Eretna nedir? Eretna Beyliği nedir? Eretna Devleti nerede kuruldu? Eretna Beyliğini kim yıktı?
Anadolu'nun Moğol istilasına uğramasından sonra, Sivas ve Kayseri merkezli kurulan Eretna Beyliği ya da Eretna Devleti'nin siyasi, askeri ve idari teşkilatta Selçuklu ve İlhanlıları taklit ettiğini biliyor muydunuz? Peki, Eretna nedir? Eretna beyliği nedir? Eretna devleti nerede kuruldu? Eretna beyliğini kim yıktı? Eretna beyliği hangi boydandır? Eretna beyliği eserleri nelerdir? İşte sizin için Eretna devleti hakkında kısa tarihi bilgileri derledik.
Önceki Resimler için Tıklayınız
Eretna; âlim, hayırsever, ileri görüşlü, cesur bir zâttı. Dînine bağlı olup, ilim adamlarını severdi. Âlimleri meclisine alır, onların karşılıklı konuşmalarını dinler ve fikirlerinden faydalanırdı. Eretna'nın 1352'de Kayseri'de vefat etmesi, Anadolu, Irak ve Suriye'de üzüntüyle karşılandı.
Aslen Uygur Türklerinden olan beyliğin kurucusu Alaeddin Eretna, İlhanlı ordusuyla birlikte Anadolu'ya gelen ve *noyan unvanını taşıyan emirlerdendi. İlhanlı Hükümdarı Olcaytu Han'ın 1316'da ölümü üzerine yerine geçen oğlu Ebû Said Bahadır Han, Emîr Çoban'ın oğlu Timurtaş'ı Anadolu valiliğine getirdi. Timurtaş, İlhanlılar'ın nüfuzlu devlet adamlarından olan babası Emîr Çoban'ın 1327'de öldürülmesi üzerine Ebû Said Bahadır Han'dan korkup Memlük sultanına sığınmak için Mısır'a giderken yerine kayınbiraderi Alâeddin Eretna'yı bıraktı.
Eretnaoğlu Şeyh Hasan'ın Güdük Minare diye anılan türbesi – Sivas
Alâeddin Anadolu valiliğini vekâleten yürüttüğü sırada Ebû Said Bahadır Han bu göreve Celâyirli Büyük Şeyh Hasan'ı tayin etti. Ancak Şeyh Hasan Anadolu valiliğini bizzat üzerine almayıp bağlılığına güvendiği Alâeddin Eretna'yı vekil bıraktı. İbn Battûta bu yıllarda Eretna'nın Aksaray, Niğde, Kayseri ve Sivas'ı Şeyh Hasan adına idare ettiğini, kendisiyle Sivas'ta, eşi Toğa Hatun ile Kayseri'de görüştüğünü bildirir. Alâeddin Eretna, Ebû Said Bahadır Han'a ve onun Anadolu valisi Celâyirli Büyük Şeyh Hasan'a itaat arzederek mevkiini sağlamlaştırdı.
Ebû Said Bahadır Han'ın ölümü üzerine (1335), Büyük Şeyh Hasan'ın iyi bir mevki elde etmek amacıyla İran'a dönerken Alaeddin Eretna'yı yerine vekil bırakması siyasî nüfuzunu kuvvetlendirmek isteyen Eretna için iyi bir fırsat oldu ve beyliğin temellerini attı.
Aladağ'da Büyük Şeyh Hasan'ı yenen (1337) Demirtaşoğlu Çobanlı Şeyh Hasan'ın kendisine tâbi olması için yaptığı teklifi reddederek (738/1337-38) Anadolu'da idareyi eline aldı. Küçük Şeyh Hasan'ın tehditleri karşısında Kayseri Kadısı Sirâceddin Süleyman'ı Memlük Sultanı el-Melikü'n-Nâsır Muhammed'e gönderip Anadolu'yu onun nâibi sıfatıyla idare etmek istediğini bildirdi. Bunun üzerine Memlük sultanı, Alâeddin Eretna'ya memâlik-i Rûm nâibi olduğuna dair bir belge gönderdi.
Alâeddin Eretna adına basılmış altın sikke (İstanbul Arkeoloji Müzesi, Teşhir nr. 2378)
Bununla beraber Eretna ile Memlükler arasındaki münasebetlerde zaman zaman soğukluklar olmuş ve bazı Türkmen grupları, özellikle de Dulkadırlı Karaca Bey'in idaresindeki Türkmenler kullanılarak Eretna meşgul edilmiştir. Daha sonra Karaca Bey ile bir anlaşma yapan Alâeddin Eretna Orta Anadolu'ya yöneldi. 1340 yılında Memlük sultanı adına hutbe okunmasına son verdi. Ancak kendisine karşı Türkmen akınları devam edince sultana elçi gönderip tekrar anlaşma yoluna gitti. Ertesi yıl Memluklerle ilgisini kesip bağımsızlığını ilân etti. Önce Sivas, daha sonra Kayseri merkez olmak üzere kendi adına hutbe okutup sikke kestirdi.
İlhanlılar'ın görevlendirdikleri kumandan ve valilerin kötü idareleri yüzünden Anadolu'da uzun zamandan beri devam eden anarşiyi kısa sürede önleyerek otoritesini kurdu. Anadolu Selçuklu topraklarının büyük kısmını ele geçirdi. Çobanlı Şeyh Hasan ve onun müttefiki Süleyman Han'a karşı 1343'te kazandığı Karanbük zaferiyle hâkimiyetini sağlamlaştırdı. Çobanlı Şeyh Hasan'ın Aralık 1343'te karısı tarafından öldürülmesiyle bir süre rahatlayan Alâeddin Eretna, ardından onun halefiyle uğraşmak zorunda kaldı ve Çobanlı-Memlük iş birliğine karşı Celâyirli Şeyh Hasan ile ilişkilerini geliştirdi. 1350 yılında Kahire'ye elçi gönderip Sultan el-Melikü's-Sâlih'ten Anadolu nâibi olduğuna dair yeni bir ferman almayı başardı. el-Melikü'n-Nâsır'dan sonra iş başına geçen Memlük sultanlarının zayıf oluşundan ve iç çekişmelerden faydalanıp Memlük hâkimiyetindeki Darende'yi de kendi topraklarına kattı.