Ünlü mutasavvıf şair Niyâzî-i Mısrî sürgün yıllarında nasıl vefat etti?
"Derman arardım derdime, derdim bana derman imiş" mısralarıyla tanıdığımız Niyazi-i Mısri, yaşadığı dönemden günümüze kadar gerek tasavvufun gerekse edebiyatımızın en önemli isimlerinden biri oldu. Zorlu bir yaşam geçiren Mısri, defalarca sürgün edildi. Peki, sürgünde birçok işkenceye maruz bırakılan şairin ölüm sebebi neydi? Limni Adası'nda yer alan türbesi günümüzde ne durumda? İşte ünlü mutasavvıf şair Niyazi-i Mısri'nin hayatı, görüşleri ve edebi kişiliğine dair en ilgi çekici ayrıntılar…
Önceki Resimler için Tıklayınız
📌Niyâzî-i Mısrî, Yunus Emre tarzı tasavvufi nazım türleri geleneğinin en başarılı temsilcilerinden biridir.
📌Vahdet i vücut varlık birliği, aşk, ahlak, yaratılış, eşyanın hakikati, varlığın tekâmülü, insanın hakikati şiirinin ana temalarını oluşturmuştur.
✅Niyâzî-i Mısrî edebiyatımızda şiirlerine en çok şerh yazılan sâirlerden biridir. Niyâzî-i Mısrî'nin şiirleri, on yedi kişi tarafından şerh edilmiştir. Şerhlerinin bu kadar çok olması O'nun çok okunduğunun, çok sevildiğinin ve tesirinin genişliğinin delili sayılabilir.
✅Niyazi-i Mısrî'nin kendisi de Yunus Emre'nin bazı şiirlerini şerh etmiştir.
İçine düşen Allah aşkıyla diyar diyar gezip ilim tahsil eden ve geriye çok sayıda şiirler bırakan Mısrî'nin bu şiirlerinden yaklaşık 250 tanesi ilahi olarak bestelenmiştir.
📌İki yüz şiirden oluşan divanı, dört Arapça eseri, mecmuaları, on üç risalesi, iki şerhi, Yusuf Sûresi ve Tekasür Sûresi tefsiri başlıca bilinen eserleridir.
📌Niyazi-i Mısrî'nin Türkçe ve Arapça manzum ve mensur 10 ciltten fazla eseri bulunmaktadır.
✅Risâletü't-Tevhîd
✅Şerh-i Esmâ-i Hüsnâ
✅Sure-i Yûsuf Tefsiri
✅Es'ile ve Ecvibe-i Mutassavvıfâne
✅Şerh-i Nutk-ı Yûnus Emre
✅Risâle-i Eşrât-ı Saat
✅Tahirnâme
✅Risâle-i Haseneyn
✅Divân-ı İlâhiyât Mektubât
✅Risâle-i Hızriye
✅Fâtiha Tefsiri
✅Risâle-i Hilye-i Hz. Hüseyn
✅Sure-i Nur Tefsiri
✅Risâle-i Belgrat
✅Risâle-i Vahdet-i Vücud
✅Risâle-i Devriye
✅Mevâidü'l-İrfân
"Derman arardım derdime derdim bana derman imiş
Burhan sorardım aslıma aslım bana burhan imiş
Sağ u solu gözler idim dost yüzünü görsem deyu
Ben taşrada arar idim ol can içinde can imiş
Öyle sanırdım ayriyem,dost gayridir ben gayriyem
Benden görüp işideni bildim ki ol canan imiş
Savm u salat u haccile sanma biter zahid işin
İnsan-ı Kamil olmağa lazım olan irfan imiş
Kanden gelir yolun senin ya kande varır menzilin
Nerden gelip gittiğini anlamayan hayvan imiş
Mürşid gerektir bildire Hakkı sana hakkel-yakin
Mürşidi olmayanların bildikleri güman imiş
İşit Niyazi'nin sözün bir nesne örtmez Hak yüzün
Hak'tan ayan bir nesne yok gözsüzlere pünhan imiş"
📌"Derman Aradım Derdime" Mısri'nin en sevilen şiirlerindendir. Şiir aynı zamanda bestelenmiş ve çağlar boyunca dilden dile dolaşmıştır. Bu şiirin arka planında büyük bir tasavvufi felsefe yatmaktadır.
✅"Derman arardım derdime derdim bana derman imiş
Burhan sorardım aslıma aslım bana burhan imiş"
Şair, şiirin ilk dizesinde dert kavramıyla başlar. Dert zahiren sıkıntı çekmektir. Burada sözü edilen maddi bir hastalık değil, manevi bir derttir. Bizim dışımızda gelişen bir durum olmadığı için de bu derdin devasını başka kaynaklardan değil yine kendi içimizde aramamız gerekir. Bu derdin kaynağı Hakkın tecellilerini bulabileceğimiz ruhumuzdur.
Şair aslından bir delil istediğini, bu delilin ise yine kendi varlığı olduğunu apaçık beyan etmiştir. Bu sebeple aşk derdinin çözümünü başka yerlerde aramak, aslımızdan uzaklaşmamıza sebebiyet verir.
✅"Sağ u solu gözler idim dost yüzünü görsem deyu
Ben taşrada arar idim ol can içinde can imiş"
Kullar, Allah'ı zahiri unsurla görebileceklerini düşünmüştür. Oysa bilmezler ki bu şekilde Mevla'yı bulamazlar. Bu boşuna çabalamaktan başka bir şey değildir. Derdin dermanı içimizde olduğu gibi, asıl can da kalbimizin ve ruhumuzun tam içindedir.
✅"Öyle sanırdım ayriyem,dost gayridir ben gayriyem
Benden görüp işideni bildim ki ol canan imiş"
Mısri burada tasavvufun vahdet anlayışını açığa çıkarmıştır. Mısri önceden bütün unsurların çokluk içinde olduğunu düşünürken tasavvuf aracılığıyla hepsinin varlık denizinde tek bir katre olduğuna şahitlik etmiştir. Böylece tevhid zevki ile meşgul olan kullar, dosttan farklı olmadığının bilincine varabilir.
✅"Savm u salat u haccile sanma biter zahid işin
İnsan-ı kamil olmağa lazım olan irfan imiş"
Niyazi Mısri bu dizesinde klasik edebiyatta sıklıkla karşımıza çıkan dinin yalnızca dış yüzeyinde kalıp asıl derinliğine nüfuz edemeyen, ibadetleri ne için yaptığının farkında olmadan yalnızca cehennem korkusuyla Allah'a yönelen zahid tipini eleştirmektedir. Nitekim insanı kamil, yani olgun insan olmak için gerekenler, zahidin yaptığı yüzeysel ibadetler değil, hakiki bir irfan ve kültürdür. Mısri dizelerinde ibadetleri küçümseyip kesinlike yok saymaz, yalnızca Hakk'a ulaşmak için bu ibadetlerin yeterli olmayacağından bahseder.
✅"Kanden gelir yolun senin ya kande varır menzilin
Nerden gelip gittiğini anlamayan hayvan imiş"
Şair burada kulun dünyadaki amacından, nereden gelip, nereye gideceğinin bilincinde olması gerektiğinden bahseder. İlahi sırra vakıf olamayan kimse, bu dünyaya neden geldiğinin bilincinde olmazsa, tek derdi yemek, içmek ve hayatta kalmak olan hayvandan bir farkı da kalmaz. Bu sebeple insan, menzilini yani varış noktasını iyi bilmeli ve bu varış noktasına göre de hayatını şekillendirmelidir.
✅"Mürşid gerektir bildire Hakkı sana hakkel-yakin
Mürşidi olmayanların bildikleri güman imiş"
Mısri bu dizelerinde, Allah'ı yakinen bilmek, O'nu hakkıyla tanımak tasavvuf yolculuğunu tamamlayabilmek adına bir mürşidin gerekli olduğundan bahseder. Mısri'ye göre kul mürşidini bulursa hakikatin sırlarına da erişebilir.
✅"İşit Niyazi'nin sözün bir nesne örtmez Hak yüzün
Hak'tan ayan bir nesne yok gözsüzlere pünhan imiş"
Niyazi Mısri son olarak kendi sözlerinin işitilmesini talep ediyor. Zira şair, hiçbir şeyin Allah'ın varlığını perdeleyemediğini, Hakk'tan ayrı hiçbir nesnenin olmadığını dile getiriyor. Bunu görmek içinse şairin dediği gibi, tevhid irfanına vakıf olabilmek esas şart. Çünkü görmeyi bilmeyen insanlara Allah'ın sırları gizli, tevhid ehline işe aşikardır...