Şiirlerinin ışığında Hak aşığı Yunus Emre
Anadolu'daki 700 yıllık varlığımızı temsil eden gönül eri Yunus Emre, nev-i şahsına münhasır bir mütefekkirdir. O şiirlerinde Allah ve insan sevgisini, dostluğu, kardeşliği, yardımlaşmayı öğütler. Gelin, şiirlerinin ışığında Hak aşığı Yunus Emre'ye daha yakından bakalım.
Önceki Resimler için Tıklayınız
Ne var söylenen dilde varlık Hak'undur kulda
Varlığum hep ol ilde ben bunda garib geldüm
➡ Yunus Emre, vahdet-i vücud anlayışını şiirlerinde dile getirir.
Şiirleri daha iyi anlamak için vahdet-i vücudun ne olduğuna bakmamız gerekiyor👇
Vahdet-i vücud 'varlığın birliği' anlamına gelir. İbn Arabi bu görüşü, "Varlık birdir, o da Hakk'ın varlığıdır" sözüyle açıklar. Genel hatlarıyla belirtmemiz gerekirse varlıklar, tek olan Allah'ın tecellisi yani bir yansımasıdır.
➡ "Ne var söylenen dilde varlık Hak'undur kulda" dizeleri de bu anlayış ile kaleme alındı.
🔍 İbni Arabî ile sistemli bir düşünce şekli "Vahdet-i vücûd"
➡ Yunus Emre, Türkçenin kültür dili olmasında önemli rol oynadı. 13. yüzyılda Arapça din, Farsça ise belagat dili olarak görülürdü. Medrese tahsili gören kişiler Arapçayı, yazar ve şairler Farsçayı, devlet ise her iki dili kullanırdı.
➡ Böyle bir ortamda Yunus Emre, halkın dili olan Türkçeyi tercih ederek İslam tasavvufunu sade, samimi ve derin bir şekilde işledi. "Eski Anadolu Türkçesi" olarak adlandırılan tarihi devrin gelişmesinde önemli rol oynadı.
➡ Çağdaşı Mevlana, Ahmed Fakih gibi mütefekkirlerden farklı olarak Türkçeyi kullanarak daha çok insana ulaştı.
➡ Şiirlerinin ahenkli ve estetik olması, "ağaç at" (tabut) "alçakda tura" (alçak gönüllü olma), "biti" (amel defteri) gibi eski Türkçe kelimelere yeni manalar kazandırması bu dili sanat dili haline getirdi.
Yol oldur ki doğrı vara göz oldur ki Hakk'ı göre
Er oldur alçakda tura yüceden bakan göz değül
Bilinmeyen kelimeler sözlüğü🔎
Alçakda tura: Alçak gönüllü olma.
➡ Yunus Emre, yaşadığı devirde halkın dilini en işlek ve akıcı şekilde kullanan şairdir. Türkçenin bir edebiyat dili olduğunu, büyük cevher barındırdığını gösterir.
➡ Yunus Emre'nin şiirlerinde tasavvufi nitelikli Arapça ve Farsça kelimeler de görülür. Fakat bu sözcükler Türkçenin söyleyiş özelliklerine uydurulmuştu. Bundan dolayı da okuyucuya ağır gelmez.
Yunus Emre'ye ne gam aşık melamet bed-nam
Küfrüm imana şol dem anda degişüp geldüm
Bilinmeyen kelimeler sözlüğü🔎
Melamet: Giyim kuşam, zikir, âyin gibi yerleşmiş âdet ve törenlere önem vermeyip nefsi devamlı yermeyi, kınamayı, böylece halkın iltifâtından uzaklaşarak Hakk'a yaklaşmayı esas alan anlayış
Bed-nam: Adı kötüye çıkmış olan, şöhreti kötü olan
➡ Yunus Emre, az sözle çok şey ifade eden şairdir. Öyle ki onun kaleme aldığı bir beyit hakkında sayfalarca açıklama yazılabilir. Hak dostu Yunus Emre, anlatmak istediği duyguyu sade ve fakat bir o kadar da derin işler. Örnek olarak şu dizeleri gösterebiliriz.
Çıktım erik dalına, anda yedim üzümü
Bostan ıssı kakıyup, der ne yersin kozumu
Bilinmeyen kelimeler sözlüğü🔎
Bostan issi: Bahçe sahibi
Kakımak: Öfkelenmek
➡ İsmail Hakkı Bursevi, Niyazi Mısri gibi pek çok önemli isim, bu dizelerin satır aralarında yer alan düşünceleri açıklamıştır.
Dizelerde geçen kelimeleri İsmail Hakkı Bursevi, Niyazi Mısri nasıl yorumlamış bakalım: 👇
Niyazi Mısri'ye göre erik şeriat, İsmail Hakkı Bursevi göre ise zâhirî amellerdir.
Üzüm Niyazi Mısri'ye göre tarikat, Bursevi'ye göre ise bâtınî amellerdir.
Koz (ceviz) Niyazi Mısri'ye göre hakikat, Bursevi'ye göre dört mertebedir.
Bostân ıssı (sahibi) Niyazi Mısri'ye göre Mürşid-i kâmil, Bursevi'ye göre irşâd ehlidir.