İstanbul'u anlatan 1 şiir 1 şarkı 1 cami
Büyük medeniyetlerin beşiği İstanbul, her dönemde sanatkarların vazgeçilmez ilham kaynağı olmuş, şiirlerin, şarkıların yegane unsuru olmuştur. Başlı başına bir yapıt olan İstanbul, belki de dünyada adına en çok eser verilen kentlerden biridir. Sizler için İstanbul'u anlatan bir şiir, bir şarkı ve İstanbul ile simgeleşmiş bir cami listesi derledik.
Giriş Tarihi: 01.08.2019
09:45
Güncelleme Tarihi: 01.08.2019
11:11
Sana dün bir tepeden baktım aziz İstanbul
Görmedim gezmediğim sevmediğim hiçbir yer
Ömrüm oldukça gönül tahtıma keyfince kurul
Sade bir semtini sevmek bile bir ömre değer
Nice revnaklı şehirler görülür dünyada
Lakin efsunlu güzellikleri sensin yaratan
Yaşamıştır derim, en hoş ve uzun rüyada
Sende çok yıl yaşayan sende ölen sende yatan
Hicaz makamında Semai usulünde şarkı
Beste: Münir Nureddin Selçuk
Gufte: Yahya Kemal Beyatlı
MUNİR NUREDDİN SELÇUK KİMDİR?
Soğukçeşme Askeri Rüşdiyesi'nde ve Kadıköy Sultanisi'nde okudu. Darülfeyi Musiki Cemiyeti'ne devam etti. Edhem Nuri, Ahmed Irsoy, Ali Rifat Çağatay ve Bestenigar Ziya Bey'in öğrencisi oldu. Darülelhan'a sınavla girdi. Şark Musiki Cemiyeti'nin kurucularındandı. Osmanlı döneminde Muzıka-yı Hümayun, Cumhuriyet döneminde Riyaset-i Cumhur İncesaz Heyeti adlarını taşıyan kurumda hanende olarak çalıştı.
1926'dan itibaren doldurduğu plaklarla Türk Musikisinin ülke çapında yayılmasını sağladı. 1927'de Paris Konservatuarı'nda öğrenim gördü. Türk Musikisi tarihinde ilk solo konseri veren ses sanatçısıydı. Geleneksel okuyuş üslubuyla kendi anlayışını, olağanüstü hacim ve lezzetteki sesiyle birleştirerek soylu bir icra tekniği geliştirdi. Gazel tarzına da farklı bir açılım kazandırdı. 1953'te Konservatuar İcra Heyeti şefliğine getirildi.
İmza attığı 150'den fazla eserle İstanbul'la özdeşleşti. Eski tarz meşkten Fransa'daki Batı Müziği eğitimine, Muzıkayı Hümayundan Riyaset-i Cumhur Heyeti'ne, Darülelhan'dan Türk Musikisi Devlet Konservatuarı'na, Fransız Tiyatrosu'ndaki ilk solo konserinden Saray ve Şan sinemalarındaki konserlerine ve taş plaklarından TV ekranlarına kadar, Osmanlı'dan Cumhuriyet'e bir kültür köprüsüydü. Türk Musikisinde ''milat'' olarak değerlendirilen büyük musikişinaslarındandı.