Peygamberimiz nasıl hutbe okurdu? Kılıçla hutbe geleneği nasıl başladı?
İslam kaideleri çerçevesinde, İstanbul'un fethinden sonra Ayasofya Camisi'nde 481 yıl hiç kesintiye uğramadan kılıçla hutbe okundu. Hutbe, Müslümanların yüreklerini İslam inancıyla doldurmak, onları eğitmek, iyilik ve güzelliğe yöneltip kötülüklerden vazgeçirmek için çok önemli bir vasıtadır. Hutbenin kuralları, Peygamber Efendimizin (sav) uygulamaları çerçevesinde oluştu. Peki, Peygamberimiz nasıl hutbe okurdu? Kılıçla hutbe geleneği nasıl başladı?
Önceki Resimler için Tıklayınız
Harp ile fethedilen şehirlerde birtakım kaideler uygulanırdı. Prof. Dr. Ekrem Buğra Ekinci "Ayasofya, Artık Müze Değil!" isimli yazısında bu durumu şöyle açıklar: "Bir yer harp ile fethedilmişse, burada düşmana ait menkul ve gayrimenkul her şey ve esirler ganimet olur. Bunun beşte biri devlete, bunun da beşte biri hükümdara aittir. Hükümdar, bunlardan hissesine düşenleri bizzat seçmek hakkına da sahiptir. Bu Kur'an ayetiyle ve Peygamber'in sünnetiyle sabit bir iç hukuk kaidesidir."
Aman istemesi halinde yani şehrin kılıç çekilmeden teslim olması ile alındıysa kılıç hakkı uygulanmazdı. Bu beldelerde hatib Cuma hutbelerine elinde Kur'an-ı Kerim ile çıkardı. Hz. Ömer döneminde Kudüs, sulh ile fethedildiği için Kıyamet Kilisesi'nde namaz kılmayı reddetmişti.
Fethedilen bölgedeki kiliseler yıkılmazdı ama mevcut durumu hakkında hükmü padişah verirdi. İsterse kilise olarak bırakabileceği gibi hepsini camiye de çevirebilirdi. Bu harp hukukunun neticesidir.
Tarihçi Murat Bardakçı, "Kılıç Hakkı" adlı yazısında bunun eski hukukun verdiği bir hak olduğunu belirtir: "İslam hukukunun şimdi geçerli olup olmamasıyla yahut güçlünün istediği gibi hareket etmesi ile alâkası yoktur. Kılıç hakkı hukukî bir konudur, eski hukukun verdiği bir haktır ve bu hakkın eski hukuk bugün var olmadığı için devam etmediğini düşünmek ile temeli yine eski hukuka dayanan müesseselerin, meselâ Fatih'in yahut Bezmiâlem Sultan'ın vakıflarının geçersiz olduğunu iddia etmek, kazanılmış hakları iptale kalkışmak ve geçmişe yönelik kanun çıkartmak arasında fark yoktur."
Hutbede kılıç taşımak birtakım mesajlar ihtiva ederdi. Kılıcın hangi elde olduğu dahi özel bir anlam içerirdi. Sağ ele alınan kılıç, "kullanma" niyetini ortaya koyarak düşmana korku vermeyi amaçlıyordu. Hutbelerde sol ele alınan kılıcı dosta güven verme anlamına gelirdi.
Hutbenin kılıç ile irad edilmesi, şehrin harp neticesinde kazanıldığını, hatibin konuşma hakkı ve hürriyeti bulunduğunu aynı zamanda kuvvet ve kudreti sahibi olduğuna işaret ederdi.
Hutbede kılıç geleneği anlamda hürriyet, istiklal ve güç sahibi olmanın sembolüdür. Bununla her türlü sosyal hakka sahip olduğu gösterilir.