Arama

40 Ayette güvenli liman: Ailemiz

İnsanlık için en önemli değerlerden olan aile kavramı kişinin kimliğini kazandığı, sosyalleştiği ve eğitim aldığı bir kurumu ifade eder. Her bireyin yetişkinliğe eriştiğinde hedeflerinden birisi kendi ailesini kurabilmek, Allah rızasının merkezde olduğu evlatlar yetiştirebilmektir. Tüm mutlulukları çoğaltan aile Kur'an-ı Kerim ve hadislerde insanlık için önemli bir görev olarak geçer. Dinin korunmasını sağlayan aile; erdem kazanılan, değerlerin miras alındığı bir yönü de içinde barındırır. İşte 40 ayet ile güvenli liman olan aile...

Kıyamet günü yakınlarınız ve çocuklarınız size fayda vermezler. Çünkü Allah aranızı ayırır. Allah, yaptıklarınızı görendir.

Mümtehine Sûresi; 60/3

Mümtehine Sûresi 3. Ayet Tefsiri

◼ Hz. Peygamber'in kendisine Mekke fethi hazırlığıyla ilgili bilgi verdiği sahâbîlerden Hâtıb b. Ebû Beltea da bu kadına para ve giyecek yardımı yaptı, bu arada onunla Mekkeliler'e hitaben gizli bir mektup gönderdi. Kadın yola çıktıktan sonra Cebrâil (a.s.) durumu Hz. Peygamber'e bildirdi. Resûlullah hemen –aralarında Hz. Ali'nin de bulunduğu– bir grup sahâbîyi görevlendirip ona yetişmelerini ve mektubu alıp getirmelerini emretti (rivayetlerde diğer sahâbîlerin isimleri konusunda farklılıklar bulunmaktadır).

Tefsirin devamını okumak için tıklayın

Rabbim! Bana sâlihlerden olacak bir evlat ver.

Sâffât Sûresi; 37/100

Sâffât Sûresi 100. Ayet

◼ Hz. İbrâhim'in, putperestlerin inançlarındaki mantıksızlığı açıkça ortaya koymak üzere 96. âyette geçen, "Oysa sizi de yaptıklarınızı da Allah yarattı" şeklindeki sözü iki şekilde açıklanmıştır: a) "Sizi de sizin yaptığınız putları da Allah yarattı." Böylece yaratılmış olanın yaratılana ortak koşulmasındaki mantıksızlık dile getirilmektedir. b) "Sizi de sizin amellerinizi, işlerinizi de Allah yarattı." Şu halde Allah dilemese ve insanlara iş yapma gücü ve imkânını vermeseydi hiç kimsenin hiçbir eylemde bulunması mümkün değildi. Kader inancına bağlı olan Ehl-i sünnet bu açıklamayı, Mu'tezile ise ilk açıklamayı benimsemişlerdir.

Tefsirin devamını okumak için tıklayın

Peygamber, müminlere kendi canlarından daha yakındır. Eşleri, onların analarıdır. Akraba olanlar, Allah'ın Kitabına göre, (mirasçılık bakımından) birbirlerine diğer müminlerden ve muhacirlerden daha yakındırlar; ancak, dostlarınıza uygun bir vasiyet yapmanız müstesnadır. Bunlar Kitap'ta yazılı bulunmaktadır.

Ahzâb Sûresi; 33/6

Ahzâb Sûresi 6. Ayet

◼ Hz. Peygamber ile müminler arasındaki yakınlık, sevgi, bağlılık, itaat, korumada öncelik –hukukî uzantıları olsa da– daha ziyade hissî yakınlıktır. Aile fertlerinin birbirlerine diğer müminlere nisbetle daha yakın olmaları ise –hissî tarafı olsa da– daha çok hukukî yakınlıktır; miras, nafaka, diyet gibi konularda kendini gösteren "hak ve borç yükümlülüğü açısından öncelik"tir. Hz. Peygamber'in niteliklerinden ve vasıflarından birini de bu âyetten öğreniyoruz; o, müminlere kendilerinden daha yakındır.

Tefsirin devamını okumak için tıklayın

Siz ve eşleriniz, ağırlanmış olarak cennete giriniz!

Zuhruf Sûresi; 43/70

Zuhruf Sûresi 70. Ayet

◼ Hz. Peygamber de, ata ve deveye düşkün olanların, "Cennette at var mı, deve var mı?" şeklindeki sorularına, 71. âyete dayanarak "evet" cevabını vermiştir (Tirmizî, "Cennet", 11). Ancak bütün bu nimetlerin, dünyadakilerin aynı olmadığı, isim ve nitelik benzerlikleri bulunmakla beraber âhiret hayatının ve orada olanların mahiyet bakımından dünyadakilerden farklı bulunduğu, ilgili âyet ve hadislerin ortaya koyduğu bir gerçektir.

Tefsirin devamını okumak için tıklayın

Ey iman edenler! Mallarınız ve evlatlarınız sizi, Allah'ı zikretmekten alıkoymasın. Her kim bunu yaparsa, işte onlar ziyana uğrayanların ta kendileridir.

Münâfikûn Sûresi; 63/9

Münâfikûn Sûresi 9. Ayet

◼ Kur'an'da, yer yer dünyaya aşırı düşkünlük göstermenin tehlikelerine ve dünya hayatının varlık sebebi olan sınavın icaplarından olarak insana bazı şeylerin câzip gösterildiğine sık sık değinilir. 9. âyetten açıkça anlaşıldığı üzere burada kişiye yüklenen ödev, onun ailesiyle ilgilenmemesi, kazanç sağlayıcı işlerle meşgul olmaması değil, hayatın tabii akışı içinde ve insanın doğasının bir gereği olarak zaten gösterilmekte olan bu ilgi ve meşguliyetin, hayatın gerçek anlamını unutturacak ve Allah'a kul olma bilincini yitirmeye yol açacak bir sapmaya yol açmamasıdır.

Tefsirin devamını okumak için tıklayın

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN