İstanbul'un 50'li yıllarına damga vuran 10 olay
İstanbul'da 1952 yılında motorlu vasıtaların klakson çalmasının yasaklandığını ve bu kurala uymayan sürücülere ceza kesilip, bu cezalardan toplanan para ile Haseki Hastanesi'ne ''klakson katı'' yaptırıldığını biliyor muydunuz? Ya da, Rodin'in ünlü eseri olan Düşünen Adam Heykeli'nin neden akıl hastanesinin bahçesine dikildiğini? Sizler için, İstanbul'un 50'li yıllarına damga vuran 10 olayını derledik.
Önceki Resimler için Tıklayınız
Ünlü Heykeltıraş Auguste Rodin'in yaptığı ünlü ''Düşünen Adam'' heykeli, bronz ve mermer karışımıyla 1904'te tamamlanmıştır ve halen Paris'teki Rodin Müzesi'nde bulunmaktadır. Bu şöhreti yapıtın bir kopyası 1951 yılında İstanbul'da Bakırköy Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'nin bahçesine konuldu.
Bakırköy'ün simgesi haline gelen ''Düşünen Adam'' heykelinin neden akıl hastanesinin bahçesine dikildiği hep merak edilir. Hastane başhekim yardımcısı Faruk Bayülkem 1953 yılında bunu gazetecilere şöyle açıklamıştır: ''Hastane dışındakilerin durumu içedekilerden daha kötü. Bu heykel onların durumu ne olacak diye düşünüyor.''
1951 senesinde Anadolu yakasının su sorununa çare olmak üzere Elmalı Bendi'nin inşasına başlandı. 10 milyon metreküp su tutacak olan bu bent, 1955'te bitirildi ve 12 milyon 880 bin liraya mal oldu. Bu tesisi tamamlayan ilave yatırımlarsa şunlardı: Elmalı tasfiye tesissatı, Elmalı-Kadıköy-Bostancı isale hattı, Terkos pompaları, Levent su şatosu, şehir içi depo inşaatları... 1957'ye kadar devam eden bu çalışmalar için yaklaşık 65.565.826 lira harcandı.
İstanbul sularındaki ilk iki deniz otobüsü 1954 yılında İstinye Tersanesi'nde inşa edildi. Bostancı ve Caddebostan isimleri verilen deniz otobüsleri 32,40 metre uzunluğunda ve 4,60 metre genişliğindeydi. İki yüz elli yolcu taşıma kapasiesine sahip deniz otobüslerinin Galata Köprüsü'nün altından geçebilmesi ve Haliç'te de işleyebilmesi için su üstü yüksekliği 5 metrenin altında tutulmuştu.
Turist gezdirmek amacıyla tasarlanan bu gemilere deniz otobüsü denmesinin sebebi yolcu koltuklarının otobüslerdeki gibi arka arkaya dizilmiş olması ve kaptanın gemiyi kara araçları gibi doğrudan yönetmesiydi. Bostancı ve Caddesbotan kısa süre sonra seferden alındı ve İstanbulluların hafızasında pek yer edinmedi.
İstanbul'da dört yıl sürecek ve şehri şantiyeye çevirecek olan ''imar seferberliği'' Başbakan Menderes tarafından bir basın toplantısıyla başlatıldı. Bundan hemen önce TBMM'den 6.785 sayılı yeni imar, 6.830 sayılı yeni istimlak yasaları geçti.
Menderes hedeflerini şöyle açıkladı: Aksaray, Beyazıt, Eminönü, Karaköy, Tophane ve Taksim gibi düğüm noktaları yeninden düzenlenecek. Bu meydanları birbirine bağlayan yollar genişletilecek. Meydanlar büyük binalarla çevrelenecek. Operasyon başladı. Trafiği rahatlatmak için trafiğin düğümlendiği yollar ve meydanlar yıkımlarla genişletiliyor, o zamana kadar görülmedik genişlikte yollar yapılıyordu. Bu karayolu ve mühendislerince kentin topografyasına ve tarihi dokusu yeterince dikkate alınmadan inşa ediliyordu. Meydanlar ve camilerin etrafı açılarak şehrin güzelleştirilmesi isteniyordu. Bu süreçte cami ve dini yapıların restorasyonu da bu çalışmanın bir parçası olarak ele alınıyordu.
Bu dönemde İstanbul'un tarihi eserleri ve dokusu belirli bir değişikliğe uğramış; büyük caddeler için binlerce tarihi cami, medrese, hamam, han, tekke gibi eser yıkılmıştır.
Kaynak: İstanbul'un 100 yılı