Gabriel Garcia Marquez'in hayatını ve yazarlığını geliştiren 13 kitap
Gabriel Garcia Marquez bizi, gerçekle hayalin girdabına sokup, Latin Amerika edebiyatının atmosferi ile büyüledi. Hiç bitmesin dediğimiz öykülerin başkahramanı yaptı. Peki, Marquez'in "Yüzyıllık Yalnızlık" isimli eserini, 18 ay boyunca bir odaya kapanarak yazdığını biliyor muydunuz? Sizler için, büyülü gerçekçiliğin ustası Marquez'in röportajlarından derlediğimiz, hayatını ve yazarlığını geliştiren 13 kitabı derledik.
Pulitzer ve Nobel Edebiyat Ödülü'nü kazanan John Steinbeck'in çağımızın toplumsal ve insani meselelerini ustalıkla resmettiği eserleri modern dünya edebiyatının başyapıtları arasında yer alır. Steinbeck romanlarında yalın ve keskin bir gerçeklik sunarken yine de her seferinde çarpıcı bir öykü ile çıkar okurunun karşısına. Tarihin bir kesitindeki dramı insani ayrıntıları kaçırmadan sergilerken, "tozpembe olmayan gerçekçi bir umudun" türküsünü dillendirir. Bu nedenle eserleri edebi değerleri kadar güncelliklerini de hiç yitirmemiştir.
Fareler ve İnsanlar, birbirine zıt karakterdeki iki mevsimlik tarım işçisinin, zeki George Milton ve onun güçlü kuvvetli ama akli dengesi bozuk yoldaşı Lennie Small'un öyküsünü anlatır. Küçük bir toprak satın alıp insanca bir hayat yaşamanın hayalini kuran bu ikilinin öyküsünde dostluk ve dayanışma duygusu önemli bir yer tutar. Steinbeck bu destansı romanında insanın insanla ilişkisini anlatmakla kalmaz insanın doğayla ve toplumla kurduğu ilişkileri de konu eder. Kitabın ismine ilham veren Robert Burns şiirindeki gibi; "En iyi planları farelerin ve insanların / Sıkça ters gider..."
Kitabı incelemek ve satın almak için tıklayınız…
"Virginia Woolf adını ilk kez, 'Yaşlı Beyefendi Faulker,' gibi, 'Yaşlı Hanımefendi Woof,' dediğinde duydum. Benim şaşkınlığım, hezeyan noktasına gelecek kadar ilham verdi ona. Bana favorilerim diye gösterdiği bir yığın kitabı aldı ve benim avuçlarıma koydu. 'Aptal olma,' dedi, 'bunların hepsini al, tümünü okumayı bitirdiğinde nerede olursa ol gelir alırız.' Benim için o kitaplar öyle inanılmaz bir hazineydi ki, saklayabileceğim ufacık bir deliğim bile olmadığı için onları riske atmaya cesaret edemedim. Sonunda bana, onu tüm kalbimle öğreneceğime olan keskin bir beklentiyle, Virgina Woolf'un Mrs. Dalloway'inin İspanyolca çevirisini verdi. Eve, sanki dünyayı keşfetmiş bir insan gibi gittim."
Virginia Woolf'un, yakın arkadaşı yazar Vita Sackville-West için yazdığı Orlando, eğlenceli, fantastik bir 'sahte biyografi' gibidir. Canı istediğinde bukalemun gibi biçim, daha doğrusu kimlik değiştiren tarihi bir karakterdir Orlando... Delikanlılığında Kraliçe'nin arkadaşı olur, İngiltere Kralı tarafından İstanbul'a büyükelçi olarak gönderilir; Çingenelerin arasında da yaşar, saraylarda da; edebiyat sevdalısı, melankolik bir şairdir; çeşitli kimliklerde çıkar karşımıza Orlando ve değişken ruh halleriyle, yaptıklarıyla hep şaşırtır.
Viktorya Dönemi değerlerini eleştiren ve öz güven, hakikat, kimlik, kişinin toplumdaki yeri, edebiyat gibi konulara şiirsel bir üslupla dokunan Woolf'un kendi deyişiyle Orlando, yazarlık yaşamında tasasız bir tatil; kafaları karıştırıyor, ne yana döneceği belli olmuyor işte bu yüzden de keyifli.
Kitabı incelemek ve satın almak için tıklayınız…
John Steinbeck'in tartışmasız en büyük eseri olan ve ona Pulitzer ödülünü kazandıran Gazap Üzümleri, 1939'da ilk kez yayınlandığında şok etkisi yaratmış ve büyük tartışmalara yol açmıştı. Tüm dünyayı etkileyen "Büyük Buhran" döneminde, tarımın kapitalistleşmesi ve krizler yüzünden yoksullaşan ve mülksüzleşen yığınların ayakta kalma mücadelesinin anlatıldığı bu destansı romanda Steinbeck, açlık, sefalet ve zorbalık yüzünden evlerini terk edip yollara düşmek zorunda kalan binlerce işçi ailesinden birine odaklanıyor. Boşa çıkan umutların, hüzne dönüşen sevinçlerin arasında insanlığın direncini ve onurunu çarpıcı bir dille anlatan, kapitalizmi iliklerine kadar eleştiren Gazap Üzümleri, 20. yüzyılın en önemli eserlerinden biridir.
Kitabı incelemek ve satın almak için tıklayınız…
Aldous Huxley, dünya edebiyatında "düşünce edebiyatı" denen türün başlatıcılarındandır. Huxley, koyunların tiroid guddelerinden Kızılderililerin totemlerine, fosforun yeryüzünden eksilmesinden Mozart müziğinin en ince ayrıntılarına kadar birçok konuda bilgi sahibi bir yazardır.
Böyle bir yazarın romanlarında, düşüncenin, romanın öteki ögelerinden daha ağır basacağı besbellidir. Huxley'nin yarattığı kişiler, kendi görüşlerinin ya da düşüncelerinin birer sözcüsü gibidir çoğu zaman. O, bir elinde neşter, bir elinde not defteri, bir yandan yarattığı kişiler üzerinde ustaca ameliyatlar yaparken, bir yandan da bilimsel bir titizlikle notlar tutar. Bu arada yazarın büyük gözlem ve alay gücü de gözden kaçacak gibi değildir. Ses Sese Karşı'da, bir müzik parçasında çeşitli ezgilerin kaynaşması gibi birbiriyle kaynaşan çeşitli kişiler, çeşitli durumlar, çeşitli görüşler yer alır. Huxley'nin belki de en ünlü romanı olan Ses Sese Karşı'nın gerçek yeniliği, geleneksel romanlar gibi bir ya da iki kişi üstüne değil, birbirleriyle yakından veya uzaktan ilgisi ve her biri romancının gözünde aşağı yukarı aynı öneme sahip on beş-yirmi kişi üzerine kurulmuş olmasıdır.
Bu kişilerin çoğu, can sıkıntısı içinde, neye inanacaklarını ve kendilerine hangi değerlere göre bir yön seçeceklerini bilmedikleri için bocalayıp duran, umudunu yitirmiş orta ya da üst sınıf aydınlarıdır. Ses Sese Karşı, düşünsel çerçevesi ve gözlem derinliğiyle, dünya edebiyatındaki toplumsal panorama romanlarının en ünlü ve önemli örneklerinden biridir.
Kitabı incelemek ve satın almak için tıklayınız…
"Bir daha hiçbir zaman eskisi gibi huzurla uyuyamadım. [Kitap] daha ilk cümlesiyle hayatıma yepyeni bir yön verdi, ki bugün bile, dünya edebiyatının en büyük yapı taşlarından: 'Gregor Samsa bir sabah bunaltıcı düşlerden uyandığında, kendini yatağında dev bir böceğe dönüşmüş olarak buldu.' [O zaman anladım] Gerçekleri göstermek şart değildi: bir şeyin doğru olması için yazarın yazmış olması yeterliydi, yeteneğinin gücünden ve sesinin otoritesinden başka bir kanıta gerek yoktu. Yeni baştan Şehrazad'dı, onun her şeyin mümkün olduğu bin yıllık dünyasında değil ancak, her şeyin çoktan kaybolmuş olduğu başka bir onarılamaz dünyada. Dönüşüm'ü okumayı bitirdiğimde, o yabancı cennetin içinde yaşamak için karşı konulamaz bir arzu duyuyordum."
İlk kez 1915'te "Die Weissen Blaetter" adlı aylık dergide yayımlanan Dönüşüm, Kafka'nın en uzun ve en tanınmış öyküsüdür ve yayımlanmasının üzerinden neredeyse bir asır geçmesine rağmen hâlâ tüm dünyada en çok okunan kitaplar arasındadır.
17 Ekim 1912'de Felice Bauer'e gönderdiği mektupta Kafka Amerika romanı üzerinde çalıştığını, ilerleyemediğini görünce sıkıldığını ve yataktan kalkamaz hale geldiğini, bu nedenle bir öykü yazarak ara vermek istediğini yazar. Dönüşüm işte böyle ortaya çıkar.
Kumaş pazarlamacısı olan Gregor Samsa'nın uykusundan kocaman bir böceğe dönüşerek uyanmasıyla başlayan Dönüşüm, giderek gerçeklikle kurmacanın sınırlarını zorlayan müthiş bir anlatıma dönüşür.
Kitabı incelemek ve satın almak için tıklayınız…