Arama

Hasan Basri Kader Risalesi

Kader meselesi, İslam'ın en kadim meselelerinden biridir. 7. yüzyılda yaşayan İslam alimlerinden Hasan Basri, "Kader Risalesi" isimli metinde bu konuyu ele alır. Peki kulun ilahi hükümdeki konumu nedir? İşte Hasan Basri'nin kader hakkındaki görüşleri…

  • 1
  • 14
Dinin geniş coğrafyalara yayılmasıyla ortaya çıkan yeni meseleler
Dinin geniş coğrafyalara yayılmasıyla ortaya çıkan yeni meseleler

İslamiyet'in kabulünün ardından "post-hicaz" olarak adlandırılan dönemde, din; geniş coğrafyalara yayıldı. Geniş coğrafyalara yayılmasının tesiriyle ulaştığı bölgelerin eğitim ve kültür seviyesine bağlı olarak ilimlerde de farklı konulara açılma eğilimi gerçekleşti.

Hasan Basri Kader Risalesi

İslami ilimlerin bir disiplin olarak ayrılmaya başlamasıyla bu ilimleri kapsayan ana konular ekseninde tartışmalar da öne çıktı. Bu konuların en başında kader meselesi gelir. Bu konuyu ilk ele alanlardan Hasan Basrî Kader Risalesi adlı metninde miladi 7. - 8. yüzyıllarda İslam'ın ilk teorik sorunu olan kader meselesini; insanın özgürlüğü bağlamında ele almıştı. Öne sürdüğü fikirlerin Mutezile görüşüne daha yakın olmasıyla eleştirilmekle birlikte, yaşadığı döneme nazaran mevzuyu "üst bir dille" tartışması metnin önemini ve değerini taze tutmuştur.

  • 3
  • 14
Dönemin halifesi Abdülmelik Bin Mervan’ın Hasan Basri’ye kader meselesi hakkındaki mektubu
Dönemin halifesi Abdülmelik Bin Mervan’ın Hasan Basri’ye kader meselesi hakkındaki mektubu

Hasan el-Basrî'nin, dönemin Emevî halifelerinden Abdülmelik b. Mervan'ın kendisine göndermiş olduğu mektuba kaşı yazdığı cevabi yazı konusundan hareketle "kader risâlesi" olarak meşhur olmuştur. Emevi halifesi Mervan mektubunda Hasan Basri'ye şu şekilde yazar:

"Sana selam olsun, Zatından başka ilah olmayan Tanrıya hamdü sena e,derim. Bundan sonra: Daha önce geçen alimlerden hiç birinde duyulmamış bir tarzda kader meselesini izah etmekte olduğun Emirel Müminine ulaştı; Emirel Müminin, zamanına kadar yaşayan sahabeden hiç birinin bu konuyu senin izah ettiğin gibi anladığını ve hakkında fikir yürüttüğünü bilmiyordu; Halbuki senin salahi halini, dinindeki faziletini, ilme karşı olan anlayış, istek ve titizliğini biliyordu; Bütün bunlardan sonra, Emirel Müminin senden nakledilen bu sözü beğenmedi. Bu meseledeki fikrini O'na yaz. Bu iddiada nereye dayanıyorsun? Resulullahı~ ashabından birinin rivayetine mi, yoksa. kendi fikrine mi, yahutta Kur'an'ın tasdik ettiği bir hükme mi? Biz bu mesele hakkında senden önce münakaşa etmiş veya sÖz söylemiş bir kimse işitmedik, bu husustaki görüşünü Emirel Müminıne bildir ve açıkla. Tanrının selam, rahmet ve iyiliği sana olsun."

  • 4
  • 14
Hasan Basri'nin mektuba cevabı
Hasan Basri’nin mektuba cevabı

Hasan Basri'nin halifeye verdiği cevap olan Kader Risalesi, işte bu mektuptur. Mektubun muhatabı Emirel Müminin olduğu için Risalesi'nde sıklıkla bu hitap yer alır. Hasan Basri, cevap mektubuna şu şekilde başlar:

"Ey Emirel Müminin! sana selam olsun ve Allah'ın rahmeti üzerine olsun. Zatından başka ilah olmayan Allaha hamd ü sena ederim. Bundan sonra; Allah, Emirül Müminin'i salaha erdirsin ve onu, taatile amel ve rızasını talep eden, emrettiği şeylere uymakta sürat gösteren velilerden eylesin."

  • 5
  • 14
Hasan Basri niçin kader mevzusunu ele aldı?
Hasan Basri niçin kader mevzusunu ele aldı?

İnsanın özgürlüğü ve kudretinden yola çıkan Hasan Basrî, kader meselesini ana hatlarıyla dört maddede ele alır. Hasan Basrî ilk olarak Müslümanların kader mevzusunda görüş birliği içerisinde olduğunu fakat daha sonrasında kulda yükümlülük noktasında sıkıntı yaşandığını belirtir. Basri, kulun yükümlülüğü mevzusunda yorumda tahrifatın olması nedeniyle ihtilafın meydana geldiğini düşünür. Bu durumun ise teorik bir sonucu ortaya çıkardığını ve bu sebeple kader mevzusunu ele aldığını belirtir.

"Biz herkesi (Allah'ın adaletini) inkar edip sapıklığa sevkedici heva ve hesvese kapılmış, Allaha yakınlaşmadan alıkoyan günahlar işlemiş ve Allah'ın kitabını tahrif etmiş bulduğumuz için bu konuda görüşümüzü ortaya atmış bulunuyoruz. Allah'ın dininde keyfi fikirlere yer yoktur. Allahu Teala şöyle buyuruyor: "Ne sizin boş arzularınız, ne de ehli kitabın boş kuruntuları ile (Allahın vadettiği sevap) elde edilemez. " Her kim bir fenalık yaparsa onun cezasını bulur. Allah'ın kitabından delil getiremiyen her söz muhakkak ki sapıklıktır. Allahu Teala, "Gerçek söylüyorsanız, haydi davanıza isbat getirin. " yani heva ve hevesinizle uydurduğunuz ve bana nisbet ettiğiniz hususlarda delil gösteriniz ve "Onlar, o zaman hakkın Allaha ait olduğunu bilip anlar ve uydurdukları putlar da onlardan ayrılıp nihan olurlar." demektedir."

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN