Arama

Ünlü ressamların içe bakan resimleri: Otoportre

Otoportre, portre gibi resimde ve fotoğrafta sanatsal bir biçim. Öz portreler, doğaları gereği içe bakan resimlerdir. Kendi portresini yapan ressamın derdi 'kendisi' iledir ve işi kişiseldir. 14. yüzyılda aynanın Venedik'te bulunup geliştirilmesi ile ressamlar da kendi portrelerini yapmaya yönelmişlerdi. Sokrates insan yüzünü 'ruhun aynası' olarak ifade ederken diğer yandan 'Otoportre'ler de ressamların bir nevi aynası oldu. Batıdaki portreciliğin gelişen bir trend izlemesi, Osmanlı'da da 15. yüzyıldan başlayarak 19. yüzyıla kadar devam eden bir geleneği; "minyatür sanatında portrecilik" geleneğini başlatmış olduğu söylenebilir.

Ünlü ressamların içe bakan resimleri: Otoportre

1452-1519 tarihleri arasında yaşamış İtalyan hezârfen, döneminin ünlü düşünür, mimar, mühendis, mucid, matematikçi, anatomist, müzisyen, heykeltıraş, botanist, jeolog, kartograf, yazar ve ressamın tam adı Leonardo di ser Piero da Vinci.

Kendisinden daha efsanevi başka bir ressam daha yok. Resim dalında yaptığı en ünlü iki eseri Mona Lisa ve Son Akşam Yemeği'dir. Otoportresinde henüz 60 yaşında olmasına rağmen kendisini çok daha yaşlı, hatta eski çağ insanları gibi resmetmiştir.

  • 3
  • 24
Abdülmecid Efendi
Abdülmecid Efendi

Sultan Abdülaziz'in oğlu olan son Halife Abdülmecit Efendi sadece başarılı bir ressam olarak anmak yeterli değil. Döneminin en seçkin entelektüellerindendi. Birkaç yabancı dil bilir, Batı müziğiyle de uğraşırdı. Konçertolar ve oda müziği eserleri bestelerdi. İstanbul'daki yabancı elçiliklerin raporlarında ondan bahsedilirken "Fes giymediği zamanlarda iyi yetişmiş bir Fransız'ı andırıyor" denirdi.

Gerçekçi bir sanatsal bakışı yansıtan otoportresinde katı bir belgeleme zihniyetinde olup, gömleği modern bir görünüm sergilese de, fesiyle, tespihiyle, hilafet armasıyla, şehzade ve halifelik unvanlarını vurgulayan öğeler, sembollerle Osmanlı görünümünde tasvir etmiş kendisini. Abdülmecit Efendi'nin tüm resimlerindeki en zayıf yanı eller, bu resminde de görülüyor.

  • 4
  • 24
Alberto Giacometti
Alberto Giacometti

Birinci yüzyılın varoluşçu ressamı ve her şeyden önce heykeltıraşı…

Yakın dostu Jean Paul Sartre, heykellerinin temelinde korku ve yalnızlığın olduğunu söylerken, Giacometti kendi yalnızlığını şu şekilde tanımlar: "Yalnızlık, benim anladığım anlamıyla, acınacak bir durum değil; daha çok gizli bir krallık, derin bir iletişimsizlik, fakat el uzatılamaz eşsizlikte, az çok belirsiz bir anlama biçimidir."

  • 5
  • 24
Amadeo Modigliani
Amadeo Modigliani

"Ruhunu gördüğümde, gözlerini de çizeceğim." Amadeo, bir kadının gözlerini çizebilmek için, onun ruhunu anlamak gerektiğine inanıyordu. Göz bebekleri belirsiz, uzun yüzlü, hüzünlü kadınları vardı. Ve kıvrımlı ince çizgiler, basit ve düz biçimler, uzatılmış figürler ile kolayca tanınan portreleri… İlginçtir,

Picasso'nun ölüm döşeğindeki son sözünün "Modigliani…" olduğu söylenir.

  • 6
  • 24
Bedri Rahmi Eyüboğlu
Bedri Rahmi Eyüboğlu

Bedri Rahmi tüm sanat yaşamı boyunca üslubunu, sanatını sürekli yenilemek istemiş, bir sevda olarak algıladığı resimde gönül verdiği her motiften ya da her akımdan esinlenmiştir. Kendini en çok tasvir eden sanatçılardan olan Bedri Rahmi'nin ilk olarak karakalem otoportresini oluşturduğu serisi Bedros'ları resme olan iştahının dizisidir aynı zamanda. Bir ağaca benzettiği otoportresinde stilize ettiği yüzü sanatçı duyarlılığını işaret edercesine abartılı çizilmiş.

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN