Cahit Zarifoğlu Sözleri: Anlamlı, En Güzel Cahit Zarifoğlu Şiirleri ve Alıntıları
Edebiyatımızın en içe dönük ama kapsayıcı şiirlerini kaleme alan Cahit Zarifoğlu, sanat anlayışı ile kendisinden sonra gelen kuşakları etkiledi. İmgeler ve sözcüklerin gücünden faydalanmayı iyi bilen Zarifoğlu ayrıca dergicilk yönü ile Müslüman çizginin öne çıkan isimlerinden oldu. Bu sebeplerden dolayı Cahit Zarifoğlu sözleri ve Cahit Zarifoğlu şiirleri edebiyatımız için önemli bir noktada durur. Sizler için Cahit Zarifoğlu'nun en güzel, en manalı ve düşünsel sözlerini, alıntılarını ve şiirlerini derledik.
Önceki Resimler için Tıklayınız
💠
ARZUHAL
Çiledinmi
Dünya tutar inilemen
Ne saltanatı dünya pahada
Ne kalbi altın mezarı şöhret
Yer şahit
Alevli hüzünlerdin mevla için
Ne altın yıllar verdin hep
Dirilsin diyordun ve yöneliyordu binlerle
Kapkara parlak ışıklı ve ışıtan göz
Kıvırcık utangaç ve uçurumlardan güvenlere götüren
Ve yalın
Henüz gelmiş gibi kınından
Ve altın yıllar verdiğin hep
Ve ağır ağır çeviriyordun
O dalgın ve ağır yüzünü devrin
Yuya yuya o güzel Elçiye
Ne altın yıllar verdiğin hep
Biriki bronz kişi konabilseydi önüne
Ve ne altın yıllar daha çiledin
Artık yalnız değil adımların
Şimdi daha iri doğuyor sabahları
Horantası bir hayli arttı güneşin
Kişinin güzelliği ağa ustalarına göre güzeldir
senin köylü olayım
o uzak iklimleri erişilmez beldeye
bakabilemezdik senin götürmen olmasa
şu küçücük kalbte
(yaman halimiz helal ettiremezsek)
nice hakkın yüklü.
Cahit Zarifoğlu
💠
AŞKA DAİR
Öyle sofralar gördüm ki
İnsan kasları vardı tabaklarda
O eğik gövdeler önünde yalnızlık
Herşeyi birbirinden uzağa çarpıyordu
Bir kadın
Bir erkek
Gizlice soluyordu
Bir erkek av arkadaşından
Av durgunluğu gibi gösterip saklıyarak
Kamışlıktaki sazların arasından
Ilık ve yapışkan fısıltıları
Ayırarak alarak
Urgan gibi bedenine doluyordu
Herşeye benzeyebilirken o
Hiçbirşey benzemezken ona
O ünlü borazan
Başlarsa saçlarımızın diplerinden
Üfürmeye. - Yırtıcı bir hayvan
Kimliği yapışır yakamıza
Bir erkek mi o
Göle yatmış bir güneş demetinde
O mor ışında
Bir köpek ölüsü gibi yatan
Hızla kayan
Yoksa bir yaban ördeği gölgesi mi.
Cahit Zarifoğlu
💠
AYLAK GÖZ
Erkenden aşındırır aşkını
Odaların köşelerine zamansız oturur
Duyarsa bir çocuğun
Oyundan çağrıldığını
Başının her seferinde döndüğü kumarı
Gönlünü bir tarzla kurularken kazanır
Anlarsa yenilen bir kadının
Darda kaldığını
Kendi kendine ardaşak kaçağı
Arada bir bakınır ne yaptığına
Süresiz kapılır tablolara yangelir
Ve oturdu mu bir masaya
Hakkını verir çay içmenin
Bu adam kitapların uçlarına
Çizilmiş itilmiş resim
Korkmadan yaşar tebessüm gösterir
Ağır başıyla nöbet alır
Dağdan kaçar şehri çevirir
Ve bırakır gönlünü bir tazı sıçramasına
Erkenden aşındırır aşkını
Anlamaz bir kadının
Süresiz kapılıp yangeldiği tablolara
Severek tebessüm attığını
Ağır başıyla kopar dağdan
Nöbet alır şehri devirir.
Cahit Zarifoğlu
💠
BABA
Sendin,
Doğduğum gün
Bana ezan okuyan.
Boyun kocaman,
Kolların güçlü,
Bir hamlede kaldırıyorsun
Üçümüzü.
Her sabah gidersin
Ekmeğimiz için.
Her akşam,
Yorgun
Ama yüzün güleç,
Dönüşün bir düğün.
Biraz büyüsem,
Şöyle diyeceğim:
Yoo baba,
Bu sabah bende sıra,
Sen otur evde,
Annemle
Dinlen.
Ben
Koşacağım sokakları,
Rızkımız için.
Akşam,
Elimde kocaman
Bir somun,
Sevineceksin,
Kimbilir nasıl..
Yoo,
Teşekkür etme.
Dedim ya,
Sıra bende...
Cahit Zarifoğlu
💠
BU İZLENİM ASIRLIK
Kim bilebilir
Evler nerelerden geçer hangi düzlükler
Ay doğarken kararır
Gezdin çarşı pazar
Şurada bir dolunay
Seç al
Bir sıra gümüş bilezik
Küçük küçük halkalar
Genç bir kız durdu şavkında
Hülya dolu bakışlar
Ve bir çocuk birkaç ihtiyar
Bir çeşme tasından
Aynı teselliden paylaştılar
Ömür doyumlarla ballanmış yine
Toprakla çevrilmiş ayaklar
Bir kamyon geçiyor
Ah ve inleme dolu
Işıldıyor bir an
Şehre bakan bir köylü ağzı
Altın kaplama bir diş ve ölesiye
Şaşkın çok derin suskunluğu
Kim bilebilir
Hangi rüzgâra eğildi
Kıvrımını çoktan almış bu yaman ezgi
Dolandın
Büyük camilerin avlusunu
Ağaçlar gözünden kaçırıyor türbeleri
Başını eğmiş saklanır gibi
Mezar taşları.
Cahit Zarifoğlu