Kürdilihicazkar makamını bulan bestekar Hacı Arif Bey
19. yüzyılın en önemli klasik Türk müziği bestekarlarından biri olan Hacı Arif Bey, "Kürdilihicazkar" makamı ile "Müsemmen" usulünü bulan isimdir. Yalnızca sanatıyla değil aynı zamanda farklı yaşantısıyla da dikkat çeken Hacı Arif Bey, uzun yıllar boyunca, Osmanlı'da Türk musikisi öğretimi vermek amacıyla kurulan Muzıka-yi Hümayun'da hocalık yaptı ve pek çok eserini hocalığı esnasından başından geçen ilginç olaylar neticesinde oluşturdu. Peki, Türk musikisi tarihinin sayılı hanendeleri arasında sayılan bestekar Hacı Arif Bey kimdi? II. Abdülhamid'in hakkında verdiği hüküm neydi? İşte, hayatı ve eserlerine dair çarpıcı ayrıntılarla Hacı Arif Bey...
Önceki Resimler için Tıklayınız
Hacı Ârif Bey hiçbir sazı çalmasını, hatta nota yazısını dahi öğrenmediği halde bestekârlık dehası ile zamanının mûsikişinasları önemli bir yere sahip olmuştu. Hamâmîzâde İsmâil Dede'den sonra XIX. yüzyılın en büyük bestekârı ve özellikle şarkı formunda Türk mûsikisinin en önde gelen sanatkârı kabul edilmiştir. Şarkılarının çoğunun güftesi Mehmed Sâdi Bey'e ait olan Ârif Bey oldukça üretken bir sanatkârdır. Süratle beste yaptığı, hatta bir gecede sekiz şarkı bestelediği söylenir. Sultan Abdülaziz'in verdiği bir güfteye yedi ayrı makamda beste yapması da bu alandaki gücünün en büyük delilidir.
Hacı Ârif Bey, aynı zamanda Türk mûsikisi tarihinin sayılı hânendeleri arasında yer alır. Sesinin güzelliği, üstün mûsiki kabiliyeti ve sanat anlayışı ile birleşince başarısı dillere destan olmuştur. Okuyuşundaki güzel tavrı hocası Hâşim Bey'den aldığı söylenir.
Hacı Ârif Bey, terkip ettiği kürdîli-hicazkâr makamı ve düzenlediği müsemmen usulüyle mûsiki nazariyatı sahasında da söz sahibi olduğunu ortaya koydu. Ayrıca Mecmûa-i Ârifî adlı bir de güfte mecmuası tertip etmiştir. Kendisine ait güftelerin de yer aldığı bu kitapta ellinin üzerinde makamdan 1000'den fazla eserin güftesini toplamıştır.
Hacı Ârif Bey, Türk mûsikisinde "neo-klasik" ve "romantik" denilen sanat akımının kurucusudur. Kendisinden önce neo-klasik tarzda III. Selim, Hamâmîzâde İsmâil Dede, Şâkir Ağa gibi bestekârlar şarkı bestelemişse de Hacı Ârif Bey bu alanda çığır açmıştır. Ritim çeşitliliği, melodi renkliliği ve zenginliğiyle dikkati çeken şarkı bestekârlığındaki üstün seviyesiyle Hacı Ârif Bey bu formun gerçek anlamdaki öncüsü kabul edilmiştir.
Aynı zamanda şiirle de uğraşan ve bir kısım bestelerinin güftesini bizzat yazmış olan Ârif Bey, 1000'i aşkın şarkı ile 100'den fazla ilâhi ve diğer formlarda eser bestelemiş, ancak bunlardan yaklaşık üçte ikisi notasızlık yüzünden unutulmuştur.
Bir tespite göre günümüze ulaşan eserleri kırk dört makamdan meydana gelmiştir. Bunlar arasında en çok nihâvend, kürdîli-hicazkâr, hicaz, sûzinak, karcığar, uşşak, hicazkâr, muhayyer, hüzzam, rast, sabâ, ısfahan ve hüseynî makamlarının tercih edildiği görülmektedir.