Boğaziçi'nde 'hanım sultanlara' ait 5 tarihi yalı
Bir binanın "yalı" olarak tanımlanması için, "penceresinden elinizi uzattığınızda parmak uçlarınızın suya değmesi gerekir". İstanbul'un boğazına yakıştırılmış incileri gibi duran yalılar, geçmişinde nice hikayeleri saklayarak günümüze ulaştı. Boğaziçi'nde 366'ü bulan tarihi yalılar öyle zaman geldi ki kömür deposu oldu, tütün deposu oldu, marangozhane oldu... Kimiyse yandı, hem de defalarca... Kiminin son sahipleri, nazenin yapının asırlık geçmişini hiçe saydı. İstanbul Boğazı'nın süsü, nazenin yalılar, onca kaza, felaket ve yanlış uygulamaya rağmen halen ayakta kalmaya devam ediyor. İşte sizler için Boğaziçi'nde 'hanım sultanlara' ait 5 tarihi yalıyı derledik.
İstanbul Boğazı'nın gözbebeği olan Bebek'te bir yazlık sefaret binasıdır. 48 odaya ve 76 metre uzunluğunda rıhtıma sahip olan bu yalı, Osmanlı'nın görkemini günümüze kadar sırtında taşımış, ihtişamlı bir sahil saraydır.
Yalı, Sultan II. Abdülhamid Han tarafından, son Mısır Hıdivi Abbas Hilmi Paşa'nın annesi Hıdiva Emine Valide Paşa'ya hediye edildi. Prenses Emine Hanım, İstanbul'da Valide Paşa olarak bilinirdi ve "paşa" unvanını alan tek kadındı. Bu unvanı kendisine veren Sultan II. Abdülhamid'di.
Cumhuriyet kurulunca, Emine Valide Paşa, Bebek'teki yalısını devlete bağışlamak istedi. Fakat resmi yazışmalarda, o dönemlerde "ağa", "paşa" gibi unvanlar yasaklanmış olduğundan, Emine Valide Paşa'ya "Bebekli Emine Hanım" diye hitap edilince buna sinirlenen Valide Paşa, yalısını Mısır hükümetine bağışladı.
Şu an Mısır Başkonsolosluğu olarak kullanılan yalı "Hıdiv İsmail Paşa Yalısı" ve "Mısır Konsolosluğu Sahil Sarayı" gibi farklı isimlerle de anılır.
Günümüzde sadece iskeleti kalan Ortaköy'deki bu yalı bir zamanlar gözleri kamaştıran büyüleyici bir güzelliğe sahipti. 1788 yılında Esma Sultan'a hediye edilen yalının mimarı Sarkis Balyan'dır.
Adını Sultan Abdülaziz'in kızı Esma Sultan'dan alan yalı, tarih içinde birçok olaya ve kişiye tanıklık etti. Devlet adamlarından Çerkes Mehmet Paşa'yla evlendirilen Esma Sultan, Ortaköy Camii'nin yanında bulunan yalı düğün hediyesi olarak verildi. Esma Sultan, İstanbul'un en zengin prensesiydi. Şık giyinmesiyle ünlü olan Esma Sultan, sosyete dünyasının gözdesi, İstanbul modasının bir numaralı ismiydi.
Esma Sultan'ın ölümü üzerine II. Abdülhamid yalıyı 1899 yılında kızı Cemile Sultan'a verdi. Cemile Sultan da vefat ettikten sonra kızı Fatma Hanım Sultan'a verilen yalı, 1915 yılında Osmanlı saray hanedanının mülkiyetinden çıktı. 1918 yılından itibaren Rum okulu, 1922 yılından sonra da tütün deposu olarak kullanıldı. 1950'lerde ise birkaç defa satılıp marangozhane ve depo olarak kullanıldı. Bina 1975 yılında bir yangın geçirdi.
The Marmara Collection, 90'lı yılların başlarında Esma Sultan Yalısı'nı satın aldı. Orijinal planına sadık kalarak binaya yeni bir kültürel kimlik kazandırdı. 2001 yılında Philip Robert'in projesi doğrultusunda cam ve çelik kullanılarak binanın içi yeniden yapıldı ve yalı, yılın tamamında açık olacak şekilde hizmet vermeye başladı. Günümüzde sosyal toplantılar ve özellikle sosyete düğünleri için kullanılıyor.
Fehime Sultan'a ait olduğu düşünülen yalı, aslında Naime Sultan'a aitti. Sultan II. Abdülhamid tarafından 1876 yılında inşa ettirilen yalı Gazi Osman Paşa'ya hediye edilmişti. Gazi Osman Paşa'nın oğlu Kemaleddin Bey ile evlenen II. Abdülhamid'in kızı Naime Sultan, Osman Paşa Yalısı olarak bilinen bu yalıya gelin gitti. Bu tarihten sonra da Naime Sultan Yalısı denmeye başlandı.
İyi bir eğitim alan Naime Sultan hanedan sürgüne gönderilince evvela Fransa'ya daha sonra da ikinci eşi Celaleddin Paşa'nın memleketi Arnavutluk'a gitti. Bir süre sonra Celaleddin Paşa, hastalanarak vefat etti.