Arama

  • Anasayfa
  • Edebiyat
  • Maddeler ile öncü düşünür, üretken edebiyatçı Stefan Zweig

Maddeler ile öncü düşünür, üretken edebiyatçı Stefan Zweig

“Bütün yalnızlar gibi özgür ve bütün özgürler gibi yalnız…” Zweig, sürgün edildiği yalnızlığın her türlü acısını en ince ayrıntısına kadar hissederek, içinde yaşadığı sanrılı rüyanın sonunda ölümü seçti. Onu ölüme sürükleyen ise kendi dünyasının asla bir daha var olmayacağı düşüncesiydi. Hümanist, yazar, denemeci ve gazeteci olan Stefan Zweig hakkında önemli 15 bilgiyi derledik.

Maddeler ile öncü düşünür, üretken edebiyatçı Stefan Zweig
Yayınlanma Tarihi: 7.8.2018 00:00:00 Güncelleme Tarihi: 07.08.2018 17:48

1- HÜMANİST BİR DEHA

Avusturyalı yazar, tiyatro, biyografi ve romancı kimliği ile bilinen Stefan Zweig, 28 Kasım 1881 yılında Viyana'da doğdu.

"Sen, beni asla, asla tanımayan,

Bir su birikintisinin yanından geçercesine yanımdan geçip giden,

Bir taşa basarcasına üstümden geçen, hep,

Ama hep yoluna devam eden

Ve beni sonsuz bir bekleyiş içerisinde bırakan sen,

Kimsin ki benim için?

2- ÜST DÜZEY EĞİTİM

Edebiyat ile küçük yaşlarda tanışan Zweig, üst düzey eğitimler aldı. İngilizce, Latince, Yunanca, Fransızca gibi dilleri konuşabilen Zweig, lise çağlarında ise şiir yazmaya başladı. Alman şair Rilke'den etkilendi ve çalışmalarında onu örnek aldı. 18 yaşına geldiğinde, Viyana Üniversitesi Felsefe ve Edebiyat Bilimleri Fakültesi'ne girdi.

"İnsan sabahtan akşama kadar bir şey olmasını bekler ve hiçbir şey olmaz. Bekleyip durur insan. Hiçbir şey olmaz. İnsan bekler, bekler, bekler, şakakları zonklayana dek düşünür, düşünür, düşünür. Hiçbir şey olmaz. İnsan yalnız kalır. Yalnız. Yalnız.''

3- ÜÇ BÜYÜK USTA: BALZAC, DİCKENS, DOSTOYEVSKİ

"İnsanların, düşüncelerin, kültürlerin ve ulusların birbirleriyle uzlaşmasına hümanizmin aracılık etmesini yaşamım boyunca hep hedefledim."

Bu eser ile Zweig, üç usta yazarın yaşam öyküleri üzerinden okurlarını edebiyat tarihine götürdü.

4- DERİN TUTKULARIN ADAMI

"Çok büyük bir felakete sürüklendiğimizin farkında olduğunuzu sanıyorum. Edebiyat yaşamımız yok olacak…"

Zweig eserlerinde çoğunda görülen derin tutkuları ve sağlam karakterli kurgular işledi. Mektuplarıyla günlüklerinde döneminin Avrupa felsefesi ve kültürüne birer anıt dikerken, psikolojik analizlerindeki olağanüstü başarısı, onun kitaplarının bu denli sevilmesini sağladı.

5- HAYRAN BIRAKTIRAN PSİKOLOJİK TAHLİLLER

"...bakışı bir armağan, gülümsemesi mutluluk bağışlama, gelişi bayram olur..."

Zweig'ı bu denli okunası yapan diğer bir özelliği, eserlerinde büyük bir titizlikle oluşturduğu karakterleri ve iç dünyalarına derinlemesine girebilmesidir. Bu başarısının sırrı, kendisinin Sigmund Freud ile yakın dost olmasıdır.

Freud bir mektupta hayranlığını şu şekilde betimler: "Severek okuduğum yapıtlarınızda, üstün değerlere sahip insanın iç dünyasının derinliğini nasıl zevkle okuduğum, bazı antik heykellerin gövdelerini saran şeffaf elbiseler gibi düşünceye şekil eren ustalıklı dilinize nasıl hayran olduğumu size söylemek benim için bir gereksinim."

6- KADIN OLMADAN KADINI YAZAN ZWEİG

"Sana, beni asla tanımamış olan sana."

Zweig, "Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu" ile bizlere adeta ''sen'' kelimesini sevdirtti. Gizemli bir kadının onu tanımayan ünlü R'ye yazdığı mektuba tanık olduğumuz bu eserde, okuyucuyu bir kadının iç dünyasına yolculuk yaptırıyor.

7- SAVAŞ ARŞİV MEMURU

"Övünülecek bir görev olmadığını açıklayayım; ama böyle bir iş, Rus köylüsünün bağırsaklarını süngüyle delmekten daha uygundu bana."

Faşizmin, insanları aşağılanmasını, onurlarını yok etmesini, şiddeti ve öfkeyi hiçbir zaman kabul etmedi. Birinci Dünya savaşı patlak verince, Stefan Zweig Belçika'dan Viyana'ya döndü. Savaş Bakanlığı, Zweig'i "Savaş Arşivine" memur olarak tayin etti.

8- HİTLER TARAFINDAN KİTAPLARI İMHA EDİLEN YAZAR

"Birisi barışı başlatmalı tıpkı savaşı başlattığı gibi."

1933'te Nazilerin kitap yakma faaliyetleri Yahudi kökenli Zweig'ın eserleri nasibini aldı. 1934'te villası basıldı ve silah araması yapıldı. Böylece Zweig, ülkesini terk etmek zorunda kaldı.

9- KİTAPLARI İMHA EDİLDİ, PES ETMEDİ

"Evim nerede bilemiyorum. Belki de ben şu satırları yazarken İngiltere'deki her şeyim yakılıp yıkıldı, kül oldu. Tekrar oralara dönebilecek miyim, dönmek isteyecek miyim? Denizaşırı ülkelerdeki bu zorunlu tatilim sonsuza dek sürecek mi? Açıp kapattığımız birkaç bavul, tuhaf duygular, inanılmaz bir boşluk günlerimizi oluşturuyor... Acaba bu yaşam yepyeni bir özgürlük mü? Bereket versin kâğıt ve mürekkep henüz bulunuyor. Şu sıralar yaşamımı yaşayacağıma onu kâğıtlara karalıyorum…"

Yazar kimliğinin yanında dönemin aydını olarak da bilinen Stefan Zweig, kitapların imha edildiği bir dönemde her şeye rağmen yazma tutkusunu bırakmadı.

10- SIRA DIŞI BİR ÖLÜM

"Bir mülteci yaşamı daha alışılmış şekilde sona erdi..."

"Hayata kendi dileğimizle başlamıyoruz, oysa ölümü seçmekte özgürüz. Bu kararı aldığımdan beri ne denli rahatladım, bilemezsin."

Hitler'in iktidarı tek başına ele geçirdiği 1934 senesinden sonra, Yahudi kökenli olan Zweig'ın Avusturya'da yaşama imkânı kalmadı. Alman şair Kleist'ın, eşini ve kendisini silahla vurarak intihar etmesinden çok etkilendi. Bundan ilham alan Zweig 22 Şubat 1942'de karısı Lotte ile intihar etti. Bu günlerde Nazi yanlısı Salzburg eyalet gazetesindeki haberde, "Bir mülteci yaşamı daha alışılmış şekilde sona erdi..." satırları yer aldı.

Zweig, ölümünden önce eski eşine bir mektup yazdı:

"Hayat beni acınası, güçsüz ve de hor görülen bir varlık haline getirdi, ben susan kadınım, böyle mi diyorlar benim için? Bahtsız günlerin hepsini yaşadım. Burukluğu, yalnızlığı ve gözden düşmeyi tattım. Hiç sevilmedim. Karanlığın ortasında onunla yol alacağım. Ormanların derinliklerinde her şey buz gibi olsa da, beni eritip bitiren ateş ikimiz için yanacak. Duygularımın sınırsız yakıcılığı onun ruhunu ısıtacak. Gözyaşlarım ıstırabını ve sızısını dindirecek. Bu fani dünyada onun yüreği ulaşılmaz, ama benim sevgim sonsuzluktan daha büyük, sevgim yüreğine erişecek, sevgim o kadar güçlü olacak ki onun cansız bedenini taşıyacak."

11- ÖLÜMÜNDEN 70 YIL SONRA YAYINLANAN MEKTUP

Zweig'ın intihar etmeden önce yazdığı mektubu bir doktor buldu. Doktor 1960'larda bir polis memurundan aldı ve 30 yıl sonra da İsrail Ulusal Kütüphanesi'ne bağışladı.

İsrail Ulusal Kütüphanesi, ünlü yazarın ölümünün 70. yıldönümünde bu mektubu yayınladı.

"Özgür iradem ve açık bir bilinçle bu yaşamdan ayrılırken, son bir sorumluluk yerine getirilmeyi bekliyor: Bana ve işimi yapmama huzurlu bir ortam sunan harika ülke Brezilya'ya içten teşekkürlerimi sunmak. Her yeni günle bu ülkeyi daha çok sevmeyi öğrendim, ruhsal ana vatanım Avrupa kendi kendini yok ettikten ve ana dilimin dünyası yok olduktan sonra, dünyanın hiçbir yerinde hayatımı bu kadar severek yeniden kuramazdım. Ama altmışıncı yaştan sonra tam anlamıyla yeniden başlamak çok özel bir güç gerektiriyor. Ve benim gücüm yıllar süren vatansız yolculuklardan sonra iyice tükendi. Bu nedenle hayatımı doğru zamanda ve doğru bir şekilde sonlandırmamın iyi olacağına inanıyorum. Ki hayatım boyunca tinsel uğraşım en büyük haz kaynağım ve kişisel özgürlüğüm en yüce değerim oldu. Bütün dostlarımı selamlarım! Hepsine uzun geceden sonra gelen tanın kızıllığını görmek nasip olsun! Ben, her zamanki sabırsızlığımla önden gidiyorum."

12- ÖLDÜKTEN SONRA YAYIMLANAN SATRANÇ

"Dünyamızın yıkımı bütün hızıyla sürüp gidiyor. Savaşın bombalarıyla çöken her evle ben de çöküyorum."

İntiharını planlayan ünlü yazarın ilk işi Petropolis postanesine gitmek oldu. Bir zarfa Satranç adlı eserini koyarak onu Amerika'daki yayımcısına yolladı. Bu ses getiren eser öldükten 1942'de yayımlandı.

13- BEYAZ PERDEYE UYARLANAN KİTAPLARI

"Zira kimdim ki ben senin gözünde? Yüzlercesi arasından sadece biri, sonrasızlıkta sürünüp giden bir zincirde; tek bir serüven dalgası."

Yazarın "İki Okyanus Arasındaki Saat" adlı denemesinden uyarlanan "Panama" belgeseli çekildi. Ünlü eseri "Satranç Oyunu" adlı uzun öyküsü 1960'ta çekilen film ile sinemaseverlere sunuldu.

14- BU POPÜLERLİĞİN SEBEBİ NEREDEN ?

"Ömrüm boyunca mahkûm olacağım bir kaderin acısını ilk defa yaşıyordum ve şimdi de o kaderle birlikte ölüyorum: Senin tarafından hiçbir zaman tanınmamış olarak."

Kültürlerarası etkili tasvirleri bir yana, akıcı üslubu ve ayrıntılı mekân betimlemeleri ile kurguladığı öykülerinde okura kendini bağlatıyor.

15- STEFAN ZWEIG SEVERLERİN MUTLAKA OKUMASI GEREKEN 10 KİTAP

1. Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu

2. Satranç

3. Olağanüstü Bir Gece

4. Bir Kadının Yaşamından Yirmi Dört Saat

5. Yakıcı Sır

6. Karmaşık Duygular

7. Ay Işığı Sokağı

8. Mecburiyet

9. Korku

10. Üç Büyük Usta

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN