Halifeliğin kaldırıldığı haberine Abdülmecid’in söylediği ilk söz
Osmanlı Devleti'nin 4 asır boyunca sürdürdüğü hilafet makamı, 1924 yılında alınan bir kararla sonlandırıldı. İslam alemini birleştiren bu makamın ilga edilmesi, özellikle Müslüman sömürgeleri olan emperyalist devletlerin işine geliyordu. Halifeliğin kaldırılması, geçmişten günümüze daima tartışılan bir konu oldu. Ancak Halife Abdülmecid Efendi'nin bu haberi nasıl aldığı, o gün nelerin yaşandığı hiç konuşulmadı. İslam'ın son halifesi Abdülmecid Efendi, hilafetin ilgası haberine ne tepki verdi? Hanedan üyeleri ile birlikte saraydan nasıl çıkarıldı?
Önceki Resimler için Tıklayınız
Meclis'in aldığı kararın ardından, Halife Abdülmecid'in bulunduğu Dolmabahçe Sarayı sivil memurlar tarafından kordon altına alındı. Sarayın dışarıyla bağlantısını sağlayan telefonları kesildi, santrale ise el konuldu.
Daha sonra hilafet makamının ilga edildiği haberi Halife Abdülmecid'e bildirildi. Halife Abdülmecid'in bu haber üzerine söylediği ilk söz "Ben bu millete ne fenalık ettim?" oldu.
Halifenin ve hanedan mensuplarının sarayı terk etmesi için 4 saat mühlet verildi. Çıkarılan kanunla Osmanlı hanedanın ülke topraklarını terk etmesi kararlaştırıldı; hanedanın erkek üyelerine ülkeyi terk etmeleri için 48 saat, kadın üyelerine ise 10 gün süre verildi.
O günün en önemli tanıklarından biri de Kilercibaşı Şükrü Yenal'dı. Halife Abdülmecid'e hilafet makamının ilga edildiği haberi verildiğinde Dolmabahçe Sarayı'nda yaşananları anılarında şu sözlerle anlattı…
"Son Halife Abdülmecid Efendi şehzadeliğinden beri, Bağlarbaşı'ndaki köşkünde olduğu gibi Dolmabahçe Sarayı'na naklettikten sonra da itiyat edindiği akşam gezintilerini, daima ikindiden sonra başlayıp akşam namazı vaktine kadar devam ettirirdi.
Bu cümleden olarak Dolmabahçe Sarayı'nda o günün akşamı, Halife'nin maiyetinde ben ve İsmail Bey olduğu halde bahçeye çıkarak ortalık kararıncaya kadar sessizce dolaştık.
İçeri avdetimizde Damat Şerif Abdülmecid Bey'in geldiğini gördük. Biz de her zaman olduğu gibi mesai odasının kapısında yanlarından ayrıldık. İsmail Bey nöbetçi olmadığından evine gitti, ben de odama girdim. Diğer arkadaşlardan Hafız Nuri ve Zekeriya Beyler de kendi odalarında bulunuyorlardı.
Vakit yatsıyı geçmişti. O akşam yanımda Halifenin kayın biraderi Zeki Bey de bulunuyordu. Birkaç gündür Hilafet ile ilgili haberlerin gazetelerde intişarının tesiri altında kalarak, her ikimiz de sükût içerisinde idik ve adeta içimizden kendi kendimize konuşuyorduk.
Bu arada sarayın sivil memurlar tarafından kordon altına alındığını, sarayın hariç telefonlarının kesildiğini, aşağıdaki santrala da el konulduğunu ve alt katla ikinci katın salonlarına zabıta memurlarının ikame edildiğini odamıza uğrayan bekçi ve harem ağalarından duyuyorduk.
Artık saray mensupları kendi mukadderatlarının ne olacağı düşüncesinde idiler. Bu sırada dâhili telefon çaldı.