Dünyanın ilk siyahi pilotu: Arap Ahmet
Havacılık tarihinde özel bir yere sahip Arap Ahmet, dünyanın ilk siyahi pilotu. 19'uncu yüzyılda köle tacirleri tarafından İstanbul'a getirilerek satılan adı bilinmeyen bir kadının torunu olan Arap Ahmet, denizci olmayı hayal ediyordu. Tam da o yıl, Wright Kardeşler ilk uçuş denemelerini yapmışlar ve dünyada popülaritesi gün geçtikçe artan yeni bir merak uyandırmışlardı. Osmanlı ordusunun ilk pilotlarından biri olan Arap Ahmet, dünya havacılık tarihinde ilk siyahi pilot oluşuyla ve Birinci Dünya Savaşı'nda direnişe verdiği destekle tarihimizde özel bir yere sahip. Peki, Arap Ahmet kimdir?
Önceki Resimler için Tıklayınız
Tam üç gün sonra, Birinci Dünya Savaşı başladı. Arap Ahmet'in de hocası olan Tayyare Mektebi'nin Müdürü De Goys, kendi ülkesinde savaşa katılmak üzere Fransa'ya döndü. Yeni müdür Yüzbaşı Serno, doğal olarak bir Alman'dı.
O geldiğinde, artık Osmanlılar da savaşa Almanya'nın müttefiki olarak katılmışlardı. Ahmet Ali'nin küçük erkek kardeşi Ali, Çanakkale savaşlarında şehit oldu. O ise Ayastefanos'ta uçuş eğitimini sürdürdü.
11 Kasım 1916'da bir hava müfettişi, başkumandanlığa bir yazı yazarak "Bahri tayyareci çarkçı mülazım-ı evvel Ahmet Ali Efendi'nin, tayyarecilik konusundaki sınavlarını başarıyla tamamladığını, künyesinin tayyareci olarak düzeltilmesi" gerektiğini bildirdi. Ahmet Ali Efendi, gerçi Kara Tayyare İstasyonu'ndaki sınavlarını vermişti ama "bahri tayyareci" olmak için bir deniz tayyaresiyle uçmuş olması gerekiyordu.
Ahmet Ali 14 Şubat 1917'de yüzbaşı oldu, 18 Aralık 1917'de Berlin'e gönderilerek eğitim uçuşlarını tamamladı ve Temmuz 1918'de geri döndü, İzmir Bahri Tayyare Bölüğü'ne atandığında artık Türkler açısından Birinci Dünya Savaşı'nın bitmesine birkaç ay kalmıştı.
1920'de geçici olarak merkeze atandı. Yunan savaş gemilerinin Akdeniz ve Karadeniz'de karakollar kurduğu, geçen gemileri kontrol ettiği ve bazılarına da el koyduğu dönemdi. Birinci Dünya Savaşı'ndan kalan Haliç'teki bazı uçakları Anadolu'ya kaçırma planı gündeme geldi.
Anadolu'daki direnişe destek için Konya Tayyare İstasyonu'nda çalışmalar sürüyordu. Ahmet Ali de gönüllü olarak Konya'daki bu istasyonda görev yaptı. Bir süre sonra, direniş hareketini destekleyerek Konya'ya gittiği için maaşı kesildi. Hakkında kanuni işlem uygulanması için yazışmalar yapıldı. Bu arada kaçırılan 5 uçaktan 3'ü Amasra Deniz Tayyare İstasyonu'na gönderilmişti.
Pilotlara ihtiyaç vardı. 1922'de Amasra'ya gönderilen pilotlar arasında Ahmet Ali de bulunuyordu. Görevleri, İstanbul Boğazı çıkışından itibaren Batı Karadeniz'deki düşman gemilerini takip etmek, raporlamak, deniz harekâtını korumaktı. Savaş sona erdiğinde, Konya'dan yürütülen havacılık faaliyetlerini ve bütün malzemeleri tek elde toplama kararı alındı ve İzmir Güzelyalı'da bir tayyare bölüğü kuruldu. Bu bölüğe 1924'te Ahmet Ali de atandı. Görevini İzmir'de sürdürmeye devam etti. 1928'de Hava Müsteşarlığı'na atandı.
Bahri Tayyare Madalyası'yla ödüllendirildi. Ordu arşivlerinde onunla ilgili bilgiler, burada sona eriyor. Ailenin kendi tarihinde bir de saat hikâyesi var. Sonradan 'Çelikten' soyadını alan, 1949'da emekli olan, 1969'da ölen Ahmet Ali Bey, dünya havacılık tarihinde özel bir yere sahip.
Ahmet Ali'nin sadece kendisi değil, iki oğlu, kız kardeşinin eşi ve yeğeni de pilot oldu. Bir aile mesleği olan havacılığı, ailenin reisliğini genç yaşta üstlenen "Arap Ahmet"in etkisiyle seçtiler. Babası öldüğünde 6 yaşında olan Ahmet Ali, ailenin en büyük çocuğuydu. Onun asker ve pilot oluşu, bütün ailenin yolunu belirledi. Savaş sırasında Prevezeli göçmen Hatice Hanım'la evlenen Ahmet Ali'nin beş çocuğu dünyaya geldi. Hepsi iyi eğitim gördüler.
Oğulları Muammer ve Yılmaz Çelikten babaları gibi havacı oldu. Muammer Bey, Hava Kuvvetleri'nden astsubay emeklisi olarak THY'de pilotluk yaptı. Şu anda hayatta olan en küçük oğlu Yılmaz ise, havacı astsubay olarak emekli oldu.
Ailedeki tek pilotlar onlar değildi. Kız kardeşi Saniye'nin eşi İsmail de deniz pilotu olarak görev yaptı ve 1930'da uçağı düşünce şehit oldu. Onun oğlu Muzaffer Ali babası öldüğünde 9 yaşındaydı. Ahmet Ali, yeğenine bir çeşit babalık yaptı; hatta soyadı kanunu çıktığında yeğeni dayısının soyadını (Çelikten) aldı. 1939'da Türk Hava Kuşu'na başvurarak dayısıyla aynı yolu izlemesinde şaşılacak bir şey yoktu. İkinci Dünya Savaşı'nda Şubat 1941'de Hava Okulu'nu bitirdi ve uçuş öğretmeni oldu.