Arama

Nazım Hikmet kimdir? Nazım Hikmet Ran hakkında bilgiler...

Şair, yazar Nazım Hikmet, hayatının büyük bir bölümünü hapis ve sürgünde geçirdi. 1913'te ilk şiiri Feryad- ı Vatan'ı kaleme aldı. CHP sürgüne gönderdiği Nazım Hikmet'e, sağlığında dilekçe hakkı bile tanımadı. Hikmet'e iade-i itibar ve tekrar Türk vatandaşlığı, 2009'da AK Parti hükümeti tarafından verildi. Ölüm yıl dönümünde Nazım Hikmet'in hayatına dair bilgileri derledik.

"Biz kuşlara emanet ettik yüreğimizi
Kendi vicdanında özgür
Kendi gökyüzünde göçebe
Kendi vatanında sürgün"

1917'de ise Nişantaşı Lisesi'nden mezun oldu. Usta şair, Ran soyadını sonradan aldı. 1913'te ilk şiiri Feryad- ı Vatan'ı 11 yaşında kaleme alan Nazım Hikmet, 1921 yılında Milli Mücadele'ye katılmak üzere Anadolu'ya geçti ve Bolu'da öğretmenlik yaptı. 1924'te ilk şiir kitabı, "28 Kanunisani" yayımlandı. Aynı yıl Türkiye'ye döndü.

"Ben bir insan,
ben bir Türk şairi Nazım Hikmet
ben tepeden tırnağa insan
tepeden tırnağa kavga, hasret ve ümitten ibaret...
Mevlevî dervişi olan dedesi Mehmet"

Nazım Paşa'nın etkisiyle şiirler yazmaya başlayan usta kalem, denizciler için yazdığı "Bir Bahriyelinin Ağzından" şiirinden etkilenen Bahriye Nazırı Cemal Paşa'nın desteğiyle 1917'de Heybeliada Bahriye Mektebi'ne girdi. 1919'daki mezuniyetinin ardından aynı yıl Hamidiye Kruvazörü'ne stajyer bahriye subayı olarak atandı. Ran, 1920'de geçirdiği bir hastalık sebebiyle sağlık kurulu kararıyla askerlikten çıkarıldı.

Bu süreçte edebiyatla ilgisini koparmayan Ran'ın "Hala Servilerde Ağlıyorlar mı?" şiiri, Yahya Kemal'in düzeltmesiyle 1918'de Yeni Mecmua'da yayımlandı. Ran, yazdığı şiirleri büyük hayranlık duyduğu Yahya Kemal'e gösterip, eleştirilerini aldı. İlk dönemlerde adı hececi şairlerle anılan Ran, 1920'de Alemdar gazetesinin açtığı yarışmada birincilik ödülünü kazandı.

"Nasıl etmeli de ağlayabilmeli
farkına bile varmadan?
Nasıl etmeli de ağlayabilmeli
ayıpsız,
aşikare,
yağmur misali?"

Nazım Hikmet Ran, İstanbul'un işgal altında olduğu günlerde, vatan sevgisini yansıtan coşkulu şiirler yazdı. Usta şair, Batum'da gördüğü Rusça bir şiirin şeklinden etkilenerek serbest şiire ilgi duymaya başladı.

"Sisli bir sabahtı henüz
Etrafı bürümüştü bir duman
Uzaktan geldi bir ses ah aman aman!
Sen bu feryâd-ı vatanı dinle işit
Dinle de vicdanına öyle hükmet
Vatanın parçalanmış bağrı
Bekliyor senden ümit."

Serbest ölçüde Türk şiirinin ilk örneklerini verirken, bir makalesinde şunları kaleme almıştı:

"Kafiyeli, vezinli şiir yazılmaz diyenler de kafiyesiz, vezinsiz şiir yazılmaz diyenler de dar kafalıdır. Şiir öyle de yazılır, böyle de. Ben şimdi bütün şekillerden yararlanıyorum. Halk edebiyatı vezninde de yazıyorum, kafiyeli de yazıyorum. Tersini de yapıyorum. En sade konuşma diliyle kafiyesiz, vezinsiz şiir de yazıyorum. Sevdadan da barıştan da inkılaptan da hayattan da ölümden de sevinçten de kederden de umuttan da umutsuzluktan da söz ediyorum. İnsana has her şeyin şiirime de has olmasını istiyorum. İstiyorum ki okuyucum bende bütün duygularının ifadesini bulabilsin."

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN