbul için, bir müddet rahatlık sağlamış olduğu muhakkaktır. Osmanlıların Suriçi İstanbul'una su temin edilmesi yönünde başlattıkları bu erken dönem çalışmaları, Sultan II. Bayezid tarafından, yine Halkalı sularının getirilmesi için Cebeciköy civarından Bayezid Külliyesi'ne ulaşan su yolu ile devam ettirilmiştir. Bayezid Su Yolu adı verilen isale hattını gösteren iki harita bulunmaktadır. Aslında biri şehir dışı isale hattını (TİEM 3338), diğeri suyun şehir içi dağılımını (TİEM 3339) gösteren iki parçalı tek bir harita gibi olup, 1825-1829 yılları arasında, mühendis Kulekapılı Seyyid Hasan tarafından yapılmışlardır. Suriçi bölgesini gösteren harita sayesinde, Bayezid Su Yolu'nun Suriçi'ndeki dağılımını adım adım izlemek olanağı bulunmaktadır. Kanûnî Sultan Süleyman dönemi her alanda olduğu gibi, İstanbul'un imarı ve su temini konusunda da büyük başarılar dönemini işaret eder. Yapılan ilk büyük isale hattı, Süleymaniye İsale Hattı olarak bilinir. 1550-1557 yılları arasında inşa edilmiş olan bu hat, Süleymaniye Külliyesi ve fiehzâde Camii'ne su sağlamayı amaçlıyordu. 18. yüzyılın ikinci yarısında yapıldığı anlaşılan ve günümüzde Türk ve İslâm Eserleri Müzesi'nde bulunan Süleymaniye Su Yolu Haritası sayesinde, söz konusu su tesisleri hakkında da ayrıntılı bilgiler elde etmek mümkün olmaktadır.

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN