İlk Türklerden bugüne polis teşkilatının tarihi
Toplum içerisinde yaşama ihtiyacı, insanlık için özgürlük ihtiyacından daha eski ve daha önde olan bir kavramdır. Tarih boyunca toplumlar, özgürlüklerinden mahrum kalarak yaşamışlarsa da düzensiz ve güvensiz bir yaşam sürdürememişlerdir. Buna bağlı olarak devlet olarak örgütlenmiş toplumlarda, toplum güveninin sağlanması devletin öncelik verdiği ödevlerindendir. Toplum ve birey güvenliğini sağlamak adına oluşturulmuş polis teşkilatı, bizde Türklerin tarih sahnesine çıkmasıyla başladı. Geçmişten bugüne polis teşkilatının gelişimini sizler için derledik.
Eski Türklerde kamu düzen ve güvenliği "subaşılar" tarafından yürütüldü. Türkler, orduyu sevk edenlere ve yönetenlere subaşı adını verdiler. Bilinen en eski Subaşı, 8'inci yüzyıla ait Tonyukuk Kitabesinde ismi yazılı olan İl Kağan'dır.
Oğuz Han'ın Oğuz Türesi, Cengiz Han'ın Uluğ Yasası, Timur'un Tüzükkatı o devirlerin belli başlı hukuk kuralları örnek olarak gösterilebilir. Bu dönemlerde kullanılan yasalarda, suçların önlenmesi kadar işlenen suçlarda suçluların yakalanmasına da önem verildi. Dolayısıyla Eski Türklerde polis teşkilatı, askeri teşkilat içerisinde yer almış ve askeri özellikler göstermişti.
Subaşı deyimi de ordu, asker anlamında kullanılan "su" kelimesinden gelmekte olup, belirli bir yerde güvenliği sağlayan kuvvetin başı olan görevliyi ifade eder. O dönemlerdeki görevleri de şimdinin zabıta amirliği konumuydu. Hatta Selçuklu Devleti kurucusu Selçuk Bey de bir Subaşı idi.
Eski Türklerde polis ve amirlerine yarkan (Yargan) denmekteydi. Yarkanlar genel olarak asayişi sağlayan Tarhan ve Tigin denilen valilerin emri altında bu görevlerini yaparlardı. Göktürkler zamanında Tiginlerden başka daha küçük merkezlerde Sad, Tudun ve Subaşıları güvenlik hizmetlerinden sorumlu kişiler olmuşlardı.
Yarkan kelimesi Moğolca polis anlamına gelen daruga ile aynıdır. Nitekim her iki kelime Uygur metinlerinde geçmekte olup yarkan polis, dedektif ve cellat, daruga ise Orta Asya ve Azerbaycan'da gece bekçisi, Altınordu devletinde polis karşılığı olarak kullanılmıştı. Daruga kelimesi daha çok Moğol istilasından sonra kullanılırken Selçuklularda bunun yerine karakol deyimi yer buldu.
Türkler, İslam'ı kabulünden sonra özellikle taşra idaresinde yargısal, idari ve belediyeye ilişkin görevleriyle kadıyı ön planda tuttular. Yine eskiden beri Türklerin başbuğ dedikleri komutanların idari hizmetler içerisinde kolluk hizmetlerini de üstlendikleri ve bu durumun hemen her Türk devletinde değişik biçimlerde uygulandığı görülür.
Eski Türklerde olduğu gibi Osmanlı Devleti'nde de polis teşkilatı, askeri teşkilat kadrosu içerisinde yer aldı. Ayrıca askeri amirler aynı zamanda polis amiri olarak da görev aldılar. Ancak zabıta hizmetlerini subaşılar devam ettirdi. Subaşılar, barış döneminde savaş için gerekli olan askerleri disipline etmek ve eğitmekle birlikte, kentin dirlik ve düzenini sağlamışlar, savaş zamanında ise yetiştirdikleri kıtalara komuta etmişlerdi.