Beyaz adamın gaddarlığına ayna tutan yazar
Colson Whitehead, romanlarında Amerika'nın yani "rüya" ülkesinin geçmişine uzanıyor ve okura uzun zaman terk etmeyecek ilham verici bir mücadele öyküsü anlatıyor. Peki, anlatımlarının yanı sıra olayların tarihine değinen ünlü yazar, fantastik ve bilim kurgu türlerindeki kitaplara verilen Arthur C. Clarke Ödülü'nü nasıl kazandı? Sizler için, Amerika'nın günahlarına ayna tutan Whitehead hakkında bilinmeyenleri ve merak edilenleri derledik.
Colson Whitehead New York'ta doğdu. Eleştirmenlik yaptı, popüler kültür konularında The New York Times, New York Magazine ve Harper's gibi gazete ve dergilerde yazdı, televizyon programları hazırladı. Süreli yayınlarda çıkan yazılarıyla Whiting Ödülü'ne layık görüldü.
Colson Whitehead, ilk romanı "Asansör"le New Voices Ödülü'nü aldı ve PEN/Hemingway Ödülüne aday gösterildi. İkinci romanı "John Henry Days"le the Ansisfield-Wolf Kitap Ödülü'nü kazandı ve Pulitzer Ödülü finalistleri arasında yer aldı.
Kuzey Amerika'ya, 1600'lerin başından beri köle olarak getirilmeye başlanan siyahilerin yüzyıllardır süren özgürlük mücadelelerinin farklı şekillerde günümüze kadar ulaşmıştır. Siyasal ve tarihsel gelişmelere ek olarak edebi alanda da siyahiler kendilerine özgün üslup ile beyazların fazla değinmediği konuları işleyerek, köleliğin Amerikan edebiyatı içinde yer bulmasını sağlamışlardır.
Yazar Colson Whitehead, ülkenin prestijli kurumlarından biri olan Amerikan Ulusal Kitap Vakfı'nın en iyi kurgu kitap ödülünü alırken yaptığı konuşmasında Başkan Donald Trump'ı hedef almıştır:
"Burada içeride mutluyuz; dışarısı bir cehennem çukurunun çorak bölgesi olan Trump ülkesidir. Herkese nazik olun, sanat yapın ve güce karşı savaşın."