Avrupa’nın en çok okunan eseri Osmanlı’yı nasıl kötüledi?
Baron de Tott ismini daha önce hiç duydunuz mu? Birçoğunuz onu muhtemelen yaptığı reform hareketleriyle tanıyorsunuz. Peki, bu Fransız askerinin kaleme aldığı bir eserde, İslam ve Türkler aleyhtarlığının da etkisiyle kusurlu gördüğü tarafları acı bir dille eleştirdiğini biliyor muydunuz? Baron de Tott'un hatıraları, Avrupa'da Türkler ile ilgili en çok okunan kitaplardan biri. Dolayısıyla Osmanlılar hakkında olumsuz düşüncelerin geniş kitlelere yayılmasına neden olarak uzun yıllar algı yöneten bir eser. Sizler için, Baron de Tott hakkında bilinmeyenleri derledik.
Önceki Resimler için Tıklayınız
Bu eser, 1783-1785 yılları arasında Suriye ve Mısır'ı ziyaret eden Volney'in Osmanlı-Rus savaşı üzerine kaleme aldığı 1788 tarihinde çıkan Considérations sur la guerre de Turcs et de la Russie adlı diğer eserle birlikte, Avrupa'da Türkler hakkında mevcut olan olumsuz düşünceleri yayma hususunda büyük rol oynadı.
Baron de Tott'un aralarında yaşadığı kişileri aşağı görme, yalan söyleme ve genel olarak Hristiyan taassubuna kapılma eğilimleri yüzünden verdiği bilgilerin birçoğu inandırıcı olmaktan uzak kalmıştır ve bunların ihtiyatla karşılanması gerekir.
Bu sebeple Baron de Tott'un bazı mübalağalı iddiaları, hayal ve yalancılık edebiyatında meşhur olan "Baron Münchausen'in Serüvenleri" masallarına kaynak olmuştur.
Nitekim o dönem, Paris Académie Royale'in üyesi ve Fransa'nın Türkiye konsolosu olan Charles de Peyssonell, Baron de Tott'un hâtıratını şiddetle tenkit eden, dil yanlışlarını, kasıtlı mübalağalarını ve tahriflerini gösteren bir kitap kaleme aldı. Baron de Tott'un hatıraları Avrupa'da Türkler ile ilgili en çok okunan kitaplardan biri olması dolayısıyla, Osmanlılar hakkında olumsuz düşüncelerin yayılmasına neden oldu.
Fransızca kaynaklarda "Ecole de Théorie" veya "Ecol de Mathématiques", Türkçe kaynaklarda "Hendesehâne" yahut "Hendese Odası" olarak geçen ve Tersane'de gemilerin çekildiği boş bir hangarda açılan okul, içlerinde ileri yaşlarda olanların da bulunduğu az sayıda talebeyle eğitime başladı.
Baron de Tott'un imtihandan geçirerek seçtiği ilk öğrenciler genelde denizcilik bilgisine sahip eski kaptanlardan, bunların veya ulemanın çocuklarından oluşuyordu. Gerekli bazı kitaplar ve aletler Paris'ten getirtilmişti.
Rivayet odur ki, Baron de Tott mühendishane kurulurken, zamanın hendese hocalarının buna karşı çıkacaklarını düşünerek padişahla gizlice anlaşır. Baron de Tott bunun üzerine, hocaları bir imtihana tâbi tutar. Ve eserinde bu olayı şöyle anlatır:
"Mühendislere bir üçgenin üç açısının toplamının değerini sordum. Suali tekrar ettirdiler. Bir müddet düşündükten sonra içlerinde en cüretli olanı 'Üçgenine göre değişir' cevabını verdi. Böyle saçma cevap vereceğini bilseydim hiç sormazdım."
Asıl soru mühendisin cevabına mı gülmeli? Öklid geometrisine göre sadece düzlemsel geometriyi bilip, kürevî trigonometrisinden haberdar olmayan Baron'un cahilliği ile alay mı edilmeli? Ya da asırlar sonra hala Baron de Tott'u sorgulamadan inanlara ne demeli?
"Bir üçgenin iç açıları toplamı kaçtır?" şeklindeki Baron de Tott'un sorusuna, Türklerin: "Üçgenine göre değişir" şeklinde cevap vermesi günümüzde bile hala alay konusu. Asıl alay edilmesi gereken konu ise Öklid geometrisine göre sadece düzlemdeki üçgeni bilen ve başka üçgenleri bilmeyen Baron de Tott'tur ve savunucularıdır.
Bir küredeki üçgenin iç açıları, içbükey ve dışbükey olmasına göre, 180 dereceden küçük veya büyüktür. Bir üçgenin iç açıları toplamı üçgenden üçgene değişir. Bunu 2000 sene önce Menelaus, 1500 sene önce Hintliler, 1200 sene önce Araplar biliyordu…