Dünyanın ilk Kızılay’ı: Hilal-i Ahmer
19'uncu yüzyıl, dünyaya savaşların damga vurduğu ve kamuoyunda büyük etkiler yarattığı bir yüzyıl oldu. Savaş alanlarındaki kanlı çarpışmalar, yaralı ve hasta askerlerin milliyet farkı gözetilmeden, yetiştirilmiş sağlık personeli tarafından tedavisi ihtiyacını doğurdu. Dünyada Kızılhaç ile başlayan bu hareketin ambleminin haç olması, katılım konusunda Osmanlı yöneticilerine rahatsızlık verdi. Bu nedenle, Osmanlı topraklarına Hilâl-i Ahmer olarak gelen kuruluş, kırmızı hilâli amblem seçerek, dünyanın ilk Kızılay'ı oldu. Kızılay'ın kuruluş öyküsünü sizlerle buluşturuyoruz.
Önceki Resimler için Tıklayınız
Kuruluşu izleyen süre içinde cemiyet pek faal olamamıştı. Bunun nedeni olarak, cemiyetin amacının yeterince anlaşılamamış olması; sadece yardım amacıyla da olsa, Müslüman olmayan ülkelerle birlikte hareket etmenin devlet yöneticileri arasında rahatsızlık yaratması; Osmanlıların alışık olmadığı biçimde kadınlara da kuruluş içerisinde erkeklerle eşit olarak rol alma olanağı getirilmesi ve amblemin haç şeklinde olması gösteriliyordu.
Cemiyetin amacı yeterince anlaşılmamış olmalı ki, insancıl içerikli bu girişim sivillerin askerlik alanına karışması olarak da yorumlanmış ve hükümet sunulan nizamnamesi onaylanmamıştı. Kuruculardan Dr. Abdullah Bey'in kişisel gayretleriyle kısa bir süre çalışmalar yürüten ve onun ölümünden sonra pek ilgilenilmeyen Cemiyet, 1874 yılında dağılmak zorunda kalmıştı.
İki yıl süren sessizliğin ardından cemiyetin yeniden örgütlenmesini sağlayan gelişme, Osmanlı-Rus Savaşı oldu.
Osmanlı-Rus Savaşı'nda Rus kuvvetlerinin ilerleyişi karşısında Osmanlı orduları büyük kayıplar verdi. Yaralı askerlere yetişmede yetersiz kalınması, Hilâl-i Ahmer Cemiyeti'nin tekrar hayata geçirilmesinde büyük etken oldu.
11 Haziran 1868 tarihinde "Osmanlı Yaralı ve Hasta Askerlere Yardım Cemiyeti" adıyla kurulan ve dünyanın ilk Kızılay'ı olan Cemiyet, 14 Nisan 1877'de "Osmanlı Hilâl-i Ahmer Cemiyeti" adını alarak çalışmalarına tekrar başladı.
Bu dönemde en büyük etkinliğini, Osmanlı-Rus Savaşı'nda sergiledi.
Cemiyet özellikle Plevne'de kendini gösterdi ve bölgeye gönderilen iki operatör başkanlığındaki 50 doktor ile 4000'e yakın hasta ve yaralıya destek sağladı.
Yine Hilâl-i Ahmer tarafından cephe gerisinde 9 gezici hastane, İstanbul'da 4 ilk yardım istasyonu kuruldu ve buralarda da 25 bin yaralı ve hastaya bakıldı.
Osmanlı-Rus Savaşının bitiminde İmparatorluk'ta birçok kurum kapatıldı. Hilâl-i Ahmer Cemiyeti de, 1897 yılında başlayan Osmanlı-Yunan Savaşına kadar suskun kaldı.
Savaş başlayınca Sadrazamlık emri ile göreve çağrılan Hilâl-i Ahmer, yaralı ve hasta askerlerin İstanbul'a getirilmesi için iki hastane vapuru kiraladı. Ayrıca orduya askerler için gerekli sağlık malzemesi ve kinin başta olmak üzere ilaç sağlayarak devlete yardımcı oldu.