Muhammed Huzeyfe Küçükaytekin: "Asıl Kahramanlar Filistin Halkıdır, Mücadeleye Devam Edelim"
Siyonistlerin elinde bulunan filo aktivistleri için başlatılan Sumud nöbeti, dün akşam da Üsküdar Mihrimah Sultan Camii önünde devam etti. Nöbette, Türkiye'ye dönen filo katılımcılarından gelenler de vardı. Ablukayı delen Mikeno gemisinde yer alan Huzeyfe Küçükaytekin, "Sizleri üstümüzde Filistin topraklarının tozuyla selamlıyorum" sözleriyle konuşmasına başladı. Küçükaytekin, 31 Ağustos'ta Barcelona'dan yola çıkan gemilerin 2 Ekim'de İsrail tarafından uluslararası sularda alıkonulduğunu hatırlatarak, "O gece bizim için çok kıymetliydi. Çünkü aynı tarih, 1187'de Selahaddin Eyyubi'nin Kudüs'ü kuşattığı gündü. Rabbimizin bir muradı vardı ki biz de o gün o sulara yaklaştık" dedi.
➡ Global Sumud Flotilla üyesi olan ve Bosna Hersek'ten katılan Muhammed Huzeyfe Küçükaytekin konuşmasında, isimlerinin Filistinli kardeşlerimizin ve süregelen soykırımın önüne geçmemesi için tekrar tekrar çağrıda bulundu. Küçükaytekin, geride kalan arkadaşları için mücadeleye devam edeceklerini belirtti. 31 Ağustos'ta Barcelona'dan hareket eden ve 2 Ekim'de uluslararası sularda siyonist İsrail tarafından alıkonulan gemilerinin yaşadığı olayı anlatırken, bu tarihin önemine dikkat çekti.
➡ Küçükaytekin, bazen asıl kahramanların gözden kaçırılabileceğini belirterek, "Eğer biriyle gurur duyacaksak, biri bizim için kahramansa o da senelerdir izzetli duruşuyla Sumud kelimesinin etek kemiğe bürünmüş olduğu Filistin halkıdır. Gazze halkıdır," dedi.
➡ Mikeno gemisi de dahil olmak üzere, hiçbir geminin isminin ya da şahsın isminin önemli olmadığını vurgulayan Küçükaytekin, önemli olan tek noktanın orada verilen mücadele, soykırımın devam ediyor oluşu ve ablukanın sürmesi olduğunu dile getirdi. Şu anda Akdeniz'in, Cebelitarık'tan Lazkiye'ye kadar Filistin davasına adanmış bir göle döndüğünü ekledi: "Akdeniz artık Filistin davasına adanmış bir göle döndü. Cebelitarık'tan Lazkiye'ye kadar her gemi Filistin'i konuşuyor. Sahilde insanlar geçen gemilere el sallıyorlar."
➡ Musa bin Nusayr'ın duasını hatırlatan Küçükaytekin, "Rabbim, karşıma bir deniz çıkartmasaydın, bütün Akdeniz'i sana secde eden bir göle çevirdim, diyor. İşte Musa bin Nusayr'ın, Tarık bin Ziyad'ın duası kabul oldu inşallah." ifadelerini kullandı.
➡ Şu an İsrail hapishanelerinde yatan ve zor şartlarda direnen arkadaşlarına odaklanılması gerektiğini belirten Küçükaytekin; geride yaklaşık 400'e yakın aktivistin hala hapishanede direndiğini ve açlık grevinde olduklarını aktardı. Bu aktivistlerin Avrupa'nın farklı diyarlarından, hayatlarını ve kariyerlerini tehlikeye atarak bu vicdan hareketine katıldıklarını söyledi. Brezilya, Hollanda, Amerika, İspanya, Malezya ve Norveç'ten arkadaşlarının olduğunu, hepsinin şu an açlık grevinde direnişlerini sürdürdüklerini kaydetti.
➡ Özellikle Mikeno gemisinin İsrail gemilerinin basınçlı su saldırısına bir saati aşkın bir süre direndiğini ve bu saldırı sırasında iki arkadaşlarının boyun ve bel bölgelerinden ciddi hasar aldığını da sözlerine ekledi: "Motoru kapatmadık. İki arkadaşımız bu saldırı sırasında ağır yaralandı. Bu nedenle mecburen durmak zorunda kaldık. Kaç mil yaklaştığımız önemli değil. Bizim için asıl değerli olan, o yolda olmaktı."
➡ Gemide Amerika, İspanya, Malezya, Norveç, Brezilya ve Hollanda gibi farklı ülkelerden aktivistlerin bulunduğunu söyleyen Küçükaytekin, özellikle Norveçli bir balıkçının hikâyesine dikkat çekti: "Norveçli arkadaşımız iki yıldır böyle bir yola çıkmanın hayalini kuruyordu. Küçük teknesine Filistin bayrağı asarak, Norveçlilere Filistin davasını anlatıyordu. Nihayet bu filoda yer almak nasip oldu."
➡ Küçükaytekin, yaşadıkları süreci Peygamber Efendimiz'in Hudeybiye yolculuğuna benzetti: "Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem, rüyasında gördüğü umreyi yapmak için sivil bir şekilde Mekke'ye yöneldiğinde müşrikler Kâbe'yi abluka altına almıştı. Bizim de Filistin'e ulaşmamız aynı şekilde engellendi. Ama Hz. Osman o abluka altında bile umre ibadetini yaptı."
➡ Küçükaytekin, kendilerinin de siyonist İsrail kontrolündeki topraklarda üç gün geçirdiklerini ve üzerlerine "ribat topraklarının tozunun" değmesinin bir şeref olduğunu ifade etti.
➡ Hudeybiye Anlaşması sonrasında inen Fetih Suresi'ne atıf yapan Küçükaytekin, "Lekad sadakallâhu resûlehur ru'yâ bil hakk, le tedhulunnel mescidel harâme inşâallâhu âminîne." Nasıl ki ashab kısa süre sonra Mekke'yi fethedip izzetle geri döndüyse, biz de inşallah Gazze'ye güven içinde döneceğiz." dedi.
➡ Şu an bir başarı elde edilmediğini, bu nedenle rehavete kapılmamak gerektiğini vurguladı. Öncelikli hedefin, yolda olan 11 yeni geminin daha Gazze sahillerine ulaşması için dünyayı ayağa kaldırmak olduğunu belirtti. Kendisinin de Bosna'ya dönerek mücadeleye devam edeceğini ve daha istikrarlı, sağlam ve uzun vadeli çalışmalar yapma niyetinde olduklarını bildirdi.
➡ Küçükaytekin, siyonist askerlerle Türkçe konuştuklarını, bazılarının İzmirli ve Denizlili olduğunu söylediğini aktardı. Bu kişilerin tespit edilip ivedilikle vatandaşlıklarının iptal edilmesinin önemli bir unsur olduğunu ve bağrımızda siyonist rejimi destekleyen insanların bulunmaması gerektiğini söyledi.
➡ Konuşmasının sonunda Muhammed Küçükaytekin, "Sumud" kavramının Filistin halkından öğrenildiğini vurguladı: "Biz Sumud kelimesini Filistinli kardeşlerimizden, Filistinli annelerden öğrendik. Bu filo, Sumud'un bir parçası olmak için yola çıktı; biz de o direnişin bir halkası olmayı istedik." diyen Küçükaytekin, Filistinlilerin onurlu duruşunu hatırlatarak şu çağrıyı yaptı: "Bu izzetli direnişi unutmayalım. Mücadelemize devam edelim, Sumud'u ayakta tutalım. Rehavete kapılmak yok, dirençle devam edeceğiz inşallah."
Küçükaytekin sözlerini, "Hepinizi selamlıyorum. Nöbetiniz mübarek olsun. Hepiniz gemide bulunmuş gibi Gazze sahillerine varmış gibi Rabbim ecrinizin ecrini versin." ifadeleriyle tamamladı.