Halifeliğin kaldırıldığı haberine Abdülmecid’in söylediği ilk söz
Osmanlı Devleti'nin 4 asır boyunca sürdürdüğü hilafet makamı, 1924 yılında alınan bir kararla sonlandırıldı. İslam alemini birleştiren bu makamın ilga edilmesi, özellikle Müslüman sömürgeleri olan emperyalist devletlerin işine geliyordu. Halifeliğin kaldırılması, geçmişten günümüze daima tartışılan bir konu oldu. Ancak Halife Abdülmecid Efendi'nin bu haberi nasıl aldığı, o gün nelerin yaşandığı hiç konuşulmadı. İslam'ın son halifesi Abdülmecid Efendi, hilafetin ilgası haberine ne tepki verdi? Hanedan üyeleri ile birlikte saraydan nasıl çıkarıldı?
Önceki Resimler için Tıklayınız
Birlikte merdivenden indiğimiz zaman Vali Haydar Bey de siyah kalpak başında olduğu halde bizi bekliyordu. Ben üç adım geride durdum. Saadettin Bey, kısa bir mükâlemeden sonra Vali Bey merdivene geldi.
Birlikte tekrar Zülveçheyn'den geçerek aynı kütüphanenin kapısını açtım. Halife evvelki bulunduğu noktada duruyordu. Vali Haydar Bey de aynı merasimle aldıkları emri tebliğ etti. Halifenin yüzü bana karşı bulunuyordu. Kapı aralığından konuşulan şeylerin bir kısmını işitiyordum.
Halife yine hazırlık müddetinin az olduğunu ileri sürüyordu. Vali, aldığı emrin kat'i olduğunu ve kendisine yardım için bütün tertibatın alındığını anlattı.
Fakat Halife, şimdi sarayda kimse bulunmadığını, aynı zamanda akrabaları ile görüşmek istediğini, bu müddetin uzatılması için Mustafa Kemal Paşa'ya müracaat edeceğini söyledi ise de Haydar Bey buna da imkân olmadığını bildirdi.
Bu son mükâleme esnasında Halife bir aralık odasına gitti ve elinde bazı evrak ile hiddetli olarak geri dönüp Vali Beye "Bakın bunlara" diyerek elindeki evrakı gösterdi.
Sesinin ihtizazından pek heyecanlı olduğu anlaşılıyordu. "Ben bu millete ne fenalık ettim?" sualine karşı son cevap, emrin kat'i olduğu beyanından ibaret kaldı. Sükûtu müteakip Vali Bey selamlayıp ayrıldı.
Aşağı indikten biraz sonra sarayın içinde ayak sesleri çoğaldı. Mabeyn erkânı telefonla saraya davet olundu. Enişteleri Ahmet Zülküfl, Halit Paşalarla, oğlu Faruk Efendiye de telefon edilmişti. Ben de arkadaşım İsmail Bey'e bir pusula yazarak kendisini saraya çağırdım.
Artık başmabeyinci Hikmet Bey'den itibaren bütün saray erkânı gelmişti. Ser yaver Cemal Bey bana "Kadın efendiye söyleyiniz emirlerine üç kamyon hazırdır. İstedikleri şeyleri alabilirler. Mani olacak kimse yoktur" dedi.
Muayede salonunun deniz cihetindeki koridorundan geçerek Harem kısmına geldiğimde, kadın efendiyi maşlahlı olarak, ayakta cariyelerin hazırladığı eşyalara nezaret eder buldum. Cemal Bey'in söylediklerini aynen söyledim ve hiçbir karşılık alamadan döndüm.
Halife, enişteleri, paşaları ve oğlu ile mesai odasında yanında götürecekleri kimselerin tertibi ile meşgul oluyordu. Doktorları Salahattin Bey bazı düşüncelere binaen Halife ile beraber gitmek istemiyordu. Bir kere de ben, saray dâhilindeki ikametgâhına kadar üç sivil memur ile gönderildim ise de yine icabet etmedi.