Arama

Sanat tarihinin büyük birliği: Osmanlı Ressamlar Cemiyeti

Osmanlı Ressamlar Cemiyeti, özellikle resim ve sanat sorunları üzerine düşünce üretmiş ve dönemin kanunlarının verdiği haklarla kurulmuş, dernek statüsündeki ilk sanatçı örgütüydü. Türk resim sanatının kurumlaşma ve çağdaşlaşma çabalarının 'erken dönemi'ni temsil eden bir sanatçı hareketiydi. Osmanlı Ressamlar Cemiyeti'nin plastik sanatlar tarihimizdeki asıl önemi devlet eliyle kurulmamış ilk bağımsız sanatçı grubu olmasıydı ve bağımsızlığı düşünsel yapısına yansımıştı. Yani topluma sanatı ve sanatçıyı sevdirme mücadelesi içerisindeydi. Cemiyet, bir zaman sonra fonksiyonunu yitirdi ve misyonunu tamamlayarak sanat tarihindeki yerini aldı.

Osmanlı Ressamlar Cemiyeti'ni batılı dünyasındaki üslup yenilikleri sunan bir sanatsal atılımdan çok 19. Yüzyıl Osmanlı Türkiyesi kültür ortamının sanatçı ve toplum ilişkilerini düzenleyen bir meslek birliği şeklinde görmek gerekir. Zaten birbirinden çok farklı sanatsal görüş ve üsluba sahip sanatçıları bir araya getiren Osmanlı Ressamlar Cemiyeti, üyelerini bir araya getiren neden bu değil, bir meslek olgusu altında profesyonelleşme arzularıdır. Bugünün değerlendirmelerine göre çok sınırlı ve yetersiz kalan bu istek ve arzular, o günlerin sanatçıları için oldukça radikal bir yenilikti.

Sultan İkinci Mahmut, özellikle 1826 yılında Yeniçeri Ocağı'nı kaldırdıktan sonra Osmanlı tarihinin en köklü reform hareketlerini başlatmıştı. İkinci Mahmut'un çeşitli alanlardaki yenilik hareketleri içinde sanat da önemle yer aldı. Sultan, yabancı ressamlara portrelerini yaptırmış, üzerinde portresi olan sikkeler bastırmıştı. Hatta yaptırdığı resimlerini çeşitli okullara ve resmi dairelere astırmıştır.

Osmanlı sultanlarının hediye verme geleneği içinde böylelikle resim de yer aldı. İkinci Mahmut'un "Tasviri-i Hümayun" olarak adlandırılan bu resimlerini yerli ve yabancı çok sayıda kişiye armağan ettiği biliniyor.

Osmanlı-Türk toplumunun batılılaşma hareketlerinin simgesi olan İkinci Mahmut, çeşitli alanlarda yaptığı yenilik hareketlerine simge olarak da gelenekseli ve eskiyi temsil eden Topkapı Sarayı'ndan, değişmeyi ve yeniyi temsil eden Dolmabahçe Sarayı'na taşımakla yapmıştı.

Eğitim programında resim derslerinin yer aldığı ilk Türk eğitim kurumu olan Mühendishane-i Berri-i Hümayun ile başlayan ve 1883'te Sanayi-i Nefise Mekteb-i Alisi'nin açılmasıyla tamamlanan kısa dönem, batılı anlamdaki Türk resminin hazırlık aşamasıdır.

Sultan III. Selim'in sosyo-kültürel yenilik hareketleri kapsamında yurda giren batı anlayışındaki resmin Türk eğitim ve kültür hayatına adaptasyonu, eskiden sanıldığı gibi sadece Sultan'ın çevresinde gelişen sınırlı heyecanlara bağlı olmadı.

Hatta 1795 yılında öğretime başlayan Mühendishane-i Berri-i Hümayun'un açılışında, okulun amacı, kadrosu, yönetim şekli, ders programları vb. konular, bir kanun maddesi ile hükme bağlanmıştı. Okulun sadece ilk sınıfında mevcut olan resim dersleri bu kanunda şu şekilde açıklandı: "Sınıf-ı rabi şakirdanı resmi-i hatt ve imla ve erkam ve san'at-ı ressamiye ve bazen Arabiyat ve mukaddemat-ı hendese ve hesap ve ba'de françe lisanı taallüm eylemek..."

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN