Arama

Sevdanın kendine özgü diliyle Edip Cansever

Dizelerinde 'düşüncenin şiiri'ni işleyen Edip Cansever, bugün 90 yaşında. Henüz on altı yaşında şiir yazmaya başlayan Cansever, şiirin "yapılan bir şey" olduğunu söyler. Cemal Süreya göre 'fazla şiirden ölen' İkinci Yeni akımının öncülerinden, çağının şairi Edip Cansever'in şiirlerini sizler için derledik.

  • 1
  • 17
KAYBOLA
KAYBOLA

Sana her zaman söylüyorum senin yüzünde gülmek var

Bakınca bir yaşama ordusu çıkıyor aydınlığa

Bir çiçek geliyorsun yer altı çevresinden

Bir kartal gidiyorsun çıplağın ayaklarla

Şimdi bir pembeyi kovuşturuyor

Omzundan yukarıya üç polis

Deli ediyor onları saçlarında

Bir karanfil çok

Bir karanfil azala.

En saklı yerlerinden en güzelliğin çıkıyor

Ansızın doğan hayvanlar gibi güzel

Bakınca bir şiir canlıyorum dünyaya

Yapılan bir şeydir şiir, yuvarlak, kırmızı, geniş

En genişi en kırmızısı o ezilmişler katında

Şimdi bir gizliyi kovuşturuyor

Gözlerinden içeriye üç polis

Deli ediyor onları mısralarımda

Bir karanfil az

Bir karanfil çoğala çoğala.

Bilmem mi ellerin vardır, umuttan yuvarlar çizerler

Bakılan bir şeydir el, boşluğu dengede tutan

Bir uzantıdır işte umutla insan arası

Bir yönüdür ne belli, görmekle anlaşılan

Geceden gün yapılan o sevişme yakınlığında

Şimdi bir sevdayı izliyor

Uluslararası üç polis

Deli ediyor onları sonsuzda

Çok isimli bir çay

Çok yuvarlak bir masa.

Sanki bir tarih içindeyiz, günaydın minyatürler!

Üç köle uzanık bir dünyayı imzalayaraktan

Ansızın dört köşe, ansızın ehram

En duymalı yerlerinde bir sessizlik

Güneşin çok parladığı bir arka

Başları dünyadan dışarıya sarkıyor

Bozgunda çiçekler örneği duyulmaz bağırtılarla

Şimdi bir tarih sürdürüyor

Şimdi bir tarih sürdürüyor

Yüzünun gizlerinde üç polis

Deli ediyor onları Mısır'da

Bir insan az

Bir insan inana.

Duymakla atların çıngıraklarından duyduğunu

Bir ateş akımını dağda

En korkulu çağ bu, onu altımızdaki şehirlerden çıkarıyoruz

Küflü ev süsleri, geyik durmalı bir hayvan

Bizi bakmaya zorluyorlar ayrıca

Şimdi bir aydınlığı durduruyor

Beyazlar giyinmiş üç polis

Deli ediyor onları boşlukta

Bir pencere az

Bir pencere kaybola kaybola.

  • 2
  • 17
İÇİNDEN DOĞRU SEVDİM SENİ
İÇİNDEN DOĞRU SEVDİM SENİ

İçinden doğru sevdim seni

Bakışlarından doğru sevdim de

Ağzındaki ıslaklığın buğusundan

Sesini yapan sözcüklerden sevdim bir de

Beni sevdiğin gibi sevdim seni

Kar bırakılmış karanlığından.

Yerleştir bu sevdayı her yerine

Yüzünde ter olan su damlacıklarının

Kaynağına yerleştir

Her zaman saklamadığın, acısızlığın son durağına

Gül taşıyan cocuğuna yerleştir

Ve omuzlarına daracık omuzlarına

Üşümüş gibisin de sanki azıcık öne taşırdığın

Tam oraya işte, uçsuz bucaksız bir düzlükten

Bir papatya tarlasıyla ayrılmış göğüslerine yerleştir

Ve esmerliğine bir de, eski bir yangının izlerinin renginde

Saçlarının yana düşüşüne, onları bölen ikiliğe

Alnından başlayan ve ayak bileklerinde duran

Yani senin olmayan, seni bir boşluk gibi saran hüzne Yerleştir onu bir kentin parça parça aklında tuttuğun

Kar taneleri gibi uçuşan

Ve her gün biraz daha hafifleyen semtlerine

Yerleştir bu sevdayı her yerine.

Ekledim ben tattığım her şeyi denizlere

Bildiğim ne varsa onlar da hep denizlerden

Sen de bir deniz gibi yerleştir onu istersen

Sevdayı

Ve köpüklendir

Ve yaşlandır ki işte kederi anlamasın

Ama dur, her deniz yaşlıdır zaten

Öğrenmez ama öğretir mutluluğu

Bizim sevdamız da öyledir, iyi şiirler gibi

Biraz da herkes içindir. Ve gelinciğin ikinci tadına benzemeli

Var eden kendini birincisinden

Yani bir sevdayı sevgiye dönüştüren.

Ben şimdi bir yabancı gibi gülümseyen

Tanımadığın bir ülke gibi

İçinde yaşamadığın bir zaman gibi

Tam kendisi gibi mutluluğun

Beni bekliyorsun

Ve onu bekliyorsun beni beklerken.

  • 3
  • 17
SEVDA BİR ATEŞ BULDU SENDE
SEVDA BİR ATEŞ BULDU SENDE

Sevda bir ateş buldu sende, eğilip öptü seni

Artık kimse denizi bilmiyor.

Dirseklerini masaya koyuşundan belli

Gelip geçen bir günü bitirmek istemediğini

Sevda bir umut buldu sende.

Ey bir yolcu listesinde bir ölüyü arayan

Artık kimse gözlerini bilmiyor.

Şunu imzala

Bir mektup, bir telgraf alındısı değil

Unutulmuş bir sevdadır kapını çalan

Ve sevimsiz bir terlik gibi duran odan

Kimse artık bir şey giymek istemiyor.

Sonra bir pencereden kendine

Ay ışığı gibi vuran sen

Ne sana ne başkasına benziyor.

Ve işte bir dip balığı su boşluğunda

Çırparaktan yüzgeçlerini

Hiç kimseye uymayan bir mevsim öneriyor

  • 4
  • 17
SENİ GÜNLERE BÖLDÜM
SENİ GÜNLERE BÖLDÜM

Seni günlere böldüm, seni aylara

Daha yıllara, yüzyıllara böleceğim

Ve her zaman söyleyeceğim ki beni anla

Böyle eskitilmiş de olsa bu kalbi

Minesi çatlamış bir diş gibi durduracağım karşısında.

Şiirler söylenir, şiirler biter

Biz bu sevdayı neresine sakladıktı sen ona bak da

Kahverengi avuçlarına mı gözlerinin

Tam oradan mı kahverengi yağan bir aydınlığa.

Bütün günler yenileşir her bekleyişte

Ve bütün dünler, bütün geçmişler

Kapını açarsın ki bir de, hiç kimseler yok

Çaresiz, benim sana gelişim de hep böyle.

Dün akşama doğru turuncu bir bulut geçti

Sonra bütün bulutlar hep birden geçti

Anılar, anılar, belki hepsi bir kelime

  • 5
  • 17
GÜL KOKUYORSUN
GÜL KOKUYORSUN

gül kokuyorsun bir de

amansız, acımasız kokuyorsun

gittikçe daha keskin kokuyorsun, daha yoğun

dayanılmaz bir şey oluyorsun, biliyorsun

hırçın hırçın, pembe pembe

öfkeli öfkeli gül

gül kokuyorsun nefes nefese.

gül kokuyorsun, amansız kokuyorsun

ve acı ve yiğit ve nasıl gerekiyorsa öyle

sen koktukça düşümde görüyorum onu

düşümde, yani her yerde

yüzü sararmış, titriyor dudakları

şakakları ter içinde

tam alnının altında masmavi iki ateş

iki su

iki deniz bazen

bazen iki damla yaz yağmuru

mermerini emerek dağlarının

şiirler söylüyor gene

ölümünden bu yana yazdığı şiirler

kızaraktan birtakım şiirlere

büyük sular büyük gemileri sever çünkü

ve odur ki büyüklük

şiir insanın içinden dopdolu bir hayat gibi geçerse

o zaman ölünce de şiirler yazar insan

ölünce de yazdıklarını okutur elbet

ve senin böyle amansız gül koktuğun gibi

yaşamanın her bir yerinde.

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN