Arama

10 maddede müzik dehası Hammamizade ve miras bıraktığı eserler...

On dokuzuncu yüzyılın en büyük bestekârı Hammamizade İsmail Dede Efendi, hayatı boyunca 500'den fazla esere imza attı. "Araban Kürdi, Hicaz Buselik" birçok makamı da ilk kez kendisi seslendirdi. Türk müziğinin geleneksel formunu korumasının yanı sıra kendinden öncekilerin gösteremediği yeniliklerle eserlerini süsledi. Gelin, 10 maddede müzik dehası Hammamizade'nin hayatına ve miras bıraktığı eserlere daha yakından bakalım...

📌 İlk musiki dersini, sesini bir merasimde dinleyip beğenen Anadolu Kesedarı Uncuzâde Mehmed Emin Efendi'den aldı. 7 yıl boyunca talebesi oldu.

📌Dede Efendi henüz okurken, yüzlerce esere imza attı. Bir süre sonra hocası Mehmet Emin Efendi'nin aracılığıyla Maliye Nezareti Baş Muhasebe Kaleminde "katip muavini" olarak çalıştı.

📌 Yenikapı Mevlevîhânesi'ne düzenli olarak giderek Ali Nutkî Dede ile kardeşi Abdülbâki Nâsır Dede ve devrin ileri gelen diğer musikişinaslarından faydalandı. Ney üflemeyi de burada Abdülbâki Nâsır Dede'den öğrendi.

📌 Mevlevihaneyi bir okul gibi görerek 7 yıl boyunca giderek kendini geliştirdi. Ali Nutki Dede ile bir öğretmen-öğrenci ilişkisinden ziyade baba-oğul gibiydi.

📌 Kısa bir süre sonra babasını kaybetti. Bu arada babasının işlettiği hamamı sattı. Sonraki yıllarda memuriyetinden istifa ederek 3 Haziran 1798'de Mevlevi dergahında çileye girdi. Dede Efendi, 29 Temmuz 1798'de de sema meşkini bitirdi.

📌Çilesi sırasında bestelediği ve ilk eseri olduğu sanılan buselik makamında semai usulündeki "Zülfündedir benim baht-ı siyahım" güfteli şarkısı, İstanbul'un müzikle ilgili çevrelerinde büyük ilgi topladı.

"Zülfündedir benim baht-ı siyahım
Sende kaldı gece, gündüz nigâhım
İncitirmiş seni meğerki ahım
Seni sevdim odur benim günahım

Aşkını saklarım gönlümde nihan
Gizlice gizlice ağlarım heman
El gibi cefadan söylemem figan
Seni sevdim odur benim günahım

Müptelayım senin ahu gözüne
Bakıp bakıp ah ederim yüzüne
Anladım uymuşsun eller sözüne
Seni sevdim odur benim günahım"

Makam: Buselik
Bestekar: Dede Efendi
Güftekar: Keçecizade İzzet Molla
Usül: Ağır Aksak Semai

📌 Bu eser dönemin sultanı olan III. Selim'in de ilgisini çekti. Padişah Hammamizade'yi saraya çağırarak bir kez de kendisinden dinledi besteyi.

🔹

📌 İsmail Dede Efendi, III. Selim'in huzurunda eserini icra ettikten sonra, sarayda fasıllara katıldı. Sultanın kendisiyle ilgilenip hanendeleri arasına almak istemesi üzerine Dede Efendi'nin 1001 günlük çile süresinin son yılı Nutki Dede tarafından bağışlandı. 1799 yılında 9 aylık bir çileyle "Dede" unvanını alan usta bestekar, 21 yaşındayken rütbe sahibi bir Mevlevi oldu.

📌 Dedeler arasına katıldıktan sonra usta bestekâr, Yenikapı Mevlevihanesi'nde kendisine ayrılan hücreye yerleşti ve artık ünü bütün İstanbul'a yayıldı. "Mukabele" günleri Dede Efendi'nin hücresi, ondan yararlanmak isteyen müzik meraklılarının uğrağı oldu.

📌 Dede Efendi bu sıralarda "Ey çeşm-i ahu hicr ile tenhalara saldın beni" dizesiyle başlayan "Hicaz Nakış" da büyük yankı uyandırdı.

"Ey çeşm-i âhû hicr ile tenhâlara saldın beni
Çün nâfe bağrım hûn edip sahrâlara saldın beni
Ey kamet-i serv-ü semen, salınmada ellerle sen
Haşrolamam dedikçe ben ferdâlara saldın beni"

Bestekâr: Dede Efendi
Güftekar: Mehmet Riyazi Efendi
Makam: Hicaz
Usul: Ağır Düyek

https://www.instagram.com/p/Bsag0qkgztW/

📌 Yeniden saraya çağrılan Dede Efendi, bundan sonra haftada iki gün, padişah huzurunda düzenlenen küme fasıllarına hanende olarak katılmaya başladı. Saraya dahil olan Dede Efendi, Enderun'da da hocalık yapmaya başladı.

📌Sarayda kendisine gösterilen iltifata "Müştâk-ı cemâlin gece gündüz dil-i şeydâ" mısraıyla başlayan sûzinak bestesiyle teşekkür etti.

"Müştâk-i cemâlin gece gündüz dil-i şeydâ
Etdi nigeh-i 'âtıfetin bendeni ihyâ'
Mesrûr ede hak zât-ı kerem-kârını dâ'im
Ed'iye-i hayrın dil ü cânımda hüveydâ"

Klasik Türk müziğinin vazgeçilmez makamları

📌 İsmail Dede Efendi, 1802'de saraydan Nazlıfer Hanım'la evlendi. Bu evliliğinden iki oğlu, 3 kızı oldu. 1804 yılında büyük sevgiyle bağlandığı hocası Ali Nutki Dede'yi, bir yıl sonra üç yaşındaki oğlunu, 1808 yılında annesini, 1810 yılında da diğer oğlunu kaybetti. Dede Efendi, bayati makamındaki, "Bir gonca femin yaresi vardır ciğerimde" dizesiyle başlayan bestesinde büyük oğlunun ölümünden duyduğu acıyı dile getirdi. Mersiye olarak adlandırılan bu eserle ilk kez Türk müziğinde kişisel bir konu işlenmiş oldu.

"Bir gonca-femin yâresi vardır ciğerimde
Âteş dökülürse yeridir âh-ı serimde
Her lâhza hayâli duruyor didelerimde
Takdire nedir çâre bu varmış kaderimde"

Bestekâr: Dede Efendi
Güftekâr: Dede Efendi
Makam: Isfahan
Usul: Aksak

🔹

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN