Arama

Saklı kalmış bir hazine: Osmanlı’da çocuk musikisi

Müzik, yaşamın temellendirildiği en mühim aşama olan çocuklukta gözden kaçırılmaması gereken bir meseledir. Çünkü doğan her çocuk aslında müzikle doğar. Kulağımıza okunan ilk ezanın sesi, annelerimizin ninnisi, sokaktaki satıcının nağmeleri, okulda yan sınıftan gelen flüt sesleri… Osmanlı'da çocukların musikiyi aşılamaya gayret etmiş, billur sesli müezzinlerin, üstad sayılan musikişinasların çocukluktan yetişmesine olanak sağlamıştı.

Kültür dünyamızın her aşamasında olduğu gibi musikimizde de çocukluk dönemi geç fark edildi. Yüzyıllarca çocuklar bütün dünyada "küçük insan" olarak algılanmış, gerçek tabiatına uygun muameleden bir ölçüde yoksun bırakılmıştı. Ancak kültürümüzde çocuğun toplumdaki yeri sanıldığından daha iyi bir durumdadır.

Dünyada olduğu gibi İslam ve Osmanlı toplumunda da çocuklar, büyük ölçüde yetişkinlerin hayatına eklemlenmiş sayılmakla birlikte, bu kültürün kuşatıcı ölçüleriyle devirlerinin tüm zenginliklerinden istifade edebilmişlerdi.

Musiki açıldığından bakıldığında yirminci yüzyıla gelinceye kadar çocukların ninni, tekerleme, mektep ilahisi ve türkülerin yanında devrin meşhur şarkılarını da öğrenip benimseyebildikleri görülür. Tanzimat ile birlikte başlayan batılılaşma hareketleri çerçevesinde, ilk çocuk dergisinin yayınlanması ve ilk çocuk şarkılarının bestelenmesi ise çocuk musikisi bakımından bir ayrışma ve geçiş devresi görünümündedir.

  • 5
  • 36
Aile ve sokakta müzik
Aile ve sokakta müzik

Geleneksel kültürümüzde çocuğun musikiyle ilk olarak tanışması doğduğunda ve evde olduğu söylenebilir. Ananelerimizden biri olan yeni doğan çocuğun kulağına ezan ve kâmet nağmeleriyle beraber ezan okunur. Çocuk, uykuya ninnilerle dalar. Evlerdeki musikili toplantılar, mevlidli törenler çocuğun karşılaştığı ilk müzik faaliyetleridir.

Sokak ve mahalleler de çocuğun müzikle beraber olduğu yerler arasındadır. Müzik zevkini ve repertuvarını edinmeye başlayan çocuk, kulak terbiyesinden geçerken doğal ortamlardan faydalanır. Evde ninniler ve ev halkının dinlediği şarkı ve türküler, günde beş vakit duyduğu ezanlar, temcit ve salâlar, şarkılı çocuk oyunları, tekerlemeler, sokak satıcılarının nağmeleri, şahit olduğu amin alayı, sünnet ve düğü merasimleri, cülûs şenliği benzeri şenlik ve merasimler, özellikle Ramazan ayındaki toplumun her kesiminin katıldığı ibadet ve eğlenceler bu doğal eğitimin zeminini oluşturmuştur.

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN