Müslümanları karşı karşıya getiren muharebe: Sıffin Savaşı
Hz. Osman'ın şehit edilmesi üzerine Müslümanlar arasında artan fitne hareketleri sonucu İslam dünyasında kutuplaşma başlamış; bu durum savaşa kadar giderek Cemel Vakası yaşanmıştı. Suriye valisi Muaviye'nin çeşitli bahanelerle Hz. Ali'ye biat etmemesi üzerine ikinci iç savaş olan Sıffin Savaşı gerçekleşti. Hicret'in 37. yılında gerçekleşen bu savaşta, Peygamberimizin "Ammar'ı isyancı bir topluluk öldürecek" mealindeki hadisi akıllara gelmişti…
Önceki Resimler için Tıklayınız
Ancak Muâviye bu teklifi yine reddetti; Ali'nin Hz. Osman'ın öldürülmesine göz yumduğu ve katillerini ordusunda barındırdığı iddiasını tekrarlayarak katiller teslim edilmediği takdirde savaştan başka bir şeyi kabul etmeyeceğini bildirdi.
Onun bu ısrarı yüzünden görüşmelerden sonuç alınamadı. Neticede Rakka ile Balis arasında Fırat nehrinin sağ kıyısında yer alan Sıffîn ovasında iki taraf arasında çatışmalar başladı.
Bunun ardından gönderdiği bir heyetle katillerin kendisine teslim edilmesini, Hz. Ali'nin halifeliği terk etmesini ve Müslümanların şûra ile başlarına bir emîr seçmelerini teklif etti.
Böylece katiller teslim edilse bile Hz. Ali'ye biat etmeyeceğini bildirmiş oldu. Bu durumda anlaşma ihtimali ortadan kalktı ve muharrem ayından sonra taraflar savaş hazırlığına başladı.
Gönderdiği bir kişiyle Muâviye'yi bir defa daha isyandan vazgeçmeye çağırdı. Teklif kabul edilmedi ve 19 Temmuz 657'de çatışmalar başladı. Çeşitli kabilelere ait birlikler altı gün boyunca savaş alanına çıkarak birbirleriyle savaştılar. Nihayet Hz. Ali askerini toplu taarruz için hazırladı.
İki gün daha şiddetli çatışmalar meydana geldi. Son çatışmalar sırasında Ammâr bin Yâsir, Muâviye'nin askerleri tarafından şehid edildi. "Ammâr'ı isyancı bir topluluk öldürecek" mealindeki hadisi Muâviye ordusunda da bilenler bulunduğu için bu durumun onları olumsuz yönde etkilediği zikredilmiştir.
Bu sırada Hz. Ali'nin Muâviye'yi çarpışmaya davet ettiği, ancak onun bunu göze alamadığı belirtilir. Gittikçe şiddetlenen ve sabaha kadar devam eden çatışmalar, savaşın şiddeti dolayısıyla "leyletü'l-harîr" diye isimlendirilen 9-10 Safer 37 (27-28 Temmuz 657) Cuma sabahına kadar sürdü.
Cuma günü Hz. Ali, âsilere son darbeyi indirmek niyetiyle Eşter'i kalabalık birliklerin başında taarruzla görevlendirdi. Eşter başarılı bir taarruz gerçekleştirmiş, savaşı kazanmaya çok yaklaşmıştı. Ancak Muâviye'nin danışmanı Amr bin Âs, ihtilâfın Kur'an'ın hakemliği ışığında çözülmesi teklifini gündeme getirerek bu sırada kaçmayı düşündüğü söylenen Muâviye ve ordusunu yenilgiden kurtardı.