ÜNSÜZ YUMUŞAMASI
"p, ç, t, k" seslerinden biri ile biten Türkçe veya yabancı kelimelere ünlü ile başlayan ekler (yapım veya çekim eki) getirilince, kelime sonundaki sert ünsüz yumuşar ve "b, c, d, g, ğ"ye dönüşür. Hatta "g"nin "ğ"ye dönüştüğü de görülür:
"K" ünsüzü hemen hemen her zaman "ğ" ünsüzüne dönüşür. Bununla birlikte "g"ye dönüştüğü sözcükler de mevcuttur. Bu duruma genellikle son iki harfi sessiz olan sözcüklerde rastlanır:
çicek > çiçeği
ahenk > ahengi
kepenk > kepengin
ÖRNEKLER
Örnek: dolap – a > dolaba, çekiç – e > çekice, kanat – ı > kanadı, yemek – e > yemeğe
İSTİSNALAR
Yukarıdaki örneklerde sert sessizlerin yumuşadığı görülüyor. Ancak bu kural her sözcükte geçerli değil.
Örneğin; "Davranışları, doğruluğunun kanıtıdır." cümlesinde altı çizili sözdeki "t" sert ünsüzü iki ünlü arasında kaldığı halde yumuşamamıştır.
Hangi sözcükte bu yumuşamanın olacağı hangisinde olmayacağı, belli bir kurala bağlanamaz. Hatta tek heceli sözcüklerin çoğunda olmazken, bazılarında olabilir. Bunu sözcüğün günlük kullanımlarını dikkate alarak anlayabilirsiniz.
Örnek: tek – i > teki, çok – u > çoğu görüldüğü gibi birincide değişim olmadığı halde ikincide olmuştur.
Dilimize Arapçadan geçen ve son hecesindeki ünlünün uzun okunduğu kelimelerde ünsüz değişimi yapılmaz.
Örnek: "Sınavda hukuku seçecekmiş." cümlesindeki altı çizili söz buna örnektir.
Bazı sözcüklerde ise ses iki ünlü arasında kalmamasına rağmen yumuşar.
ÖRN: kalp – i > kalbi, art – ı > ardı, renk – i > rengi, harç – ı > harcı
Görüldüğü gibi iki ünlü arasında kalmadığı halde "p, ç, t, k" sert ünsüzleri yumuşamıştır. Bazı sözcüklerde ise bu seslerin yumuşamadığı görülür.
Örneğin; "Sonunda işler sarpa sardı." cümlesinde altı çizili sözcükte yumuşama olmamıştır.
Örneğin; "Zonguldak'a yerleştiklerini duydum." cümlesinde altı çizili sözdeki "k" sert sessizi yumuşamamış ancak biz onu okurken "Zonguldağa" diye okumalıyız.
ÖRN: ağaç>ağaca, çocuk>çocuğu, senet>senedin, dolap>dolabın, ekmek>ekmeği, kitap>kitabım, tüfek>tüfeği, diyalog>diyaloğu, almak>almağa…
– Bu daha çok sert ünsüzün iki ünlü arasında kalmasının sonucudur, ama kelime sonunda iki ünsüz bulunduğunda da yumuşama görülmektedir. Öyleyse bu yumuşama tamamen sert ünsüzden sonra gelen ünlüyle ilgilidir.
ÖRN: borç>borcum, kalp>kalbi, kurt>kurdun, denk>dengim, renk>rengi, kepenk>kepengi
– Sanat, millet, devlet, ahlâk, cumhuriyet, evrak, hukuk, sepet gibi bazı yabancı kelimelerde yumuşama olmaz:ahlâkım, merakımı, anketin, sanatı, millete, devletin, sürati, hakikatin, tazyiki, hukukun…
– Sert ünsüzle biten özel isimlerde meydana gelen yumuşama yazıda gösterilmez, telâffuzdan anlaşılır: Gemlik'e (okunuşu: gemliğe), Ahmet'i (okunuşu: ahmedi)…
-Yumuşama, tek heceli kelimelerde bazen görülse de genellikle yoktur:
ÖRN: ip-e, suç-u, et-e, ak-ı, at-a, ok-u, aç-ı, tok-a, alt-ında, birik-en, acık-an, lig-in, org-um, cep>ceb-i, kap>kab-ı, çok>çoğ-u, taç>tac-ı, yurt>yurd-u…
Sonuç olarak şunu söyleyebiliriz ki ünsüz sertleşmesi de yumuşaması da doğrudan doğruya Türkçenin telâffuzuyla ilgilidir. Bunlar sonradan kurallara bağlanmıştır. Eğer bir ünsüz yumuşatıldığında veya sertleştirildiğinde kulağa hoş geliyorsa olacak, hoş gelmiyorsa olmayacak demektir.