Arama

Cesur ve İsyankar Bir Nida: Süleyman Nazif

Mehmet Akif'in yakın arkadaşı, Cemil Meriç'in hayranlık duyduğu, Servet-i Fünun'un unutulmuş sesi Süleyman Nazif... Sanatın ve edebiyatın kıymetini bilerek yetiştişmiş; edebiyat ve ilim meclislerinde bulunmuş olan Nazif, yazdığı yazı yüzünden sürgüne gönderilse bile gittiği her yerde kalemini bilemiş, Türk yurduna ve Türk varlığına karşı olan herkese haddini bildirmiştir. Verdiği sözü tutmak için ölümü pahasına yollara düşen bu cesur nidanın bugün ölüm yıl dönümü... Süleyman Nazif hakkında Cemil Meriç, Ahmet Haşim,Orhan Seyfi Orhon gibi isimlerin hatıralarını sizler için derledik.

  • 2
  • 10
Yakup Kadri'nin Gözünden Süleyman Nazif
Yakup Kadri’nin Gözünden Süleyman Nazif

🔸Yakup Kadri'nin Süleyman Nazif ile ilk karşılaştığı ve tanıştığı anlar hayli ilgi çekicidir. Süleyman Nazif'i detaylıca tasvir eden usta yazar, bu heybetli ve samimi adama saygıyla karışık bir merak belki de biraz hayranlık duyar.

"Arkadaşım bana bunları söyleyerek Moda'nın dar sokaklarından birinde iki katlı küçük bir evin önünde durdu. Kapıyı çaldı. Mintanlı bir uşak bizi içeriye aldı ve üstadın bulunduğu odaya götürdü. Üstad, ufak bir masa başında, abajurlu bir gaz lambasının ışığında bir saz kalemle yazı yazıyordu. Bizi görünce cızır cızır işleyen kalemini mürekkep hokkasının içine bırakarak ayağa kalktı. Bu, uzunca boylu, geniş omuzlu, kapkara sakallı ve gözleri kor gibi parlayan yağız bir adamdı. Kılık kıyafeti bakımından ise tam manasıyla bir Osmanlı devlet adamının resmiliğini taşıyordu."

  • 3
  • 10
Yakup Kadri'nin Gözünden Süleyman Nazif
Yakup Kadri’nin Gözünden Süleyman Nazif

🔸Aynı tasvirin devamında Süleyman Nazif'in cana yakın hali dikkat çeker. Yakup Kadri şu sözlerle anlatır bu sahneyi:

"Fesi kaşlarının üstüne doğru eğik ve redingotunun düğmeleri yukarıdan aşağıya sımsıkı ilikliydi. Bu hali karşısında onunla elimi uzatarak mı yoksa kandilli bir temennah savurarak mı selamlaşacaktım, bilememiş, şaşırıp kalmıştım. Fakat, Süleyman Nazif Bey, hafifçe dışarıya fırlak iki ön dişini gösteren bir tebessümle gülümseyerek ellerimizi sıkıp tekrar yerine oturduktan ve bizimle bir meslektaş gibi konuşmaya başladıktan sonra her şey değişti; ortada yalnız, vakit vakit üzerimizde gezdirdiği dik bakışlarının dokunaklı tesirinden başka bir şey kalmadı."

"Öldürüp Evvel Onu Açlıktan..."

  • 4
  • 10
Yakup Kadri'nin Gözünden Süleyman Nazif
Yakup Kadri’nin Gözünden Süleyman Nazif

🔸Her haliyle şahsına münhasır bir karakter olan Süleyman Nazif'i, Asur Hükümdarı Buhtunnasır'a benzeten Yakup Kadri, Nazif'i nükte ve cinaslı konuşması ile hatırlar.

"Bu kuvvet, diyebilirim ki, onun keskin zekâsından olduğu kadar fizik özelliklerinden, bakışlarından, gülümseyişlerinden, susuşlarından da geliyordu ve nedendir bilmiyorum, onu, bu halleriyle 'Tanzimat Efendisi' kıyafetine rağmen, hayalimdeki Asur hükümdarı Buhtulnasr'a benzetiyordum."

"Sözleri 'nükteler ve 'cinaslarla doluydu ve hafif bir Diyarbakır şivesi bu sözlere baharatlı bir tat katıyordu. Hep o söylüyor ve biz dinliyorduk."

  • 5
  • 10
Yakup Kadri'nin Gözünden Süleyman Nazif
Yakup Kadri’nin Gözünden Süleyman Nazif

🔸Zaman zaman görüş ayrılıklarına düşüp başka gazete sütunlarından kalem kavgalarına girişseler de Yakup Kadri'nin Süleyman Nazif'in edebi kişiliği hakkındaki görüşleri bu isyankar nidanın edebi serüvenini özetler niteliktedir.

"Süleyman Nazif'in nesri bizi ta ruhumuzun derinliklerinden kavrar ve her cümlesi birer vecize gibi zihnimize oyulur. Bunun için değil midir ki, gerek günlük gazete yazıları gerek hitabe ve mektup şeklinde yayınlanmış o nesirlerin bir çok parçalar, nice yıllar sonra, bizim gibi meşrutiyet devri genç okurlarının hala ezberindedir ve 31 Mart denilince ilk hatırımıza gelen onun 'Mizan' gazetesi sahibi Murat Bey'e yazdığı 'açık mektup'tur, Balkan harbi denilince, o milli felaket günlerinin en yanık sesini Mihiritad'ın Tacı başlıklı makalesinde tekrar duyar gibi oluruz. Kara Bir Gün yazısıyla Pierre Loti töreninde söylediği hitabe ise, aradan kırk beş yıl geçmiş olmasına rağmen, daha dün okuyup dinlemişiz gibi bizi heyecanlandırır."

Edebiyatın Türk ve Batılı eksenindeki kalem kavgaları

  • 6
  • 10
Cemil Meriç'in Gözünden Süleyman Nazif
Cemil Meriç’in Gözünden Süleyman Nazif

🔸Cemil Meriç Jurnal'de Süleyman Nazif'ten bahsederken edebiyat okurlarına ve aydınlara sitemkâr ve kızgındır. Süleyman Nazif'in doğru anlaşılmadığını, yeterince okunmadığını onu yalnızca nüktedan haliyle andıklarını ve bu düşüncedeki bir güruha Süleyman Nazif'i anlatmanın beyhude olduğunu düşünür.

"Zavallı Nazif! Türk nesrine haysiyet ve asalet kazandırmak için ruhunun bütün melekelerini seferber eden o gümrah kalemden zamanımızın cavalacoz zekalarına kalan tek miras üç beş nükteden ibaret. Nazif'i anlatmak.. kime ve niçin?

Ağabeyinin mezar taşını Nazifane bir tuğra ile damgalayan Faik Ali,

"Şimşek mürekkep olmalıdır, yıldırım kalem
Tahrir için kitabe-i seng-i mezarını" diye inlemişti.

O yanardağ 5 Ocak 1927'de intifa'larına son vermiş. O coşkun umman elli dört yıldır ölü bir deniz. 5 Ocak 1927'den beri Türk nesri en büyük, en uğultulu sesini kaybetmiş bulunuyor."

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN