Arama

Mescid-i Aksa'nın son Osmanlı askeri: Iğdırlı Onbaşı Hasan

Bugün sizlere anlatacağımız hatıra 1972 yılından. Ömrünü Kudüs’e vakfeden bir askerin, Iğdırlı Onbaşı Hasan’ın yarım asra yakın onurlu nöbetini aktaracağız. Bu hatıra, Kudüs’ü sonuna kadar neden savunduğumuzun bir özetidir aslında. "Eski Defterler"in yeni bölümü ile karşınızdayız.

Mescid-i Aksa’nın son Osmanlı askeri: Iğdırlı Onbaşı Hasan
Yayınlanma Tarihi: 25.6.2021 17:16:27 Güncelleme Tarihi: 28.05.2022 16:24
IĞDIRLI ONBAŞI HASAN KİMDİR?

🔸Mescid-i Aksa'nın gölgesinde, iki metreye yakın boylu, yamalı asker kıyafetleri içerisinde ama bir o kadar da vakur, yaşlı bir adam görülürdü her gün. Osmanlı'nın Kudüs'ten çekilmek zorunda kaldığı 9 Aralık 1917 tarihinden beri oradaydı. O günden beri nöbetini asla bırakmadı Iğdırlı Onbaşı Hasan…

🔸 Kendisi, şehirden en son ayrılan birliğin, yaşanabilecek yağmalamaların önüne geçmek için ardında bıraktığı 53 Osmanlı askerinden biriydi. Aradan yarım asra yakın zaman geçse de görev yerini terk etmemiş, orada beklemişti.

🔸Onun hikâyesini ilk kez, İlhan Bardakçı'dan öğrendik. 1972 yılında Mescid-i Aksa'yı ziyaret eden merhum gazeteci yazar, Onbaşı Hasan ile Mescid-i Aksa'nın merdivenleri başında karşılaşır. "Güneşin altında dikilen bu adamın" kim olduğunu merak eder. Yanındaki rehbere sorduğunda ise kendisinin de tanımadığını ama her gün oraya gelip akşama kadar beklediğini, kimseyle de konuşmadığını söyler.

🔸 Kısa bir tereddütten sonra Bardakçı, Onbaşı Hasan ile konuşmaya karar verir. 'Selamün aleyküm baba.' der. Selamlaşmanın ardından yaşlı asker kendini tanıtır:

"Ben, Osmanlı ordusu, Yirminci Kolordu, Otuz Altıncı Tabur, Sekizinci Bölük, On Birinci Ağır Makineli Tüfek Takımı Komutanı Onbaşı Hasan'ım. Ben Iğdırlı Onbaşı Hasan'ım. Bizim bölük Cihan Harbi'nde Kanal Cephesi'nden İngiliz'e saldırdı. Cânım ordu Kanal'da yenildi. Artık geri çekilmek elzem idi. Ecdat yadigârı topraklar bir bir elden gidiyordu. İngiliz, sonra Kudüs'e dayandı, şehri işgal etti. Biz de Kudüs'te artçı bölük olarak bırakıldık. Bizim artçı bölük elli üç neferdi.

Mütarekeden sonra ordunun terhis edildiği haberi geldi. Başımızda kolağamız vardı. 'Aslanlarım, devletimiz müşkül vaziyettedir. Şanlı ordumuzu terhis ediyorlar, beni İstanbul'a çağırıyorlar. Gitmem gerek, gitmezsem mütareke emrini çiğnemiş, emre itaatsizlik etmiş olurum. İçinizden isteyen memleketine avdet edebilir, ama beni dinlerseniz sizden tek isteğim var: Kudüs bize Sultan Selim Han Hazretleri'nin yadigârıdır. Siz burada nöbeti sürdürün. Sonra halk 'Osmanlı da gitti, bundan sonra bizim halimiz nice olur!' demesin. Fahri Kâinat Efendimiz'in ilk kıblesini Osmanlı da terk ederse gâvura bayramdır. Siz, İslam'ın şerefini, Osmanlı'nın şanını ayaklar altına aldırmayın.' dedi.

Bölüğümüz Kudüs'te kaldı. Sonra upuzun yıllar bir anda bitiverdi. Bölükteki kardeşler teker teker Cenab-ı Hakk'ın rahmetine kavuştu. Düşman değil de yıllar biçti geçti bizi. Bir ben kaldım buralarda. Bir ben, koca Kudüs'te bir Onbaşı Hasan."

🔸Alnından akan ter, gözyaşına karışıyor, kırış kırış olmuş yüzünde kendi yol bulup akıyordu. Konuşmaya devam ederken gazeteci İlhan Bardakçı'ya bir emanet bıraktı:

"Anadolu'ya vardığında yolun Tokat sancağına düşerse Mescid-i Aksa'ya beni nöbetçi bırakıp burayı bana emanet eden kolağam Mustafa Kumandanımın yanına git. Ellerinden benim için öp ve de ki:

'Kudüs'ü bekleyen 11. Makineli Takım Komutanı Iğdırlı Onbaşı Hasan, o günden bu yana bıraktığın yerde nöbetinin başındadır. Nöbetini terk etmedi, tekmili tamamdır hayır dualarınızı beklemektedir kumandanım.'

Instagram üzerinden videomuzu izlemek ve bizi takip etmek için tıklayın

🔸 Yazar Türkiye'ye döndüğünde Tokat'a gider fakat komutanın vefat ettiği haberini alır. Aradan yıllar geçip de takvimler 1982'i gösterdiğinde bir telgraf gelir.

"Mescid-i Aksa'yı bekleyen son Osmanlı askeri bugün öldü."

🔸 Aksa'daki son Osmanlı askeri Onbaşı Hasan'ı görme fırsatı bulan kişilerden biri de Kudüs Yüksek İslami Heyeti Başkanı ve Mescid-i Aksa Hatibi Şeyh Sabri'ydi. O, son Osmanlı askerinin nöbetini şöyle anlattı:

"Onbaşı Hasan'ın kalbi Mescid-i Aksa ile atıyordu. 1982'deki vefatına kadar sabah mescide ilk giren o olur, yatsı namazından sonra da yine mescitten en son o ayrılırdı. Kimseyle pek muhatap olmak istemeyen kendi halinde bir görünümü vardı. Osmanlı Devleti'nin Birinci Dünya Savaşını kaybetmesinden ve akabinde Kudüs'ün başına gelenlerden büyük bir üzüntü duyduğu her halinden anlaşılıyordu. Son derece mütevazı, hatta yamalı bir kıyafet giyerdi"

🔸 Bu hatıra, terör devleti İsrail'in işgalindeki Kudüs'ü sonuna kadar neden savunduğumuzun bir özetidir. O yüzden diyoruz ki Kudüs Filistin'indir, Kudüs İslam'ındır.

Görüş ve düşünceleriniz yorum yazmayı unutmayın. Bir sonraki videoda görüşmek üzere.

🎥 "ESKİ DEFTERLER"İN DİĞER VİDEOLARINI BURADAN İZLEYEBİLİRSİNİZ 👇

Osmanlı'nın ihtişamlı Ramazan geleneği: Kadir Alayları

Osmanlı'nın yardım eli: Zimem Defteri geleneği

Zahide'm türküsünün hüzünlü hikayesi

Onbeşlilerin hazin öyküsü

Monna Rosa şiirinin arkasındaki gizem

Cemil Meriç, gözlerini nasıl kaybetti?

Necip Fazıl'ın ilk pişmanlığı!

FİKRİYAT'IN DİĞER ÖZEL İÇERİKLERİNİ İZLEMEK İÇİN TIKLAYIN

Editör - Sunucu: Burcu Sandıkçı
Kamera - Kurgu: Ahmed Helal

_______________________________________

FİKRİYAT.COM SOSYAL MEDYADA!

Dijital medyanın tüm mecralarında yer alan Fikriyat.com sosyal medyada da aktif olarak faaliyet gösteriyor.

Fikriyat'ı aşağıdaki sosyal medya adreslerinden takip edebilirsiniz;

👉 TWITTER

👉 INSTAGRAM

👉 FACEBOOK

👉 Fikriyat.com mobil uygulamasını ise buradan indirebilirsiniz.

TÜM ÇALIŞMALAR YOUTUBE KANALIMIZDA!

Fikriyat.com sitesinde ve mobil uygulamasında yer alan tüm video içeriklerini eş zamanlı olarak da youtube kanalımız üzerinden izleyebilirsiniz.

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN