Tapduk Emre kimdir? Tapduk Emre’den insanlığa ışık tutan sözler…
Aşk ve gönül dilimiz olan Yunus'u (Emre) Yunus yapan Tapduk Emre, Mevlana, Hacı Bektaş-ı Veli, Ahi Evran gibi Allah dostlarıyla aynı döneme denk gelmiştir. Anadolu Selçuklu Devleti'nin dağılmaya ve Osmanlı Beyliği'nin kurulmaya başladığı dönemde yaşamıştır. Sadece bir sıfat değil, bir anlayışın ve bir geleneğin anahtar kelimesi olan Tapduk Emre hakkında bilgileri derledik.
Önceki Resimler için Tıklayınız
"Usuldendir, kılavuzsuz yola çıkan yoldan çıkar."
Anadolu'da Aksaray ilinin merkez nahiyesine ve Edirne'nin Havsa ilçesine bağlı birer köy, ayrıca Varna'ya bağlı bir köy Tapduk adını taşımaktadır. Bu bilgi, Tapduk Emre'nin sözü edilen bölgelere gittiğini doğrulamasa bile müridlerinin yayılma sahasının tahmini konusunda önem arz etmektedir.
Şiirlerini Türkçe yazan Yunus Emre, Türk tasavvuf edebiyatının en önemli isimlerinden biridir. Eserlerinde ele aldığı değerler ve insan sevgisiyle, yüzyıllardır Anadolu insanının gönlünde önemli yer tutar. Yunus Emre'nin kesin doğum tarihi bilinmemekle birlikte Risaletü'n Nushiyye adlı mesnevisinin sonundaki "Söze tarih yedi yüz yediydi, Yunus canı bu yolda fidiydi" mısrasında tarih düşürme sanatını kullandığından 13. yüzyılda yaşadığı kabul edilir.
Yunus Emre'nin hafızalara kazınan 25 alıntısını okumak için tıklayın.
"Yola çıkıp varmayan, yoldan çıkıp varan yoktur."
Usta şair, 13. yüzyıl ortasından 14. yüzyılın ilk çeyreğine kadar Orta Anadolu havzasında Eskişehir'in Sivrihisar ilçesinde yer alan Sarıköy'de yetişti ve Ankara'nın Nallıhan ilçesindeki Taptuk Emre Dergahı'nda yaşadı. Şair Yunus Emre, şiirleriyle sadece Türkçenin gelişimine önemli bir katkıda bulunmakla kalmayıp evrensel insani değerler üzerine inşa edilmiş felsefesiyle din, dil, ırk ayrımı gözetmeksizin insanoğlunun barış ve ortak değerler etrafında, birlikte yaşamasını amaçlayan mesajlar da verdi.
Türk tasavvuf edebiyatı sahasında kendine has bir tarzın kurucusu olan Yunus Emre, Ahmed Yesevi ile başlayan tekke şiiri geleneğini, özgün bir söyleyişle Anadolu'da sürdürmesinin yanı sıra divan şiirini de etkiledi. Emre, tasavvufla beslenen dizelerinde, insanın kendisiyle nesnelerle Allah'la olan ilişkilerini ve ölüm, doğum, yaşama bağlılık, ilahi adalet, insan sevgisi konularını ele aldı. Çağının düşünüş biçimini ve kültürünü konuşulan dille, yalın, akıcı bir söyleyişle dile getirdi.