Arama

Sürgün Ülkeden Başkentler Başkentine şiiri nasıl yazıldı?

Bir şiirin ifade ettiği anlamlar bütünü, her okuyucuda farklı bir tanımın oluşmasını sağlar. Sezai Karakoç 'ben naat diye yazmadım' dediği halde "Sevgili/ En sevgili/ Ey sevgili" dizeleriyle tanınan "Sürgün Ülkeden Başkentler Başkentine" şiiri de okuyucular tarafından farklı şekillerde anlaşılmış ve naat olarak düşünülmüştür. Peki, gerçekte Karakoç 'sevgili' olarak kime hitap etmiştir? Bugün Rahmet-i Rahman'a kavuşan Üstad Sezai Karakoç'un mekânı cennet, makam-ı âlî olsun. Milletimizin ve ümmetin başı sağ olsun

Bu yüzden de Sezai Karakoç'un 'ben naat diye yazmadım' dediği halde "Sevgili/ En sevgili/ Ey sevgili" dizeleriyle tanınan Sürgün Ülkeden Başkentler Başkentine şiiri, okuyucular tarafından naat olarak düşünüldü.

Sezai Karakoç'tan alıntılara ulaşmak için tıklayın.

12 Mart Muhtırasının yaşandığı yıllarda Sezai Karakoç'un kaleme aldığı "İslam'ın Dirilişi" başlıklı yazısı sebebiyle kendisine dava açıldı. Daha sonra bazı yazılarını topladığı "Yazılar" kitabı sebebiyle de bir başka dava açıldı.

Bu davalar sebebiyle Sezai Karakoç, İstanbul'dan Ankara'ya bir memuriyet görevine geçti. Davaların sonucunda bir de hüküm giydi.

Sezai Karakoç'un mutlaka okunması gereken kitapları için tıklayın.

İslam'ın Dirilişi kitabının konusu:

"Müslüman, birleş. Bir tek el, bir tek gövde ol. Bir tek şuur ör. Sımsıkı birliğe ermeden, lamban yanmaz. Tüten bacalar, akşamları yanan lambalar, oda ışıkları, hep aynı ailenin bacaları ve lambaları gibi olsun. Erdemlikte en yüce olmalısın ki, peşin hükümle seni aşağı görmeye gelen kendi aşağılığını görsün. Müslüman, İslam'ı öyle sağ ve diri, canlı yaşa ki, seni öldürmeye gelen sende dirilsin."

Sezai Karakoç, Diriliş Dergisi'nde Diriliş imzasıyla yayınlanan başyazılardan oluşan eser ilk baskısı 1967 yılında yayımladı. Kitabında Avrupa, Asya ve Afrika hakkında bilgilere yer verirken, İkinci Dünya savaşından sonra İslam ülkelerinin genel durumu anlatan Karakoç, İslam'da aksiyon ruhunun diri tutulması ve Müslümanların birlik olması gerektiği vurgular. Eser; İslam'ın Dirilişi ve İslam'ın Çağrısı şeklinde iki bölüme ayrıldı.

İslam'ın Dirilişi kitabını incelemek ve satın almak için tıklayın.

Prof. Dr. Fatih Andı, çok sevdiği İstanbul'dan Ankara'ya giden, ardından da hüküm giyen Karakoç'un, bu iki şiiri 1971 ve 1972 yıllarında ardı ardına bu hislerle kaleme aldığını söyler.

İslam'ı taşıyan ve gösteren şehir olarak İstanbul Karakoç'un bu şiirinde "başkentler başkenti" idi. Şimdilerde ise tüm İslam coğrafyası, o günlerini kaybetmiş İstanbul'dan adeta ayrılmış ve sürgün edilmişti. Bu yönüyle de bütün İslam coğrafyası artık "sürgün ülke" idi.

"Sürgün ülke", Batı emperyalizmine tarihlerinin bir evresinde muhatap olmuş bütün bir İslâm coğrafyasıydı. "Başkentler başkenti" de İslâm coğrafyasının tarih içerisindeki en güzel ve önemli şehir olan İstanbul'du.

Şiir bu iki varlık arasındaki diyalog ekseninde ilerler. Bir sürgün ülke, başkentler başkentine söyler; bir başkentler başkenti, sürgün ülkeye.

Prof. Dr. Fatih Andı, Karakoç'un bu iki şiiri bir diyalog örgüsüyle kurduğunu belirtir. İstanbul yani "esir kent", "özülkesine" yani tüm İslam coğrafyasına sesleniyordu Sezai Karakoç.

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN