Edebiyatın derinliklerine nam salmış roman kahramanları
Roman, asırlar boyunca en çok ilgi gören, üzerinde konuşulup, tartışılan ve fikir üretilen; bunun yanı sıra birey-toplum etkileşiminin en yoğun biçimde yaşandığı bir yazınsal türdür. Okuyucu zaman zaman roman kahramanlarıyla etkileşimini had safhaya çıkarır ve kendisiyle özdeşleştirir. Sizler için edebiyatın derinliklerine nam salmış, her okuyucunun kendinden bir iz göreceği roman kahramanlarından birkaçını derledik.
Raskolnikov, Dostoyevski'nin en ünlü eserlerinden Suç ve Ceza romanının başkarakteridir. Çarlık Rusya'sında geçen olayda, Rodion Hukuk Fakültesini ekonomik sebeplerle terk etmiş bir gençtir. Psikolojik sorunlar yaşamaktadır ve işlediği cinayet sonrası ruhsal problemleri daha da artar. İnsanlarda türlü türlü duygular uyandırır ve bir kere tanışıldıktan sonra kendisini asla unutturmaz. Kitap boyunca düşündükleriyle insana sürekli bir şeyleri sorgulatmasıyla meşhurdur.
Kitabı incelemek ve satın almak için tıklayın.
Holden Caulfield, toplumla uyuşamayan on altı yaşındaki bir gençtir. Holden aslında anti-kahramandır. Pasif, korkak, çekingen, yalancı, güvensiz, başarısız… Holden Caulfield'ın dışındaki bütün karakterler ise gerçekte çok sahte ve samimiyetsiz oldukları halde toplumla uyumlu, toplumun moral değerlerini içselleştirmiş ve sosyal hayatta tutunan insan tipleridir. Holden, bu toplumla uyumlu fakat soysuzlaşmış insan tipleriyle karşılaştıkça ve onların moral değerlerinin alçaltıcılığını gördükçe toplumdan iyice uzaklaşıp kendi kabuğuna çekilmek ister.
J.D. Salinger'in tek romanı "Çavdar Tarlasında Çocuklar – The Cather in the Rye" (1951), ergenlik döneminde olan on yedi yaşındaki bir gencin bocalama evresi ve hayata adaptasyon sürecini anlatılır. Sallinger, ilk ve tek romanında kısaca diğer hikâyelerinde yer alacak olan aileden, bir çocuğun kendi çocukluğuna duyduğu özlemden ve bireysel yalnızlıktan bahseder.
Holden, okuldan atılmış bir gençtir. Noel öncesi New York'da geçen birkaç avare gününü, yaşadığı çelişkileri, insanlara ve hayatı kavrama çabası, insanlarda gördüğü yapaylıktan tiksinmesini anlatıcı ağzından verir. Holden'in iç dünyası ile dış dünyadaki yaşadığı çelişkiler üzerinden roman kurgulanmış. Holden'in özünde şeffaflık, kendi olma ve masumiyet vardır ama yaşamda mücadelede tam tersi bir davranış kalıbına tanık olur, iki kutup arasında kendine yol çizmeye çalışan bir ergenin kıvranışına, kendi yaşamıyla toplum yaşamı arasındaki çelişkiye dikkat çekilir.
Kitabı incelemek ve satın almak için tıklayın.
Albert Camus'nün "Yabancı" adlı kitabının hiçbir şeyi iplemeyen başkahramanı. Onun için idam edilmekle, idam kararının verildiği mahkeme salonunun çok sıcak olması arasında hiçbir fark yok.
Ağızlara sakız olmuş "Issız bir adaya düşsen yanına alacağın 3 şey nedir?" sorusundan tutun da televizyonlarda reklamlara konu edilmesine kadar pek çok yolla bilincimizde yer etmiş bir serüvendir Robinson Crusoe. Defoe'nun romanının esin kaynağı ada sürgünü, Juan Fernandez adasında 4 yıl tek başına yaşamış olan İskoç denizci Selkrik'in öyküsü sayılmaktadır. 1712'de Selkrik'in başından geçenleri, onu bu ıssız adadan kurtaran Kaptan Woodes Rogers, Dünya Çevresinde Gemiyle Bir Yolculuk kitabında anlatır. Selkrik, kaptan ile arasındaki bir anlaşmazlık sonucu o ıssız adaya bırakılmıştır. Selkrik ile Crusoe'nunki arasındaki benzerlik belirgindir. Ama bir diğer görüşe göre Daniel Defoe'ya ilham kaynağı olanı İbn Tufeyl'in Hayy Bin Yakzan adlı eseridir.
Kitabı incelemek ve satın almak için tıklayın.
Franz Kafka'nın "Dönüşüm" adlı başyapıtının ana karakteri. Çıkar dünyasındaki yalnızlığı ve ezikliğini böceğe dönüşümüyle ifade eden karizmatik, bunun yanı sıra ruhundaki mutsuzluğu, zavallılığı, ezilmişliği gözle görülür hale getirmek için böceğe dönüşmekte bir beis görmeyen karakter.