Arama

Gelecek nesillere ışık tutan seyyahlar ve kâşifler

Kur'an-ı Kerim'in gücü yeten herkesi ömründe en az bir kere hacca gitmesini emretmesi, Peygamber Efendimizin "İlim Çin'de dahi olsa, gidip alınız" hadis-i şerifi, İslam âlimlerini ve seyyahlarını oldukça etkiledi. Coğrafya alanında kendilerini yetiştiren bilginler, seyyahlar ve tüccarlar kendilerinden sonra gelen nesillere de ışık tuttular. Onların izinden giden pek çok ünlü kâşif, İslam âlimlerine ait harita ve bilgilerden faydalandı…

  • 2
  • 20
MÜSLÜMANLAR DÜNYANIN EN GENİŞ COĞRAFYASINA YAYILDILAR
MÜSLÜMANLAR DÜNYANIN EN GENİŞ COĞRAFYASINA YAYILDILAR

14'üncü yüzyılın başlarında dünyanın en geniş coğrafyasına yayılmış olan Müslümanlar, İslam dininin prensipleriyle bir arada bulunuyorlardı.

11'inci yüzyılda yaşayan ünlü Türk âlimi Bîrûnî, Alan Sınırlarının Çizilmesi adlı eserinde şöyle yazar: "İslam hâlihazırda dünyanın doğusundaki ülkelerden batısındaki ülkelere doğru nüfuz etmeye başladı. Batıda İspanya'ya (Endülüs), doğuda Çin sınırına ve Hindistan'ın ortalarına, güneyde Habeşistan ve Zenc Zenc ülkelerine (Mali'den Kilve'ye (Tanzanya) ve Moritanya'dan Gana'ya kadar Siyah Afrika), batıda Malay Takımadası ve Java'ya ve kuzeyde Türk ve Slav ülkelerine doğru genişlemektedir. Binaenaleyh farklı uluslardan insanlar, ancak Allah'ın (cc) sanatıyla mümkün olan karşılıklı anlayış sayesinde bir araya getirilmektedir…"

  • 3
  • 20
SAVAŞLARA RAĞMEN SERBESTÇE DOLAŞABİLİYORLARDI
SAVAŞLARA RAĞMEN SERBESTÇE DOLAŞABİLİYORLARDI

Bu uçsuz bucaksız vücudu boydan boya kat ederek ona hayat veren atardamarlar ticaret ve hac rotalarıydı.

Bu karmaşık sistem içinde, birbirinden farklı Müslüman sultanlıklar bulunması ve hatta 13'üncü yüzyıldan itibaren bunlar arasında savaşlar olmasına rağmen, sivil Müslümanlar bu yolları hiçbir sınırlama olmaksızın, kimi zaman da üzerinde taşıdığı belgeleri göstererek kullanabiliyordu.

  • 4
  • 20
“KUMUN ÜZERİNDE HİÇ AYAK İZİ KALMAYACAK…”
“KUMUN ÜZERİNDE HİÇ AYAK İZİ KALMAYACAK…”

İbn Battûta Suriye'ye giriş hakkında şunları bildirir: "Yolcuların mallarının korunması için ve (Moğolların elindeki) Irak'tan gelen casuslara karşı tedbir olarak, Mısır pasaportu olmayan hiç kimse burayı geçemez… Bu yol Bedevilerin kontrolü altındadır. Gece olunca, kumun üzerinde hiç ayak izi kalmayacak şekilde düzleyip bırakırlar; sabah vali gelip kumu incelediğinde herhangi bir ayak izine rastlarsa, Araplara bu izleri bırakan kişiyi yakalamalarını emreder; derhal aramaya çıkarlar ve her seferinde mutlaka yakalarlar."

  • 5
  • 20
KEŞİF MÜSLÜMANLARIN TABİATINDA VARDI
KEŞİF MÜSLÜMANLARIN TABİATINDA VARDI

Keşif Müslümanların tabiatında vardı, zira Kur'an-ı Kerim gücü yeten herkesin ömründe en az bir kere hacca gitmesini emrediyordu.

7'inci yüzyıldan başlayarak, yolculuğun yaya yapılmasına ve yalnızca şanslı olanların deve sırtındaki çadırlarda, öküz arabalarında ya da at ya da eşek üzerinde yer bulabilmesine rağmen binlerce insan, İslam ülkesinin en uzak köşelerinden Mekke'ye akın ettiler.

Bu insanlar, yolculukları sırasında gördükleri arazi ve ülkeleri de tarif ediyordu. Bu tür tarifler, Çin de dâhil olmak üzere birçok yere ilişkin ilk anlatımları teşkil ediyordu.

  • 6
  • 20
ÇİN’E DAİR İLK BETİMLEMELER 9’UNCU YÜZYILDA
ÇİN’E DAİR İLK BETİMLEMELER 9’UNCU YÜZYILDA

Çin'e ilişkin ilk betimlemeler, kayıtlara göre İran Körfezinde Çinlilerle ticaret yapılan 9'uncu yüzyılın başlarına aittir. Siraflı bir Müslüman olan Ebu Zeyd Hasan, Irak'ın Basra şehrinden ve İran Körfezindeki Siraf'tan yola çıkan gemilerin Çin'e gittiğini söyler.

Bu gemiler Arabistan sahili boyunca Maskat'a, oradan Umman'a ve oradan da Hindistan'a gidiyordu. Yolun başından sonuna kadar, gemiler Çin'in bugün Canton olan ve önemli bir Müslüman kolonisinin büyüdüğü Hanfu kasabasına varana kadar ticaret ve alışveriş devam ediyordu.

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN